Arama

Prof. Dr. Teoman Duralı
Mayıs 26, 2020
Parabiyoloji

ÇAĞIMIZ PARABİYOLOJİ AKIMLARININ BAŞLICA KAYNAKLARI

Kimi metabiyoloji öğretilerinin, geniş kuşatımlı dünyagörüşleri hâline gelip Yirminci yüzyıldaki belibaşlı toplum—devlet düzenlerinin çekirdeğini oluşturmuş bulunmaları çok ilgi çekicidir. İşte bir metabiyoloji öğretisinin, şu yahut bu yoldan, geniş anlamıyla canlılar bilimini aşıp gerek toplum gerekse onda yer alan tek tek kişilerin hayatını her yönden biçimlemeğe yüz tutması hâlinde, artık değişik bir alana yerleştirilmesi zorunluluğu doğar. Bu alana da 'biyolojiye benzer', 'biyolojivârî', 'biyolojimsi' anlamına gelen parabiyoloji adı verilir. Bu özelliği gösteren sistemler, Jacques Monod'nun belirttiği üzre başlıca iki kabulden kalkarlar:

"Evrim hâlindeki evreni yöneten en genel yasalar, dialektik türdendirler. Hegel'in bu sistemi, 'maneviyât'tan (Fr esprit) başka, kalıcı hâlis gerçekliği (Fr realite) tanımaz. Olayların tümü, özünü düşünen 'fikr'in (Fr idee) kısmî belirtisinden başka bir şey değilse, evrensel yasaların en aracısız ifâdesi, yalnızca 'düşünce' (Fr pensee) ediminin öznel tecrübesinde aranmalıdır. Madem düşünce, dialektik yoldan yürür, öyleyse doğanın tamamını yöneten 'dialektik yasalar'dır. Şu var ki bu öznel yasaları, oldukları gibi, salt maddî olan bir evrene ilişkin görmek açıkca cancılığı, başta nesnellik postulatından vazgeçmek kaydıyla, doğuracağı bütün sonuçlara da katlanarak, evrene aktarmak demektir." Genellikle salt canlılıkcı/vitalist—idealist temele dayananlar Monod'dan aktardığımız şu Hegelci kabulden kalkarlar.

HAYATIN ANATOMİSİ

Daha çok mekanikci—maddeci ilkelerle, kavramlarla iş gören cancılara yahut "bilimsel canlılıkcılar"a gelince; az önce belirttiğimiz kabullerinin devriklenmiş şeklinden yola çıktıkları görülür. Şöyle ki:

"— Maddenin varolma tarzı, harekettir.

Tek varolan, maddenin tümü anlamına gelen evren, öncesiz sonrasız evrim hâlindedir.

Evren hakkındaki her doğru bilgi, bu evrimi anlamağa katkıda bulunmalıdır.

Ancak, bu bilgi, olsa olsa kendi hem evrim hem de onun nedeni olan, insan ile madde arasındaki etkileşme aracılığıyla edinilebilir.

Her bilgi böylece, 'eylem'e ilişkindir.

Bilinç, işte bu bilgi etkileşmesiyle ilişkilidir.

Bunun sonucu olarak da, bilinçli düşünme, evrenin hareketini yansıtır..."

Özellikle Karl Marx'a dayanarak Jacques Monod'nun dile getirdiği Hegelci kabulün devriklenmesi (Fr-İng inversion), ilk bakışta nesnelci (Fr objektiviste) görünüyorsa da, üstünde daha dıkkatlıca durulduğunda öznelcilik (Fr subjektivisme) yönünden Hegel'in kabulüne büyük ölçüde yaklaşmaktadır. Çünkü, her iki durumda da insan zihninin işleyişi ile evrenin yapısı, başka bir anlatışla, evrendeki olayların etkileşmeleri arasında uyuşmanın, öyleki örtüşmenin varlığı benimseniyor. Akılyürütme silsilesi ile olayların etkileşme sırası —kaldı ki, böyle bir sıranın varlığını tasavvur ediyoruz ancak— bir bütünlüğün, birbirine her bakımdan denk iki kesimiymiş- cesine görülmüştür. Artık, evrendeki olaylararası ilişkilermi zihin yapımıza göre düzenlenmiş yoksa zihin yapımız onlara bağlı olarakmı biçimlenmiş, bunlar ayrıntıya ilişkin sorulardır. Önemli olan, günümüz bilim teorisine böylesine aykırı düşen bu iki kabulden —aslında, bir kabulün iki ayrı uzantısı—, evrende de; onda yaşayan canlılarda da; son olarak toplumda da, değişmeyen, değişmeyecek yasanın yahut yasaların yürürlükte bulunduğunun çıkarımlanmasıdır. Madem zihin yapısı ile evreninkisi tıpatıptır, öyleyse kişi, ya düşüncelerinin birbirlerinden nasıl türediklerini, yânî 'düşünce'nin gelişmesini, evrimini kavrayarak evrende olup bitenlerin sırrını çözer; ya da evrendeki olaylararası ilişkileri, başka sözlerle, 'madde'nin geçirdiği süreçleri anlayarak düşünceler arasındaki bağlantıyı bulur. Böylelikle Kant'ın da, çağdaş bilim teorilerinin de öne sürdükleri, günümüz doğa bilimlerinin ise kanıtladıkları üzre, evrendeki olaylararası ilişkileri, varolanların geçirdikleri süreçleri süreklice yeni baştan yorumlayıp bunun sonucunda da koyduğu yasaları insan, durmadan değiştirmek zahmetinden kurtulabilir. İşte, parabiyolojiyi geniş çapta besleyip biyoloji bilimini de yer yer etkilemiş olan yüzyılımızın bellibaşlı dünyagörüşleri, şu sözü edilen iki kabulden büyük ölçüde kaynaklanmışlardır.

CANLILAR BİLİMİ İLE DÜNYAGÖRÜŞÜ

Canlılar biliminde dünyagörüşünün yeri

Felix Mainx, dünyagörüşünün, bir yandan ruhî, öbür yandan toplumsal görevlerle bezenmiş, doğayla ilgili spekulasyonların ürünü olduğunu bildiriyor. Emil Ungerer, Hans Driesch gibi birçok biyoloji teoricisi de, teorik canlılar biliminin, kendi doğrultusunda bir dünyagörüşü biçimlemedeki önemine dıkkatı çekip buradan canlılar biliminde spekulasyonun vazgeçilmezliği üstünde ısrarla durduğu gözden kaçmıyor. Dünyagörüşünün, deneyi aşan, deneyötesi (Fr metaempirique) unsurlar barındırdığı görülüyor. Yalnız, dünyagörüşünün deneye dayanan yanının da varolduğu su götürmez.

Dünyagörüşünün genel konumu

"Dünyagörüşü, adı üstünde, en ilkin dünyayı, evreni konu olarak alan, böyle- sine bir bütünü bir tasarım tablosunda kucaklayan, kucakladığını ileri süren bir görüştür." Demekki dünyagörüşü, belirli birtakım yalın yahut karmaşık deney verilerini alabildiğine yayıp tümel tasarım hâline sokmak anlamını içeriyor. Bu tasarımın bağrında tek tek yaşantıları, davranışları belirleyecek değer yargıları, ahlâk ile sanat yaptırımları saklıdır. Nitekim, dünyagörüşü, her zaman insanın yapıp etmelerine çekidüzen veren bir yaşama uslubu sunar. Nasıl yaşayayım? Ne çeşit bir hayat yaşanmağa değer? Hangi amaçlara erişmeğe çalışmalıyım? Dünyadaki yönelişlerimi neye, nelere göre ayarlamalıyım? Bütün bu sorular, tek bir deyimle ahlâk sorularıdır. Yine de dönyagörüşünü düpedüz ahlâköğretisiyle bir tutamayız. Bir tutamayız; çünkü, dünyagörüşü doğrultusunda bir kimse, kişisel yahut kendini aşan yaşamayla ilintili olarak, az önce sıralanmış sorulara karşılık bulmağa koyulduğunda, kalkış noktasını, kaçınılmazcasına dünyaya ilişkin bilgileri oluşturacak.

Dünyagörüşü - din bağlantısı

'Dünyagörüşü'nün (Alm Weltanschauung) yanında Mainx, bir de, 'dünyatasav- vuru'ndan (Alm Weltbild) söz ediyor. Çoğunlukla iç içe girişik şekliyle kullanılan bu iki kavramı o, birbirinden ayırmaktan yana. Her birini sınırları seçikce çizilmiş başlıbaşına bir alanı nitelendirmek ödeviyle yükümlendirmiştir. Bu bağlamda "dünyatasavvurundan deney biliminin sunduğu önermeler tabanı üstünde kurularak elde edilmiş, dünyayla ilintili tasavvurların tümünü anlıyorum" diyor. Dıkkat edilirse, Mainx'ın, 'dünyatasavvuru'na ilişkin verdiği tarifin, 'dünyagörüşü'ne dair sunulan deminki tarifin içleminden olduğu görülecek. Şöyle ki: Dünyagörüşünde insan, iç ile dış tecrübelerinin hepsini dışlaştırırken, dünyatasavvurunda ancak dış tecrübelerinden edindiği tasavvurunu açığa çıkarır. Özetle dünyatasavvuru, "dış tecrübeyle kavradığımız her şeyi kucaklar."

Deney biliminin önermelerine kanıtlanmamış, belgelenmemiş değer yargısı niteliği taşıyan inançlarla yaklaşılmaması gerektiği hâlde, bilimadamı da olsa, insan önünde sonunda toplumsal varlık olarak kendini değer yargılarından büsbütün soyutlayabileceği düşünülemez. Bu bakımdan "dünyagörüşü ile dünyatasavvu- runun bağdaştırılmaları, yalnızca deney biliminin sorunu olmayıp aynı zamanda her çağda her insanın manevî ödevidir."

"Spekulativ sistemler, düzmece bilimsel içerikleriyle, Aydınlanmanın yol açtığı inanç boşluğunu doldurmağa savaşmışlardır." Böylelikle onlar, bir yanda din kisvesine bürünerek derin manevî yaralar açmış, öbür taraftan da "deney bilimlerine bilimdışı unsurlar yüklemiş, dolayısıyla bunların yöntembilgisi temellerini sarsmışlardır." Zaman zaman, dinle ilgisi bulunmayan birtakım inanç kargaşalıklarını fırsat bilen dünyagörüşlerinden kimisinin tutarsız, sakıncalı yanlarını gözler önüne sermekse, eleştirici tutumlu felsefe çalışmasının ödevi olsa gerek.

(Ş. Teoman Duralı'nın, Dergah Yayınları'nca yayınlanan 'Hayatın Anatomisi – Canlılar Bilimi Felsefesi – Evrim ve Ötesi' isimli kitabından alıntılanmıştır.)

Prof. Dr. Teoman Duralı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN