Arama

Zekeriya Erdim
Ağustos 8, 2022
İşi ehline verin
Sesli dinlemek için tıklayınız.

Bizim aile hayatı için eş seçiminde, çalışma hayatı için eleman tercihinde, sosyal hayatımız için dost ve arkadaş ilişkilerinde esas aldığımız; fizik, kimya, matematik formülü gibi standart hale getirip uyguladığımız bir şablonumuz var. Birbirini tamamlayan ve destekleyen üç ana unsur bir ortak paydada buluşuyorlar.

Adayları yahut muhatapları; "emniyet, ehliyet, şahsiyet" açısından değerlendirme gereği duyuyoruz. Her birinin arkasına, "uygunluk" kavramını ilave ediyoruz. İşler ve ilişkiler açısından emniyet uygunluğu, "inanılır ve güvenilir" olmayı ehliyet uygunluğu, "bilgili ve becerikli" olmayı, şahsiyet uygunluğu, "dengeli ve tutarlı" olmayı ifade ediyor. Bu sentezi yapabildiğimiz yahut yakalayabildiğimiz zaman her şey yoluna giriyor ve yolunda gidiyor.

Doğru tercih, eskiden beri hep böyle olmuş. Kamuda, özel sektörde, sivil toplumda "işi ehline vermek" adaleti sağlamış, huzuru ve güveni doğurmuş. Allah (CC), Nisa Suresi, ayet 58'de "emanetleri (görevleri) ehline vermemizi ve insanlar arasında adaletle hükmetmemizi" emretmiş. Peygamber (SAV) Efendimiz, kendisine sorulan bir soruya cevap verirken "işler ehil olmayan kimselere verildiği zaman, kıyameti bekleyin" demiş.

Tarih kitaplarında, Büyük İskender'in ölmek üzereyken imparatorluk tacını kime bıraktığını soran komutanlarına "layık olana" şeklinde cevap verdiği anlatılır. Fikir erbabı, söz üstadı Cenap Şahabettin'in "eşeği mektep müdürü yaparsan, dershaneyi ahıra dönüştürmesine kızamazsın" mealinde bir beyanı vardır.

Bırakıp gitmek zorunda kaldığı Mekke'yi, kan dökmeden ve kelle koparmadan fetheden Hz. Muhammet (SAV) Kâbe'nin kayyumu olan Ebu Talha oğullarından, anahtarı getirmelerini ister. Açıp girdikten, putları devirip "Allah'tan başka ilah yoktur" hükmünü yerine getirdikten sonra "emanete ihanet etmemek (ehil ve güvenilir olmak)" şartıyla Osman Bin Talha'ya iade eder.

Necran Hristiyanları, Medine'ye gelip Peygamber (SAV) Efendimizi ziyaret ederler. Kendilerine İslam dinini anlatmak için, ehil ve güvenilir birini göndermesini isterler.Bu şerefli görev için, ashabın arasından Ebu Ubeyde (RA) seçilir. Ayrıca, "ümmetin en emini" olduğu ilan edilir. Hz. Ömer (RA) halife iken, o zaman Şam Valisi olan Ebu Ubeyde'yi ziyaret edip evine uğrar. Fakir denecek kadar mütevazı bir hayat yaşadığını görüp "bu ne hal?" diye sorar.

"Şam'ın kenar mahallelerinde yemek bulamayan garipler yaşarken, valinin evi nasıl olsun" der. Arkasından, maaşını bu fakir ailelerle paylaştığını söyler. Daha sonra valinin ölüm haberi geldiğinde, halifeyi hüzün basar, hayıflanır. "Keşke yanımda Ebu Ubeyde gibi bir oda dolusu adam olsaydı da bütün işleri onlara gördürseydim" diye mırıldanır.

Hz. Ebubekir'in (RA) beyanına göre "mal cimrilerde, silah korkaklarda, karar verme yetkisi zayıflarda bulunursa işler ve işleyişler bozulur." George Herbert'in kavline göre ise "kaptanı usta olmayan gemiler için bütün rüzgârlar felaket olur" İşi ehline verme ile ilgili anlayış ve yaşayış, yaşanmışlıkların yansıması olan atasözlerinde de yer almış. Az sözle çok mesaj veren örnekler, asırlar ve nesiller boyu kulaklara küpe olmuş.

Onun için, ehil olmanın önemini ifade etmek amacıyla, "ustanın çekici altın gibidir" diyoruz. Yetkinliğin, yeterliliğin bulunmadığı olaylardan, durumlardan bahsederken "kem alet ile kemâlâtın olmayacağını, olamayacağını" söylüyoruz.

"Alçak keçi ile yüksek yaylaya göçülmeyeceği, göçülemeyeceği" şeklinde bir kabulümüz var. Ehil ve güvenilir olanlar "lafla peynir gemisinin yürümeyeceğini" ve dahi "eğri cetvelle doğru çizgi çizilemeyeceğini" biliyorlar.

"Başını acemi berbere teslim edenlerimiz", cebimizde pamuk bulunduruyoruz. "Tilkiyi kümese bekçi yapanlarımız", tavuğu da yumurtayı da unutuyoruz. Rivayete göre, hocanın biri namaz öncesi yaptığı dini sohbette "Kur'an-ı Kerim'de bütün soruların cevaplarının ve bilumum sorunların çözümlerinin bulunduğunu" söylemiş. Cemaatten birinin, "birinci kalite ekmek nasıl yapılır?" sorusuna, Kitap'a bakmak için mühlet isteyip ertesi gün cevap vermiş.

Adam aldığı cevaptan mutmain olmuş ama "bu bilgi Kitap'ın neresinde yazıyor?" diye sormaktan kendini alamamış. Hoca bu soruyu "Allah Kitap'ta, emanetleri ehline vermemizi emrediyor. Ekmek işinin ehli fırıncıdır. Gidip fırıncıdan öğrendim, gelip sana söyledim" diye cevaplamış.

Günümüz dünyasında, her işin ehli olan kişiler, kurumlar var. Mesela sağlıkla ilgili sorunu olanlar doktorlara ve hastanelere, hakla - hukukla ilgili sorunu olanlar avukatlara ve adli makamlara gidiyorlar. Hayatın bütün alanlarında ve konularında, işlerimizi ehil kimselere havale etmeliyiz. Doğru adamlardan akıl, fikir alıp doğru adımlar atmalıyız. Aksi takdirde, "yarım doktor candan, yarım imam imandan eder" sözünün muhatapları oluruz. Sakat atla sefere çıkarsak; yolda, belde kalırız.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN