Arama

Ünlü Yazarlar ve Şairler

Ünlü yazarların kaleminden alıntılarla ‘konuşmak’

Ünlü yazarların kaleminden alıntılarla ‘konuşmak’

Duygu ve düşüncelerimizi bir dilin sözcükleriyle dile getirdiğimiz, türlü ihtiyaçlarımızı karşıladığımız ve diğer insanlarla iletişim kurabilmek için en sık kullandığımız yöntem, konuşmak… Öyle bir eylem ki, konuşmanın varlığı kadar yokluğu da bir sembol taşır. Ünlü yazarların kaleminden konuşmaya dair alıntıları derledik.

Mehmet Akif’in istediği halde yazamadığı kitap ve tercümeler

Mehmet Akif’in istediği halde yazamadığı kitap ve tercümeler

Mehmet Akif Ersoy, Osmanlı'nın son dönemlerinde, Cumhuriyet'in ise kuruluş sürecinde hem diliyle hem de kalemiyle ülkenin ıslahı için çalışmış bir mütefekkir… Ülkenin yeniden eski, parlak günlerine kavuşmasını, milletin İslami hassasiyetlere sahip olmasını sağlamak milli şairimiz Mehmet Akif'in yegane gayesiydi. Onun gerçekleştirmek istediği projeler içinde, yazmak istediği halde yazamadığı eserler bulunuyordu: Türkçe lügat, kitap tercümeleri ve Kur'an meali… Peki, Akif bunları hangi nedenlerle kağıda dökememişti?

Edebiyatımızın hüzün mevsimi: Eylül

Edebiyatımızın hüzün mevsimi: Eylül

Eylül sadece bir ay değil aynı zamanda tek başına bir mevsimdir. Sararan yaprakların, tek başına yapılan uzun yürüyüşlerin ayıdır eylül. Güz mevsiminin özü, insanın içine bir anda çöken hüzün ve her daim mazidir eylül…

Edebiyatın usta kalemlerinden dostluk ile ilgili alıntılar

Edebiyatın usta kalemlerinden dostluk ile ilgili alıntılar

Susayınca çağlayanın sesidir, dost. Kara ekmeğin, akça mayasıdır. Hakk'ı bilen dostu bilir çünkü... Çağlar öncesinden bir emanet bu insanoğluna. Dostun kimse o sensindir. İnsanı yaşama bağlayan en güzel duygulardan biri olan dostluk, edebiyatın usta kalemlerinde daha da taçlanmıştır. Dostluğun edebiyat yüzünü gösteren en çarpıcı ve samimi alıntıları derledik...

Hafızasında kırk bin mısra bulunduran bir şair: Sedat Umran

Hafızasında kırk bin mısra bulunduran bir şair: Sedat Umran

Dünya hayatı nihayetinde bir oyun ve eğlenceden ibarettir. O halde bu hayatı anlamlandırmak, faydalı işler yapabilmek bizim elimizdedir ve temel gayemizdir. Bazı insanlar hayatlarını belli bir alana hasreder, o alanla alakalı okuyabilecekleri, öğrenebilecekleri her şeye kendilerini verir, toplayabildikleri kadar malzeme toplamaya gayret ederler. Bu kendini adama durumu gönüllülük esasına dayanmaktadır. Çünkü sanat zorlamayı asla kabul etmez. Zorlama üzerinden ortaya çıkan sanat eseri zamanla değerini yitirir. Sanatsal sezgi insanın her daim içerisindedir ama bunu ortaya çıkaran da sanatsal çabadır. 2013 senesinde aramızdan ayrılan "eşya şairi" Sedat Umran da böyle bir zat idi. Hayatını yalnız geçirmiş, nerdeyse tüm vaktini şiire ayırmış büyük bir münevverimizdi…

Oğuz Atay’ın son öyküsü Demir Yolu Hikayecileri - Bir Rüya

Oğuz Atay’ın son öyküsü "Demir Yolu Hikayecileri - Bir Rüya"

Oğuz Atay'ın Korkuyu Beklerken kitabında yer alan ve yazarın yazdığı son öykü olan Demiryolu Hikâyecileri - Bir Rüya metni ülkenin çok uzak bir köşesinde nadiren trenin uğradığı istasyonda seyyar hikâye satıcılığı yaparak geçinmeye çalışan üç kişinin öyküsünü anlatır. Zamanla tek başına kalan, hikâye satacak kimsesi kalmayan, mektup gönderecek hiçbir adresi bulunmayan ana kahramanın geldiği son noktayı işleyen öykü, ilk bakışta kafkaesk etkiler hissettiren garip bir öyküymüş gibi görünür. Fakat esasında dönemin edebiyat ortamına yapılmış alegorik bir eleştiridir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN