Arama

Mustafa Özcan
Mayıs 26, 2024
Mısır’ı kim batırdı?

Mısır kendisine ait bazı adaları satsa ve hatırlı dostlardan kredi ve para yardımı tedarik etse de bir türlü düzlüğe çıkamıyor. Zira açık büyük. Kapanmak yerine delik giderek daha da büyüyor. Zira kamu harcamaları haddinden fazla. Sisi gösterişli binalar için paraları kuma yatırdı. Paralel bir başkent kurdu ve alınan paralar buralara gitti. Mısır'ın batık paralarının yarısı yolsuzluklara diğer yarısı da statik yatırımlara yani bina ve benzerlerine gitti. 25 Ocak 2011 tarihinden itibaren yaşanan devrimle birlikte zincirleme olarak her şey daha kötüye gitti. Mısır'ın önünde bir şans belirdi ama açılmasıyla kapanması bir oldu. Bu şansı hep birlikte geri teptiler. Dalya Abdulhamid adlı liberal devrimci bir bayan diyor ki: İhvan düşmanlığı gözlerimizi karartmıştı. Bizi kör etmişti. Her şeye bu zaviyeden baktık ve sofistike bakış yerine gözlerimizi diğer gerçeklere yumduk. Sonunda uyandığımızda her şey dibe vurmuş ve daha berbat hale gelmişti.

Devrim güçlerinden İhvan iyi niyetli idi lakin deneyim olarak donanımdan yoksundu. Zaman zaman askerle pazarlığa giderek diğer devrimci kanatları küstürdüler. Onun ötesinde cumhurbaşkanlığına aday göstermemeleri gerekirken hesapsız bir biçimde bunu da yaptılar! Güvenleri sarstılar. Bir cemaat bir ülkeyi yönetemez ilkesini pek dikkate almadılar. Devlet çarkları içinde dürüst insanlar ve dost çevreleri azdı. Kısa vadede bunları dönüştürmek de kolay değildi. Devlet çarkları asker ile koordineli bir biçimde sürekli engel çıkardı. Kötü niyetli ve yolsuz bütün kurumlar askerin kontrolünde idi. Mürsi ise son fasılda meşruiyeti kaybetmeme adına uzlaşma veya taviz vermek yerine fiiliyatta darbe seçeneğini güçlendirmiş oldu. Diğer liberal kesimler de uzlaşma yerine askere yaslandılar. Sonunda el birliğiyle hep birlikte kaybettiler. Devlet bu çok yönlü çekişme arasında yekpare askeri temsil eden Sisi'nin eline kaldı. Mısır Asker Pençesinde (Into the Hands of the Soldiers: Freedom and Chaos in Egypt and the Middle East ) adlı kitaba göre birbirlerini bloke eden ve birbirlerine tahammül edemeyen devrim güçleri isteyerek veya istemeyerek askere hizmet ettiler ve darbe yolunu açtılar. Çekişme yerine uzlaşmaya açık olsalardı belki Mısır daha az kötü bir seçenekle karşılaşabilirdi. İnatlaşma en kötü seçeneği beraberinde getirdi. Sisi son ana kadar Mürsi'yi sadakatine inandırmıştı. Bu da merhum Mürsi'nin kör noktası idi.

Sisi'nin Mısır'a 10 yıllık maliyeti inanılmaz boyutlarda. Ülkeye ait limanlar, adalar satışa çıkartılıyor yine de borçlar veya ihtiyaçlar kapatılamıyor. Mısır mutlak bir iflas doğru sürükleniyor.

2004–2005 yılları arasında Kahire'de İsrail elçisi olarak görev yapan Eli Shaked Sisi'nin mutlaka kurtarılması ve Mısır halkına yem edilmemesi gerektiğini savunuyor. Mısır'ın iflasın eşiğinde olduğunu ve desteklenmesi gerektiğini savunuyor. Kaderinin Mısır halkının eline bırakılmaması gerektiğini söylüyor. Sisi'nin İsrail için stratejik bir hazine ve servet olduğunu da ifade ediyor. Aynı ifadeleri eski İsrailli bakanlardan Ben Eliezer de Mübarek için kullanmıştı. Demek ki değişen bir şey yok.

Peki! Sisi'nin İsrail bağlantısı nereden geliyor?

Darbe komutanı Abdulfettah Sisi Mısırlı Yahudi dönmelerin yaşadığı Cemaliye Mahallesinden geliyor. Orada doğup büyümüş. Mısır'daki dönmeleri Macide Harun isimli bir bayan temsil ediyor. Yahudi toplumunun lideri. Sisi'nin mahallelerinin bitişiğinde fakir Yahudi mahallesi olarak da bilinen Cemaliye Mahallesi doğumlu olduğuna parmak basıyor. Onu zora sokmamak için kendisiyle görüşmekten imtina ettiğini de sözlerine ekliyor.

Dönmeler olarak Mısır'daki gizli veya örtülü yaşamlarıyla alakalı olarak bir mülakatında şunları söylüyor :" Mısır'daki hayat zorluklarına nasıl katlandığımıza gelince: : Gerçek dışı bir biçimde, zahire göre yaşadık.(İçten başka dıştan başka yaşadıklarını anlatıyor) Müslümanlığımızı ilan ettik isimlerimizi Müslüman Mısır isimlerine uydurduk. Ama gerçekte Yahudi kimliğimizi muhafaza ettik ve ona göre yaşadık…" Kısaca Sisi Mürsi ile ilişkilerinde dönek birisi olarak görünüyor. Cemaliye Mahallesine mensup olarak da dönmelerden birisi olduğu anlaşılıyor.

10 yıllık Sisi döneminde Mısır'da iki şey hakim oluyor. Mezalim ve yolsuzluklar.

Geçmişte Abdulvedud Şelebi adlı Ezher hocası 'Satılık Arap ve Müslümanlar' adlı bir eser kaleme almıştı. Aslında Müslümanları satanlar satılmalı. Nitekim İz Bin Abdusselam Mısır'daki kölemenleri köle statüsünde olmaları nedeniyle gözünü kırpmadan satılığa çıkarmıştır.

Devran tekrar eskisine dönerse niye olmasın? Her şey aslına rücu eder derler. Şimdi Mısır'ı satın alacak dostlar aranıyor. Buna mukabil satanları da satacak İz Bin Abdusselm gibi gerçek alimlere ihtiyaç var. Yoksa şatahat mimarı Ali Cum'a gibi sözde alimler bütün maddi ve manevi değerleri satışa çıkarıyorlar. Nitekim, Ali Cum'a'ya göre Gazze'yi savunanlara çağdaş hariciler. İsrail bunları temizliyor olmalı!

Not: Mısır dönmelerinin tarihçesi: Nasır Mısır Yahudilerini sürme kararı alınca ülkede kalmak isteyenler isimlerini ve kimliklerini değiştirmişler ve zahiren İslam'a uymuşlar lakin derinde ve batında Yahudi olarak kalmışlardır. Bu tanınmamalarını ya da Müslüman olarak tanınmalarını beraberinde getirmiştir. Bu kararla Nasır iki defa İsrail'e hizmet etmiştir. Onların karaltılarını artırmış bir de kripto olarak tanınmalarının önüne geçmiştir. Yahudileri sürerek İsrail'in insan kaynağına katkı sunmuş ve onun ötesinde ülkede kalanları kamufle etmiş ve kripto haline getirmiştir.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN