Arama

Mustafa Özcan
Mart 15, 2024
Üç boyutlu kılıç

Kılıç ile İslam bağlantısı noktasında bir sürü istifham var. Kısaca şunu söylemek mümkün: İslam'da kılıç var ama kılıçla kimseyi Müslüman etmek yoktur. Kılıç ikna etmek için değil, dava düşmanlarını caydırmak içindir. Kimi tasniflere göre cihat iki kısımdır. Birincisi, 'cihad-ı def/ savunma cihadı'. İkincisi de 'cihad-ı talep/ taarruz cihadıdır'. Cumhuru ulema cihadın savunma cihadı olduğu görüşündedir.

İslamiyet kılıç dini midir? Kılıçla mı yayılmıştır gibi sorular bazen akla geliyor ve hatta sıklıkla soruluyor. Nitekim 16'ncı Benediktus'a göre İslam serapa kılıç dinidir. Kılıçtan başka bir şey getirmemiştir!

Oysa ki İslamiyet'te kılıç vardır ama kılıçla yayılmamıştır. İkna ile yayılmıştır. Manevi çekim gücü ile yayılmıştır. Aksi takdirde durum komünizmin yayılmasına benzerdi. Elbette komünizmin de çağırdığı bir doktrin ve ideolojisi vardır. Bazen kitleler ona boyun eğerler. Ama komünizmi yayılma yolu ve yöntemi devrimdir. Komünist devrimler milyonlarca insanın biçilmesine neden olmuş ve kısa bir sürede de sönmüştür. Komünistlerin insanları teker teker davetleri veya ikna diye bir yöntemleri yoktu. Kitleler arasında daha ziyade kara propaganda vesilesiyle yayılmıştır. Kılıçla olmasa bile kitleleri dipçikle ikna etmiş ve yönetmiştir.

Fikir meydanında yapılan çarpışmaların aracı kılıç değil manevi kılıç veya elmas kılıçlardır. Nitekim Rus edibi Dostoyevski 'yeni savaş araçlarına ihtiyacımız var. Silahları kitaplar, liderleri ve komutanları ise fikir erbabı olmalıdır. Kurbanları ise cehalet ve geriliktir' demiştir. Bediüzzaman da 'muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yok' demiştir. Hasan el Benna ise 'sevgi aracıyla savaşalım' demiştir. Sonuçta hepsi aynı kalıba dökülmektedir.

İslamiyet'te kılıç kullanmak üç boyutludur. Hiçbirisi zorlama içermez, ifade etmez. Bunlardan ilki elmas kılıçtır. Davayı temsil eder. Ve 'cahid bini cihaden kebira/Kur'an ile cihat et' buyruğu buna delalet eder. Buna elmas kılıç veya ikna kılıcı da diyebiliriz. Manevi kılıçtır. Hazreti Peygamber sağa sola seriyyeler göndermeden önce tebliğ ekipleri ve ulaklar göndermiştir. Esas olan bu vasıta ile birlikte daru'l İslam'ı hatta daru's selam'ı yani İslam barışını kurmak, tesis etmektir. Bunun yolu tebliğden geçer. Bu nedenle İslamiyet'in kılıçla yayıldığını söyleyenler manevi kılıcı değil çelik kılıcı kastetmektedirler. Halbuki kılıçla gelen kılıçla gider. Kalıcı olmaz.

Çelik kılıç insanları ikna etmez sadece boyun eğdirir. Evet! Maksatlardan birisi de davete engel ortamları bertaraf etmektir. Ahalisini Müslüman etmek değil engelleri kaldırarak davet süreciyle tanıştırmaktır. Seyyid Kutup da cihadın sadece davetin önündeki engelleri kaldırmak için vazedildiğini söylemiştir. Bununla birlikte bir de Cevdet Said gibi şiddete tamamen karşı çıkan bazı düşünürler, müellifler vardır. Bir de ona ilaveten daha ılımlı kategoride pasifistler vardır. Bunlardan birisi de merhum Hindistanlı Vahidüddin Han idi. İslam'da Amel Terazisi (Mizanu'l Amel Fi'l İslam) kitabında Cevdet Said'e benzer tez ve görüşler serdetmiştir. Söz gelimi 'cihat kahramanının' Salahaddin Eyyübi olduğunu lakin onun cihadının tesirlerinin 25 yılı aşamadığını sonrasında Moğol akınlarının patlak verdiğini ifade etmiştir. Aligarh ekolüne ya da Cevdet Said'e özenerek askeri çabalar yerine manevi çabaları ön tutmakta ve yeğlemektedir. Moğolların İslam dünyasına akınlar başlatmalarının kılıcın başarısızlığına yormuştur. Halbuki, Saladaddin Eyyübi'nin sedası günümüze kadar yansımış ve tekerrürü ihtimali model olarak Siyonistleri de korkutmakta ve tedirgin etmektedir.

Nitekim Macid Arsan Geylani'nin Hakeza Zahare Cilu Salahaddin Hakeza Adet el Kuds kitabı mufassal olarak bu gerçeği parmak basmaktadır. Vahidüddin Han, İslam milliyeti siyasetini takbih etmektedir (Mizanu'l Amel Fi'l İslam,s: 42). Bundan maksat Panislamizm veya diğer bir deyimle ittihad-ı İslam olmalıdır. Ya da başka bir ifadeyle ümmetçilik! Belli ki çelik kılıcı belki yetersiz belki de hafif görmüştür. İslamiyet'in iki önemli rüknünden birisi tebliğ dini olmasıdır. Yani içine kapalı değildir. Cihanşümüldür. Potansiyel anlamda bütün insanlığı (ümmet-i icabet+ümmet-i davet) kucaklar. İkincisi de hem manevi cihada hem de askeri anlamda cihada ruhsat verir. Bu hususta Mevdudi ifrat Vahidüddin Han ise tefrit makamındadır. Bu hususta belki de bir nebze Aligarh ekolünden etkisi altındadır. Zira onlar askeri anlamda cihadı yok saymışlardır. Vahidüddin Han İslam mağlupken daha büyük manevi zaferler kazandığını söylemiştir.

Üçüncü kılıç ise tahta kılıçtır. Müslümanlar aralarında ve birbirleriyle çelik kılıçla değil tahta kılıç aracılığıyla vuruşurlar. Nitekim Hazreti Peygamber ashabına şöyle tavsiye etmiştir:"Müslümanlar arasında fitne çıktığı vakit tahtadan bir kılıç edinin." Müslümanların birbirlerine silah çekmelerini ya da başka bir ifadeyle teşhir etmelerini de yasaklamıştır. Zinhar kardeşlik hukukuna aykırıdır.

Zira maksat birbirini öldürmek değil kanı damarında tutmaktır. Bu itibarla Müslümanlar nefs-i müdafaa hali olmadan yani savletleri defetme veya zulmü ortadan kaldırma maksadı taşımadan yola getirmek maksadıyla gerçek kılıç kullanmazlar. Bu kılıç öldürmek için değil caydırmak içindir. Bu açıdan da tahta kılıçla sembolize edilmiştir.

Kur'an bize kulu linnasi hüsnen diyor. «İnsanlara güzel söz söyleyin/Bakara Suresi: 83". Hadislerde müjdeleyin nefret ettirmeyin buyuruyor. Rıfk (zarif davranış) her işe güzellik katar, şiddet ise deforme eder, bozar.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN