Arama

Prof. Dr. Sefa Saygılı
Ağustos 8, 2022
Kıskançlık ve haset yıpratır

Peygamber Efendimiz (SAV);

"Birbirinizi kıskanmayınız, birbirinize kin ve düşmanlık beslemeyiniz!"

"Kıskançlıktan kaçınınız; kıskançlık, ateşin odunu veya çalı çırpıyı yediği gibi insanın güzel amellerini yiyip götürür!" sözleriyle yasaklamıştır.

İnsan nefis taşır; zaman zaman farklı haller ve duygular yaşar. Bunlardan biri kıskançlık duygusudur.

Arkadaşımızın veya kardeşimizin sahip olduğu başarı, statü, şans, mal, iyi görünüş, makam veya başka herhangi bir özelliği, bizi rahatsız ediyorsa o kişiye haset ediyoruz, bilinen manasıyla kıskanıyoruz demektir.

Haset, haset eden kişiyi yakıp kavuran bir duygudur.

Bu duyguyu pek çoğumuz zaman zaman yaşayabiliriz.

Kıskançlık ve haset, nefsin çok kullandığı bir silahtır.

Yapmamız gereken şerre sebep olabilen bu duygumuzun yönünü hayra döndürmektir. Nasıl yapmalıyız?

Arkadaşımızın bir özelliğini beğenmekte problem yok. Ancak "Onda olmasın, bende olsun" demek hasettir. Fakat ondaki bu özelliğin ona verildiğinin farkında olarak, "Allah'ım (CC) sen bu arkadaşıma şöyle bir özellik vermişsin. Ben de çok beğendim. Veren Sen'sin. Hazinen geniştir. O'na verdiğin gibi bana da ver." dediğimiz zaman haset duygusunun şerre bakan yönünü hayra çevirmiş oluruz. Artık bu hale haset ve kıskançlık değil, gıpta denir.

Haset manasındaki kıskançlık kişiye hastır; çoğunlukla bastırılan ve reddedilen bir duygudur.

İmam Gazali, Kimya-yı Saadet adlı eserinde, "Bil ki haset, bir kimseye nimet gelir, sen onu beğenmezsin, istemezsin, o nimetin onun elinden çıkmasını istersin demektir. Buysa kesin delillerle haramdır. Allah Teala'nın takdirini ve hükmünü beğenmemeyi gösterir. Kalbin pisliği, habisliğidir. Zira sana verilmeyen bir nimetin, başkasında bulunmasını istememek, habislikten başka bir şey değildir. Fakat onda bulunmamasını istemez de kendisi de onun gibi olmak isterse bu nimeti beğenmeme olmaz. Buna gıpta derler. Din işlerinde olursa gayet güzeldir. Hatta vacip bile olur" demektedir.

Kıskançlık perişan edebilir veya motive ederek harekete geçirebilir. Çekememezlik (haset) şeklindeyse yıkıcı, imrenme (gıpta) tarzındaysa yapıcı güce sahiptir.

Kıskançlık içimizde tamiri zor yaralar açar. Bu yara üzerinde saplantı halinde çok düşünürsek derinliği ve zararı artar.

Tabii, burada kıskanılan haslet de önemlidir. Kıskanılan şey, bir servetin miras kalması, bir piyango kazanmak veya güzel görünümse, yapılabilecek pek bir şey olmadığından doğru değildir.

Biyoloji ve kaderin herkese ayrı bir çizgi çizdiğini, ancak insanların iradesiyle pek çok şeyin yapılabileceğini bilmek gerekir.

Ama kıskançlığın hedefi, mesela belli bir alanda başarıysa bu ayrıdır. Şahsen kariyer yaparken kendimi bu şekilde motive etmiştim. Benden yaşça küçük bir bayan, doçent olarak üstün bir konuma geçmişti. Devamlı bunun olmayacağını düşünerek azimle çalışmış, kariyer sahibi olarak bayana kendimi ezdirmemiştim. Yani kıskançlık, bu haliyle faydalı şekle çevrilmişti.

Haset zararlıdır

Kıskançlık (haset) kişinin kendisini utanç içinde hissetmesine yol açar. Birini bizim istediğimiz şeye sahip olmamasını arzuladığımızı fark ettiğimizde, adi ve bencil olduğumuz için kendimizden nefret duyarız.

Devamlı başkalarının sahip olduğu ve bizim sahip olmadığımız şeyler üzerinde durmak kişiyi alçaltır.

Önce kendi gözümüzden düşeriz; üstelik kimse de, hep bir şeyin eksikliğini hisseden böyle biriyle samimi olmak veya iş yapmak istemez. Sonu kıskançlık. "Çok şükür her şeyim yeterli!" fikrinden bizi "Yeterli değil"e getirir. Verilene razı olmama, daima mahrumiyet duygusu yaşarız. Bu şanssızlık ve yetersizlik kompleksi öyle yüksek seviyeye ulaşabilir ki; memnuniyet, sevinç veya minnettarlık, şükür gibi mutluluk getiren hiçbir duyguyu hissetmez oluruz. Böyle bir hayat, anlamsız ve boştur.

Haset şeklindeki kıskançlık, ruh yapımıza zarardır. Kişiyi daima üzüntüde, endişede ve sıkıntıda bırakır. Çünkü daima çekemediği şahsı gözler ve onun sıkıntıda olmasını ister. Ona zarar vereyim derken esas zarar gören kendisidir.

Hasedin içyüzü

Hasedin bize ne kadar zarar verdiğini anlamanın en etkili yolu, kıskançlık hissettiğimiz kişilerle birlikte zaman geçirip onları incelemektir. Görünüşte bu acayip gelebilir. Kendimizden daha üstün ve daha şanslı olduğunu düşündüğümüz kişilerle birlikte olmak, hasedi gidermek için çok etkili bir yoldur.

Kıskandığımız insanları yakından tanımakla hayatlarının sadece göz kamaştıran yönünü değil, bütününü görür hale geliriz. İnsan olduğu için var olan kusur ve zaaflarının farkına varırız. Sahip olduğu avantajlarla birlikte, yaşadığı sıkıntıları da görme imkânımız olur.

Belki de onlar bizi kıskanıyorlardır.

Kırk küsur yıllık psikiyatri tecrübem bana haset edilen insanları tanımanın, haset ateşinden kurtulmamız için bir çözüm olabileceğini gösterdi, buna defalarca şahit oldum.

Zengin ve etkili bir işadamı çevresinde kıskanılan bir konumdadır. Bir vesileyle muayenehaneme gelmiş, konuşmuşumdur.

Görürüm ki, çevresi tarafından kendisine özenilen insan çok çeşitli dertlerden muzdariptir. Ya ailesinde düzelmeyen bir hastalık veya yaşadığı korkunç bir geçimsizlik vardır veya maddi veya manevi problemleri olan bir çocuğu vardır. Veya işiyle, çalışanlarıyla ilgili bir sürü başka sorun sürekli kafasını kemiriyor, onu rahat bırakmıyordur. Bunun böyle olduğuna inanıyorum. Çünkü Allah (CC) Adildir ve imtihan dünyasındayız.

Herkes imtihanda. Herkese ilgi alanına ve verilen imkânlara göre sorulan sorular farklı. Ve sınavda hiçbir adaletsizlik, kayırma söz konusu değil.

Bir defasında iş yerindeki sıkıntılarından çıldıracak gibi olan bir işadamı bana gelerek, "Ah doktor bey!" demişti. "İnanın aydan aya maaşını alan ve eve işini taşımayan bir memur olmayı ne kadar çok isterdim!"

Etrafında taliplerin döndüğü güzel bir kız evlenir; ya kocasıyla geçimsizdir veya çocuğu olmaz. "Ah" der kızımız. "Bu dertlerim bulunmasaydı da bu kadar güzel de olmasaydım!"

Kıskanılan kişiyi yakından tanımanın ikinci faydası, kıskanılan özelliğin nasıl elde edilebileceğini öğrenmeyi sağlar. Biyolojik veya bedensel bir haslet kıskanılıyorsa bu zararlıdır ve çaresi yoktur. Ancak kıskançlığın hedefi mesela belli bir alanda başarıysa, buna sahip olanları tanımak gerekir.

Bizim de elde edebileceğimiz yeteneklere, eğitime veya şahsi özelliklere mi sahipler? Yoksa çalışma metotları veya dünyaya bakış tarzları mı farklı? Örnek alabileceğimiz bir plan mı uyguladılar?

Tecrübelerime göre, kıskanılan insanlar bizlerden pek farklı değil.

Onları tanımak ve incelemek bir yoldur. Daha önce "Buna sahip olmayı isterdim" yerine "Bunu ben de yapabilirim!" şeklinde yapıcı düşüncelere dönüşebilir. Bu da kişiyi yeni atılımlara sevk eder.

Dr. John Preston, Acıların Ötesinde Yaşamak adıyla dilimize çevrilen kitabında; insanların birbirlerinden farklı olsalar da bazı temel noktalarda benzeştiğini söylemekte ve büyükbabasının "Ne kadar önemli bir insan olursa olsun, o kişi de tuvalete girerken herkes gibi pantolonunu indirmek zorundadır!" dersini kendisine verdiğini anlatmaktadır.

Kıskançlıktan kurtulmak için ne yapmalı?

– Öncelikle hissedilen kin ve düşmanlıktan kurtulmak istemektir. Başka birinin bizim sahip olduğumuz şeyi elde edememesini dilemekten veya kaybetmesini arzulamaktan vazgeçmeliyiz.

– Kıskandığımız özelliğine hayranlık duyarsak kendimizin daha azına sahip olduğumuzu düşünmemiz, başkasının daha fazla şeyi olmasından dolayı bizi rahatsız etmez.

– Son safhadaysa, hayranlıktan rekabete geçebiliriz. Onu kıskanılır yapan özellikleri şahsımızda geliştirmeli ve böylelikle de kendimizde beğenilecek hasletleri artırmalıyız. Kıskançlık bulunan bir kalpte güzel duyguların bulunamayacağını bilmeliyiz.

– Kıskançlık hissettiğimizi anladığımızda durumu incelemeli, düşüncesizce hareket etmemeliyiz.

– Acaba niçin kıskanıyoruz? Aslında kötü biri olduğumuzdan değil, sadece bir şeyin eksikliğini hissettiğimizden bu durumun ortaya çıktığını bilmeliyiz.

Kıskandığımız insanı tanıyorsak, hayatının sadece parıltılılarından ibaret olmadığını, birçok dertlerinin de bulunduğunu görmeliyiz. Böylelikle bu kadar kıskanmaya gerek olmadığını anlar, belki o kişiye acımaya başlarız.

– Kıskandığımız kişiye saygı ve hayranlık duymaya çalışmalıyız. Ardından özellikle ve yeteneklerinin neler olduğunu bularak benzerlerini nasıl edinebileceğimizi düşünmeli ve gerekli yapıcı tedbirleri almalıyız.

– Kıskançlığın bedenimize ve ruhumuza birçok zararı vardır. Sürekli olarak bizden daha üstün, daha güzel veya daha başarılı olanlarla yaptığımız kıyaslamalar bizde kıskançlığa, hayal kırıklığına ve dolayısıyla mutsuzluğa yol açar. Bunun yerine, kendimizi bizden daha az talihli olanlarla kıyaslarsak ve bunu sahip olduğumuz her şeye yansıtırsak daha mutlu olabiliriz.

Prof. Dr. Sefa Saygılı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN