Arama

Mustafa Özcan
Mart 4, 2024
Daru’l İslam’ı yeniden kurmak

Bütün iyi insanların da muavenetiyle diyar-ı İslam'ı, ortak pota ve bir bütünlük içinde yani daru'l İslam düzeninde yeniden inşa etmek ve kurmak gerekiyor. 3 Mart 1924 tarihinde hilafet kaldırıldı ve yerine devrim kanunları ikame edildi. Kısaca hilafetin kaldırılması üzerinden tam bir asır yani 100 yıl geçti. Bu döneme mutlak değil ama nispi fetret dönemi denilebilir. Hilafetin kaldırılması ve devrim yasalarıyla birlikte İslami referans sistemi tamamen iptal edilmiştir. Bu bazen reddi miras şeklinde de ifade edilmiştir. Hazreti Peygamberin irtihalinden sonra Mekke, Medine ve Bahreyn gibi bölgelerin dışında kalan emsar yani şehirler zekatla namazı birbirinden ayırmışlar ve bunun üzerine Hazreti Ebubekir (R. Anhu) tedip hamlesine girişmiştir. Asi toplulukları yeniden dize getirmiş ve itaat altına almıştır. Bunu kararlılığı sayesinde yapmıştır. Zekat olarak verdikleri deve yularını dahi esirgeseler onu almaktan asla vazgeçmeyeceğini ilan etmiştir. Böylece İslam'dan sonra ilk iç bozgunu kararlılığı sayesinde savuşturmuştur. Birçokları reddi miras ile anılan günümüzü de nispeten aynı kategoriye sokmakta ve koymaktadır. Nim fetret döneminden geçtiğimizi tasavvur etmektedir. Bunlardan birisi Ebu'l Hasan en Nedevi'dir. Bana da İstanbul'da yaptığımız son görüştüğümüzde hediye ettiği küçük risalesi Riddetün La Ebabekre Leha/ Ebu Bekri olmayan Ridde bu durumdan bahsetmekte tarihle günümüz arasında mekik dokumakta ve bir karşılaştırma yapmaktadır. Onun yokluğunda Hindistan daha gerilere düşmüştür. Müslümanların hak ve hukukları payimal edilmektedir. 1999 yılında Hindutva dalgasının yükselişte olduğu bir dönemde vefat etmiştir. Şimdi bu dalga Modi etrafında küresel bir destek kazanmıştır. Netanyahu ile Modi'nin aynı kumaştan olduğunu varsayabiliriz. İslam alemi üzerinde vahşet denemelerinde bulunuyorlar.

İslam son vahiydir ve henüz kuşatıcı nuru bütün kainatı aydınlatmamıştır. Saklı ve kayıp bir misyonu vardır. Kıl çadırlardan betonarme evlere kadar İslam girmedik yapı, çalmadık kapı bırakmayacaktır. Kainata son bir defa daha fırça darbesi vuracaktır. Gri veya siyaha dönmüş alanları ve zemini yeniden temizleyecek ve beyazlatacaktır. Zulmü ve zulumatı dağıtacak ve nura ve adalete kavuşturacaktır.

Yine Hindistanlı mütefekkirlerden merhum allame Vahidüddin Han, İslam ve Modern Çağ adlı eserinde ahir zaman diliminde İslam'ın yenilenmesinin iki yüzyıllık bir süreci alacağını, kapsayacağını öngörmüştür. Bu süreci İkinci Mahmut dönemi ve yenileştirmelerinden başlatacak olursak karşımıza kesintisiz bir iki yüzyıllık fasıla ve devre çıkacaktır. Yenilenme ile fetret birbirleriyle iç içe devrelerdir. İçinde bulunduğumuz halifesiz ve hilafetsiz dönem yaklaşık 100 yılı bulmuştur. Daru'l İslam tespih taneleri gibi dağılmıştır. İslami kimlik aşınmıştır. Zira taneleri bir arada tutan imamesi kopmuştur.

Bununla ilgili analizinde Hamas vekillerinden Yunus Estel son mesaj olan İslamiyetin 100 yıldan fazla atıl kalmasının ve fetret hali yaşamasının hikmete aykırı düşeceğini ve İslami düzenin bu süre ve süreç sonrasında yenileneceğini haber vermiştir. Belki eskiyen ve yıpranan düzeni yenileme çabaları 200 yıldan beri devam etmektedir. 3 Mart 1924 tarihinden itibaren de Müslümanların yarı fetret dönemleri başlamış ve 3 Mart 2024 tarihiyle birlikte 100 yıllık devresini tamamlamıştır.

Bugün yarın İslam dünyası ayağında seken, duran tarih, yeniden hareket etmeye ve harekete geçmeye başlayacaktır. Arap Baharı bunun ayak sesleri idi ve bu ara devreden sonra İslam dünyası yeniden ayağı kalkacaktır. Daru'l İslam'ı ya da kendi düzenini kurması birlik çabalarına refakat edecektir. Bu nazari değil pratik bir şekilde ilerleyecek ve yol alacaktır. Kısaca fetih ve fetih ruhu ile birlikte daru'l İslam da yeniden şekillenmeye başlayacaktır. Kafile düşe kalka yolda düzülecektir. Düzen, bütün şartlar tamamlandığında değil bilakis süreçle birlikte şekillenecektir. Musa (Aleyhisselam) kavmi için fetret dönemi ve sahası olan Tih Çölünde hedefe yürüme düşe kalka bir biçimde 40 yıl sürmüştür. Şeyh Ahmet Yasin'e göre Filistin'in fetreti ise 120 yıl sürecektir. 2027'de zafere kavuşacaktır. Demektir ki İslam aleminin düzeni de ondan önce şekillenmeye başlayacaktır. Yani eli kulağındadır. İslam alemi için fetret sahası bütünüyle bir Ortadoğu ve İslam alemidir. Süresi ise 100 yıl kadardır. Bu 100 yıllık süre içinde yeni bir hicri yüzyılı idrak ettik. 1979 yılında girdiğimiz on beşinci hicri asır gün aldı ve üzerinden 45 yıl geçti. 15'inci yüzyılla ilgili beklentiler çerçevesinde kalem erbabı tarihin mecrasına ve akıntısına umutlarını yazdılar. Fazlurrahman, Enver Cündi ve Ebu'l Hasan en Nedevi gibi isimler bu münasebetle gelenek üzerinden bir gelecek tasavvurunda bulundular. Aralarında 'faktör olan zaman değil, insandır' diyen Ebu'l Hasan en Nedevi gibiler de çıktı. Tarihi zaman değil insan yazar diyerek zamanı kucaklayan mümin adama gönderme yaptı. Yeni dönemde zaman mekan ve insanın kucaklaştığı ve harmanlandığı yeni bir süreci bekliyoruz. İslam'ın yeni dönemi küresel bir milat olacak ve iyiliğin her çeşidini barındıracak ve bütün mazlumları kucaklayacaktır. İyiliğin her çeşidinin yeşerdiği bir zemin ve zaman dilimi olacaktır. İslam'ın alemlere rahmet olan yüzü herkesçe tanınacak ve görülecektir.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN