Arama

Prof. Dr. Teoman Duralı
Haziran 3, 2020
Canlılar biliminden kesitler

KENDİ BİLİMSEL İHTİYÂÇLARINI KARŞILAYABİLECEK DİLİ EDİNME ÇABASINDAKİ CANLILAR BİLİMİ

Yüzyılımızda canlılarla ilgili çalışmaların hâlâ iki temel anlayışca dile getirildiklerine tanık oluyoruz. Bunlardan biri, 'alabildiğine—genelleyici—birleştirimci', öbürü de 'salt çözümlemeci' anlayıştır. Bu açıklama anlayışlarından birincisine, çalışmamızın II. Bölümünde anlatılmış olduğu üzre, çoğunlukla canlılarla ilgili spekulativ akımlardan birinde yer alanların rağbet ettikleri görülüyor. İkincisineyse, bu Bölümde gösterildiği gibi, daha ziyâde canlılar biliminin deney çevrelerinde gözdedir. Birinci tür anlayışın zaman zaman canlılara ilişkin sorunların çözümlemelerinde yararlı ipuçları sunduğu, bununla birlikte bilimsel olmadığına değinilmiştir. Hâlbuki bilimselin ta kendisi olmakla birlikte salt çözümlemeci açıklama tarzı, birleştirimi/sentezi olabildiğince dışta bıraktığından, genel kapsamlı çözümlere ulaştırmakta yetersiz kalan bir araç görünümündedir. Tabiatıyla 'genel kapsamlı' çözümün bulunmadığı yerde teoriden söz edilemez. Teori olmaksızın da kuşatıcı bilimsel bilgiden bahis açılamaz. Anlaşılacağı üzre kuşatıcı bilimsel bilginin üretilmesiçin deney kadar teori de zorunludur.

İmdi, deney sırasında sonuca götürecek en güvenilir araç, salt çözümlemecilikse, deney verileri arasında bağlantı kurularak deneye yol açan 'soru'ya cevap bulmanın da şartı, birleştirime girişmek, başkaca dendikte genel kapsamlı, kuşatıcı çözüme varmaktır.

Canlılar üstünde ya 'alabildiğine—genelleyici—birleştirimci/sentezci' ya da 'salt çözümlemeci' açıklamalarla iş görüldüğüne birçok kere işâret edilmiştir. Ayrıca, aşırı iki uçtan birinde yer alan söz konusu açıklayışlar arasında köprü kurmağa imkân bulunmadığı ortadadır. Uçlardan birinde yer alan, öbürüne karşı önemli ölçüde kayıtsızdır. Hele bu çalışmanın II. Bölümünde Felix Mainx'a dayanılarak değinildiği üzre, deneysel (Fr empirique) biyolog, canlılara dair yapılmış spekulasyonları tamamıyla yok sayar. Spekulasyoncu da, çoğu kere deney verilerini doğru yorumlayıp yargılayacak meslek bilgisinden yoksun bulunması yüzünden istese de deneysel biyologun yapıp ettiklerini gereğince izleyemez. Bahse konu gerekcelerin ışığında canlılar biliminin gelecekte belirebilecek sorunları önceden en az yanlışla kestirip onlara karşı gerekli güvenilebilir çözüm yollarını sunan teorileri niçin kendinden beklendiği gibi üretemediği belki böylece daha açıklıkla anlaşılacaktır.

CANLININ BİLİMSEL TARİFİNE DOĞRU

Şu var ki canlılar biliminin, İkinci dünya savaşından bu yana gittikce artan hızla genelgeçerliliği kanıtlanmış teorilerle bilim dünyasını donattığı da gözden kaçırılmamalı. Bunun en çarpıcı örneklerini embriyoloji ile özellikle 1950den sonra büyük ilerilemeler kaydeden genetikte görüyoruz.

Genetikte, ileride daha ayrıntılı şekilde gösterileceği gibi, 1953de desoksiribonükleik asidin —DNA—, yapıca da, işleyişce de ortaya çıkarılması, çağdaş canlılar bilimiçin dönüm noktası olmuştur. Canlılar bilimi böylelikle kendinden vazgeçemeyeceği ana kavramı 'canlı'nın tarifiçin bir taban, bir kalkış noktası elde etmiştir.

İmdi DNA ile RNA —ribonükleik asit— yapılarından birini yahut her ikisini barındıran, buna bağlı olarak da belli birtakım şartlar çerçevesinde kendi benzerini meydana getirebilen, ayrıca energi üretebilen her varlık bundan böyle —büyük bir ihtimâlle— canlı diye benimsenebilecek. Artık, canlı, DNA yahut RNA dev molekülleri kıstasına göre tarif edilecek demektir. Deneyler DNA ile RNA hakkında neleri göz önüne seriyorlarsa, canlı kavramı da onları içerecek.

DENEL BİYOLOJİDEN TEORİK BİYOLOJİYE

İmdi yüzyılımızın başından beri kimi biyologların özlemini çektikleri teorik canlılar biliminin kurulmasıçin yolun artık önemli ölçüde tesviye edildiği görülüyor. Teorik canlılar biliminin de iyiden iyiye kökleşmesi yalnızca, günden güne baş döndürücü hızla çoğalan deney verilerinin, belirli yataklara yöneltilerek değerlendirilmelerini olabilir kılmayıp aynı zamanda canlılarla ilgili olarak ileri sürülen spekulativ görüşlerin canlılar bilimine sızmaları da önlenecektir. Bütün bu söylenenlerden çıkan sonuçlar şunlardır:

Denel canlılar bilimi

Canlılar bilimi diye bir bilimden söz açılacaksa, teorik ile denel olmak üzre, bunun başlıca iki özerk alanı bulunmalı. Demekki denel canlılar bilimi, bundan böyle gerekli gereksiz deney hammaddelerinin yığıldığı anbar olmaktan çıkıp teorik canlılar biliminde çatılan teoriler ile varsayımların, doğrulanmak yahut yanlışlanmak üzre öngördükleri deneylerin yürürlüğe koyuldukları alan olmalıdır.

Teorik canlılar bilimi

Teorik canlılar bilimine gelince, Ludwig von Bertalanffy' ye göre çiftanlamlıdır:
"(1) Teorik canlılar bilimi, canlılar alanının hem bilgi teorisi (Alm Erkenntnistheorie) hem de yöntembilgisidir. Canlılar biliminde bilginin nasıl derleneceğini tesbit etmesi bakımından hem genel bilim teorisinin hem de mantığın dalıdır. Teleoloji, teori — deney bağıntısı, canlılar biliminde deneylemenin anlamı türünden bilgi teorisine ilişkin sorunların aydınlatılması, canlılar biliminin (Alm Lebenswissenschaft) bütün işleyişini kökten değiştirebilir. Kavramlar ile yöntembilgisi eleştirisi, biyoloji teorilerinin yargılanmasında en önemli malzemelerdendir...

Teorik canlılar bilimi aynı zamanda, teorik fiziğin, denel fiziğe aldığı tutumun benzerini denel canlılar bilimine takınan bir doğa bilimidir."

Böylece teorik biyoloji çerçevesinde kurulabilecek bir canlı teorisi, kalıtım, davranış, metabolisma, gelişme gibi tek tek canlı olaylarına açıklık kazandırabilir.

Belirtilen birinci anlamıyla teorik canlılar biliminin, spekulativolmayan felsefenin kapsamına girdiği; ikinci anlamıyla da, teorik fizik gibi, yalnızca olayları işleyen, onları aşan spekulasyonlara asla yeri bulunmayan bir doğa bilimi olduğu anlaşılıyor. Demekki, bir anlamıyla teorik canlılar bilimi, canlı olmak özelliğini kazandıran gen, enzim gibi, tek tek unsurlar ile davranış, gelişme gibi, süreçleri, özgül mekân ile zaman boyutları içinde, Henri Bergson un deyişiyle "sinematografik—mekanik" yöntemle ele alır. Öbür anlamdaki teorik canlılar bilimindeyse, özgüllüklerinde (Fr specifite) incelenmiş bulunan unsurlar ile süreçlerden devşirilmiş çok dar geçerliliği olan bilgiler, hangi türden bir dille ifâde edilirlerse, genelgeçerliliğe ulaştırılabilecekleri araştırılır. Birinci anlamdaki teorik biyolojide izlenecek "sinematografik—mekanik" yöntemin, ikincisinde yetersiz kalacağı açıktır. Artık yeni bir yöntem, daha doğrusu yeni bir açıklama tarzı gerekecek: teleoloji; günümüzdeki biçimiyle teleonomi. Böylece dönüp dolaşılıp yeniden Immanuel Kant'ın mekanikcilik — teleoloji dialektiğine geri gelinmiştir.

(Ş. Teoman Duralı'nın, Dergah Yayınları'nca yayınlanan 'Hayatın Anatomisi – Canlılar Bilimi Felsefesi – Evrim ve Ötesi' isimli kitabından alıntılanmıştır.)

Ş. Teoman Duralı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN