Arama

Prof. Dr. Sefa Saygılı
Eylül 9, 2022
Aşırı yemenin psikolojisi

Yeme aslında insanda bir içgüdü olarak mevcuttur. Acıkırız ve yeme ihtiyacı duyarız. Böylelikle beslenerek canlılığımızı devam ettirir, enerji sağlarız.

Ancak açlık duygusu sadece içgüdüsel değildir. Öğrenme ile, birçok faktör yeme psikolojisinde etkili olur. İşte yiyeceklerle aldığımız enerji, harcadığımızdan fazla olursa şişmanlık ortaya çıkar.

İç salgı sistemindeki fonksiyon bozukluklarına bağlı olarak da şişmanlık gelişebilir ama bu nadirdir.

Aşırı yemede birçok faktör rol oynayabilir.

Kendi kendini düzenleme yetersizliği

Şişman kişinin gerçek problemidir. Bu kişilerde açlık-tokluk mekanizması adeta çalışmıyor gibidir. Aşırı yiyen kişiler, açlık duygusuna dayanamadıkları gibi dış faktörlere bağlı olarak sık sık açlık hissederler. Besinlerin görünüşü veya kokusu, yemek saatinin gelişi, son öğünden beri geçen zaman, yiyecek reklamları acıkmalarını, daha doğrusu açlık hissi duymalarını sağlar. Ayrıca, "doyma" duyguları yokmuşçasına çok yerler. Bu durum bir içsel boşluğun, ruhsal-bedensel dengenin bozukluğudur ve duygusal bir eksikliğin belirtisidir.

Şuur dışı motivasyonlar

Ortak bir temele sahip olsalar da aşırı yemeye yol açan faktörler kişiden kişiye değişir. Bazı vakalarda yalnızlık, sıkıntı ve endişe aşırı yemenin başlıca sebebidir. Kişi yiyerek rahatlar ve problemlerden o an için uzaklaşır.

Bazı durumlarda ise aşırı kilolar, kişinin yetersizlik duygularını gizlemesini veya cinsellikten uzak durmasını sağlar. Şişmanlık sorunu olan kişiler genellikle davranışlarına hâkim olamama hissi ve düşüncesi içindedirler; başkaları ile olan ilişkilerinde kendilerini bağımlı hissederler, bedenlerini denetleyemediklerini ve gerçek bir kimliğe sahip olamadıklarını düşünürler.

Stresten kurtulmak için

Özellikle belli bir yaştan sonra sıkıntılı ve stresli günlerin eğlencesi yemek olabilmektedir. Ayrıca dostlarla buluşmak ve sohbet için sofra başını tercih etmek de bir başka fazla yeme sebebidir.

Çocuklukta şişmanlık

Genellikle kalıtım veya yatkınlığa bağlı olduğu düşünülen bu şişmanlık tipi, gelişimin çok erken evrelerine bağlıdır. Çocuk dünyaya geldikten kısa bir süre sonra ilk ruhsal ve bedensel ihtiyaçlarını fark eder ve her rahatsızlık durumunu ağlama ile ifade eder. Anne, çocuğun her rahatsızlığını ona yiyecek sunarak gidermeye çalışırsa çocuk rahatsızlıkla yiyecek arasında doğrudan bir bağlantı kurar ve ileride de kendisine rahatsızlık veren durumları bir şeyler yiyerek aşmaya çalışır.

Ergenlikte şişmanlık

Ergenlik bireysel kimliğin yeniden tanımlanmasını gerektiren derin değişikliklere yol açar. Ruhsal, bedensel, sosyal değişiklikler, çocuklukta bebeklikten beri var olan kendini yeterince tanımama durumunu daha da ağırlaştırabilir. Böylece yiyecek, ergen için bir sığınma, teselli ve cinsel doyum kaynağı olur. Öte yandan aşırı yemeye bağlı olarak bedensel görüntünün kötüleşmesi bir kısır döngüye yol açar: Endişe aşırı yemeye, aşırı yeme görüntünün çirkinleşmesine ve depresyona, bu durum ise endişe ve tekrar aşırı yemeye zincirleme sebep olarak problemi büyütür.

Tepkisel şişmanlık

Tepkisel şişmanlık az ya da çok şiddetli travmatik (örseleyici) bir olayın ardından veya ağır duygusal stres dönemleri sırasında ortaya çıkar. Bu durumda aşırı kilolar yıkım tehdidine karşı bir savunma oluşturur ve kişinin kendini güçlü hissetmesini sağlar. Aşırı yemek endişe ve depresyona karşı bir sığınak fonksiyonu görür. Tepkisel şişmanlık genellikle, daha önceden de hatalı bir şekilde beslenen yetişkinlerde görülür. Yemek yemenin önünü alamayan bu kişiler yeme ihtiyacının nevrotik yapısının bilincindedir. Bu kişilerde duygusal sorunlar genellikle bir huzur ve mutluluk duvarı ile gizlenir.

Ruhsal sorunları dikkate almadan uygulanan bir diyet, kaygı ve depresyonun yüzeye çıkmasına yol açabilir. Bu tip hastalar saldırganlık, öfke, kaygı ve depresyonu kabul etmeyi, bunlarla yaşamayı öğrenene kadar herhangi bir diyeti tam olarak uygulamayı başaramazlar.

Şişmanlık ve gebelik

Bu tür şişmanlık, gebeliğin ve anneliğin reddi ile çocuk kalma isteğinden kaynaklanır. Bu tür kadınların bilinçaltlarında doğum ile boşaltılacakları korkusu yatar, hiçbir zaman yeterli miktarda beslenemedikleri düşüncesiyle kendilerini yiyeceklerle doldururlar. Doğum yaptıktan sonra çocuklara aşırı kaygılı ve koruyucu davranırlar. Ayrıca bilinç dışı dürtülerin etkisiyle çocuklarını bağımlı ve şişman kişiler olarak yetiştirirler.

Prof. Dr. Sefa Saygılı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN