Mustafa Özcan
22.07.2022
Mustafa Özcan
Hıristiyanlık misyonerliği yerine ateizm misyonerliği
Tüm Yazıları

Hıristiyanlık misyonerliği yerine ateizm misyonerliği

Ankara Valisi Nevzat Tandoğan vaktiyle sol öğrencileri yakaladıklarında onlara kulaklarına küpe olması için bir nasihatte bulunur: Sakın ki komünizm getirmeye kalkmayın, propagandası yapmayın! Bu memlekete lazım olursa onu da biz getiririz. ABD küresel çapta aynen Nevzat Tandoğan gibi düşünmektedir. Öncesinde Osmanlı'yı dağıtmak için milliyetçilik rüzgarlarını dalgalandıran ve köpürtenlerden birisi İngiltere'dir. Keza İran'da Bahailiği yayan o ve Rusya'dır. Vehhabilik konusunda da işlevsel bir hat izlemiştir. Hindistan'da İngiliz sultasına ve otoritesine karşı çıkanları Vehhabiler olarak damgalamıştır. Necid'de ise isyanlar Osmanlı'ya karşı olunca Vehhabileri desteklemiştir. Hicaz'ın elimizden çıkmasından önce üç aktörü birden desteklemiştir. Bu aktörlerden birisi Al-i Reşit'tir ve Al-i Reşit Osmanlı yanlısıdır. İkincisi ve üçüncüsü ise Osmanlı karşıtıdır. Şerif Hüseyin 1916 yılında tamamen Osmanlı'ya karşı cephe almıştır. İngilizler onları desteklerken aynı anda ve zamanda hasımları Vehhabileri de desteklemişlerdir. Şerif Hüseyin'in oğullarına Irak ve Ürdün'de sus payı verirken Necd ile Hicaz'ı Vehhabilere bırakmışlardır. Sebebi de Vehhabiliğin geçişli özelliği olmayışıdır. Sadece Şiilerle değil aynı zamanda Sufilerle ve Sünni mezheplerle de çatışma içine girmiştir. Küresel üst akıl onlar arasında bölgesel çapta rol dağılımı yapmıştır. Bu nedenle de Muhammed Bin Selman'ın The Guardian gazetesine itiraf ettiği gibi dünyada Vehhabiliği yayma görevini onlara bizzat Batılılar vermiştir. Özellikle de Soğuk Savaş sonrasında. Muhammed Bin Selman'ın itirafnamesinde ifade ettiği gibi Soğuk Savaş döneminde ABD ve ortakları Vehhabiliği yayması için Riyad'ı teşvik etmişlerdir. Mart 2018 tarihinde Washington Post Gazetesi'nden Karen De Young'a konuşan Veliaht Prens Selman, Soğuk Savaş döneminde ABD'nin talebiyle komünizme karşı Vehhabiliği yaymaya başladıklarını söyledi. Habere göre, Suudi Arabistan'ın egemen ideolojisi olan ve bazı kesimler tarafından küresel terörizmin temel kaynağı olarak gösterilen Vehhabiliğin Suudi finansmanıyla yayılmasıyla ilgili soru üzerine, Muhammed bin Selman, küresel çapta cami ve medreselere yatırım yapmalarının kökenlerinin Soğuk Savaş'a uzandığını belirtti.

Veliaht Prens, Sovyetler Birliği'nin Müslüman ülkelerle ilişkileri ilerletmesini engellemek için müttefiklerin Suudi Arabistan'dan kaynaklarını seferber etmesini istediklerini aktardı. Takip eden Suudi hükümetlerinin bu işle uğraşırken ipin ucunu kaçırdığını dile getirip "Şimdi her şeyi geri toplamamız lazım" diyen Selman, Vehhabiliği yayma faaliyetlerinin finansmanının artık hükümet değil, Suudi merkezli vakıflar tarafından sağlandığını sözlerine ekledi. Veliaht Prens, Ekim ayında yaptığı açıklamada, "Suudi Arabistan, radikal düşünceleri derhal yok ederek 1979 yılı öncesinde olduğu gibi ılımlı İslam'a ve normal yaşama dönecek" demişti. 1400 hicri yılını veya miladi 1979 yılını milat kabul eden Muhammed Bin Selman bu yıl ve sonrasını Sahve/uyanış olarak adlandırmaktadır.

Peki, neden bizzat Vehhabilik? Zira bu anlayış kapalı devre çalışan ve kısa devre yapan bir dini anlayıştır. Diğer dindarlara karışma ve katışma potansiyeli gayet sınırlıdır. Şiilik gibi dikotomiktir, zıtlık üretir. Şiilik batinilik Vehhabilik ise zahirilik üzerine tek ayaklıdır. Çift kanatlı değildir. Komünizm, Siyonizm ve Masonlukla mücadele için gayret gösteren dönemin Irak Müftüsü Emced Zehavi 1962 yılında ve sonrasında Rabıta'nın kurulması çalışmalarında Suudi Arabistan'a gider ve Bin Baz ile görüşür. Lakin talebeleri olmayacak bir hilafiyat meselesini kaşırlar, ortaya atarlar ve böylece vahdet amaçlı toplantı akim kalır. Dolayısıyla Vehhabilik ihtilaflardan beslenir. Bu açıdan Osmanlı sonrası Hicaz'da İngilizlerin tercihi Vehhabilik olmuştur. Soğuk Savaş döneminde ise ABD'nin tercihi yine Vehhabilik olmuştur. Bu ülkenin hem petrolünden hem de içe kapalı ve çatışmacı doktrininden yararlanmak istemiştir.

11 Eylül sonrasında ise RAND raporunda yer aldığı gibi dönemin araçları değişir. Yeni dönemin araçları kimi sufiler ile reformcular olmuştur. Bu nedenle de Şeyh Nazım ve damadı Hişam Kabbani dönemin gözde din adamları haline gelmişlerdir. Pentagon toplantılarının aranan simaları arasında olmuşlardır. Keza Buteflika tarafından teşvik edilen Cezayir sufileri de Filistin'in tarihi açıdan İsrail'e ait olduğunu söylemektedirler. Şeyh Şaravi'nin Cezayir'de kalıntısını aradığı sufi damar ile Buteflika'nın üflediği ve can verdiği sufi damar birbirlerinden çok farklıdır. Buteflika 18'inci yüzyılda Fransız emperyalizmi gölgesi altında palazlanan dejenere akımları ihya etmiştir. Devlet çarklarından kaçan sufiler ile devletin hizmetine girmiş sufiler birbirinden farklıdır. Devlet ile din ve dini değerler arasında fasıla kalmazsa elbette her zaman değil ama dayanışmaya ihtiyaç duyulan anlarda sufiler de devlete ve millete daha doğrusu ümmete müzahir olurlar. Dolayısıyla küresel ve yerel egemen güçler her dönemde uygun araçları devreye sokarlar. Bu bazen Vehhabilik bazen de sufilik olabilir. Bunların birbirine zıt konumda olmaları egemenleri zerre kadar ırgalamaz.

Bir zamanlar komünizm konusunda histerik çıkışlar yapan ABD post komunizm döneminde komunizm kültürünü benimsemiştir. Bugün Batı Hıristiyanlık sonrasında Marksist kültürle yönünü tayin etmektedir. Ateizm ve deizmin yayıldığı günümüzde ABD hariciyesi LBGT dalgasını ve ateizm akımlarını körüklemektedir. John Kerry döneminde LBGT unsurları teşvik edilmiş ve bu hususta Türkiye'de de bazı kesimlerle dirsek temasında bulunmuşlardı. CAIR'ın tespitlerine göre ABD günümüzde bilhassa İslam dünyasında ateist akımları desteklemekte ve onları öne çıkarmaya gayret etmektedir. Kısaca ABD şimdi komünist ideolojinin yerini devralmış durumda ve İslam dünyasında ateist dalgalar yaymaya çalışmaktadır. Hıristiyanlık misyonerliği yerine ateizm misyonerliği yapmaktadır. Misyonerlerin taktiklerinden birisi şöyledir: Müslümanları veya hedef kitleyi yanına çekemiyorsan boz, ifsat et. Bunlar kesinlikle ifsat komitelerini temsil ediyorlar. ABD deccalist bir güç olarak yapıcı değil daima yıkıcı davranmaktadır. ABD ateizm propagandasını Müslümanların çoğunluk olduğu bölgelerde yürütmekte ve yoğunlaştırmaktadır (https://www.newnews4.com/world/281802/ ). CAIR'e göre ABD'nin tali amaçlarından birisi de İslam dünyasının sekülar hale getirilmesidir. 70 yıl önce 70 yıl sonra ABD ile SSCB aralarında nöbet değişimi yapıyorlar.

Kısaca ABD bizim için hayırlı rüya görmüyor.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Mustafa Özcan

Mustafa Özcan Diğer Yazıları