Arama

İsmail Güleç
Kasım 29, 2022
Vakıf üniversitesine mütevelli bulmak artık zor

Birkaç yıldan beri bir vakıf üniversitesinin mütevelli üyesiyim. Hiçbir ücret almadığım ve fahri bir görev olarak kabul ettiğim üyelikten ayrılmak zorunda kalıyorum. Sebebi ise YÖK Genel Kurulu'nun, 01. 09. 2022 tarih ve 15 sayılı oturumda aldığı 2022.15.491 sayılı, Vakıf Yükseköğretim Kurumları Kuruluş ve İşleyişine Dair Usul ve Esasları'n güncellenmesine dair karar.

Güncellenen Usul ve Esaslar'ın 7. maddesinin ç bendinde "Yükseköğretim kurumunun gelirlerinin giderlerini karşılayamadığı hallerde eksik kalan kısmın kurucu vakıf tarafından ödeneceği taahhüdünü içeren noter onaylı karar" isteniyor. Vakfın vereceği taahhüt yeterli görülmemiş olacak ki bir sonraki bentte, vakıftan daha zengin ve varlıklı olduğu düşünülen mütevelli üyelerinden de olası zararların karşılanacağına dair noter onaylı bir taahhüt istenmiş.

Kurucu vakıf yönetim organı ve/veya mütevelli heyet üyeleri ile vakıf yükseköğretim kurumu mütevelli heyet üyeleri değişikliğinin; yükseköğretim kurumunun gelirlerinin giderlerini karşılayamadığı hallerde eksik kalan kısmın kurucu vakıf tarafından ödenmesi yükümlülüğünün ve/veya vakıf yükseköğretim kurumunun zarara uğratılması halinde ortaya çıkan zarardan sorumluluğun bilindiği ve kabul edildiği şartını gösterir bildirim ile Yükseköğretim Kuruluna gönderileceği taahhüdünü içeren noter onaylı karar.

Bu arada bir parantez açıp "yükseköğretim kurumunun zarara uğratılması" ibaresine dikkatinizi çekeceğim. Normal şartlar altında "yükseköğretim kurumunun zarar etmesi durumunda" olması gereken ibare vakıf üniversiteleri mütevelli üyelerine ithamda bulunularak kötü niyetli olduklarını ima edercesine "zarara uğratmak" ibaresi tercih edilmiş. Bu ibareyi suçlayıcı ve incitici bulduğumu ve bu önyargılı tutumdan kaynaklanan dilin bir an önce düzeltilmesi gerektiğini ifade etmiş olayım. Ayrıca kötü niyetli birileri, zarara uğratmak bahanesi ile istediği mütevelli üyesini yıllarca süründürebilir, ayağındaki ayakkabıya kadar her şeyini alabilir.

Parantezi kapatmadan önce değinmek istediğim diğer husus yeni kurulan üniversitelerden istenecek belgelerin hali hazırda kurulmuş olan üniversitelerden de istenmesidir.

Yönetmeliği hazırlayanlar vakıf üniversitelerini şirket gibi düşünmüş. Her şeyden önce Vakıf Mütevelli Heyetinin bir şirket yönetim kurulu olmadığını kabul etmeliyiz. Orada üniversitenin misyonu, vizyonu, stratejisi belirlenir ve vizyon, misyon ve hedeflere göre belirlenen stratejinin uygulama alanları ve süreçleri tespit edilir, üniversitenin üst yönetimi belirlenir, üniversite için yapılacak yatırımlar, açılacak fakülte ve bölümlere karar verilir. Uygulaması ve takibi ise üniversite yönetim kurulu ile senato tarafından gerçekleştirilir. Bir mütevelli üyesinin üniversiteyi zarar ettirecek işlem yapması ise işin doğasına aykırıdır. Ama bazen işler düşünüldüğü gibi olmaz, evdeki hesap çarşıya uymaz. Hele her gün her şeyin hızla değiştiği, birkaç ay sonrasını bile kestirmenin güç olduğu bugünlerde bu daha da zordur.

Bir diğer husus hiçbir vakıf, para kazanmak için üniversite kurmaz. Para kazanmak için kurulan üniversite örnekleri dünyada var ve onlar şirket üniversitesidir. Ülkemizde şirket üniversitesi kurulmasına yasal mevzuat izin vermiyor. O yüzden kimi vakıflar para kazanmayı önceliyebiliyorlar. Yapılması gereken iş anayasa değişikliği ile şirket üniversitesi kurulmasına izin vermek, vakıf ve şirket üniversitesini birbirinden ayırmaktır.

Bugün Türkiye'de hiçbir vakıf üniversitesi sadece Türk öğrencilerden aldıkları öğrenim ücretleri ile ayakta duramaz ve faaliyetlerini sürdüremez, yani hep zarar eder. Yabancı öğrenciler biraz nefes aldırıyor ancak o da para kazanmak için yetmiyor. Projelerden ve diğer işletme gelirleriyle ayakta durmaya çalışan, ülkemize yabancı öğrenciler getirerek ihracatına katkıda bulunan, her bakımdan işlerin gittikçe zorlaştığı ve rekabetin arttığı dünyada yapılması gereken üniversitelerin işini daha da zorlaştırmak olmamalı.

Bir diğer sorunlu alan devlet vakıf üniversitelerindeki mütevelli üyeleri için de aynı maddenin uygulanıp uygulanmayacağıdır. Kâr eden devletin kurduğu vakıf üniversitesi var mı? Onların zararı da mütevelli heyeti tarafından mı karşılanacak?

Bir diğer sorunlu konu rektörlük. Rektörler yasa gereği mütevellinin doğal üyesidir. Mütevelli için bir şekilde üye bulunur ancak rektör bulmak hele iyi bir rektör bulmak bundan sonra oldukça güçleşecektir. Kabul edenler ise üniversitede eğitimi değil gelir-giderleri önceleyecek, bu da üniversiteleri birer ticari işletmeye dönüştürecektir. Murad edilen bu mudur?

Usul ve Esasları hazırlayanların dikkatini çekmek istediğim bir husus daha var. Üniversiteler ticari kuruluşlar değillerdir ve üniversitenin başarısı kar-zarar hesabı üzerine ölçülmez. Giderlerin gelirlerden fazla olması da zarara uğratmak olarak değerlendirilemez. Bugün ülkemizde sıralamanın en üstündeki başarılı üç vakıf üniversitesinin gelir-gider tablosuna bakıldığında görülecek manzara gelirlerin giderlerden az olduğu ve üniversitenin kurucu vakfın katkılarıyla faaliyetlerine devam ettiğidir.

Bugün Türkiye'de sorun yasalar ve yönetmeliklerde değil, mevcut yasaların uygulanmasında ve takibindedir. Yapılması gereken işleri zorlaştırmak olmamalı, yanlış yapanları, üniversiteyi makul ve rekabete açık bir şekilde idare edemeyenleri cezalandırmak, gerekirse lisanslarını iptal etmek olmalıdır.

Devletin malî konuları denetleyecek birimleri var. Varsa bir ihmal, ihlal veya suiistimal tespit edilir ve cezası verilir. Kurucu vakıf ihtiyaç duyulduğunda üniversiteyi desteklemekte iken üniversite konusunda tecrübeli ve birikimli öğretim üyelerinin vakıf üniversitelerinin mütevelli üyeliğinden istifa ettirecek karar almak Türkiye'ye ve üniversitelere bir faydası olur mu? Kârına ortak olmayanları zararına ortak etmeye çalışmak âdil mi?

Yüksek Öğretim Kurulu Genel Kurulu üyelerinden bu konuyu bir kez daha düşünmelerini, ülkemiz ve üniversitelerimiz için kararı gözden geçirmelerini istirham ediyorum.

İsmail Güleç

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN