Arama

Prof. Dr. Sefa Saygılı
Haziran 6, 2022
Evrim ve din hakkında ilginç açıklamalar

Maalesef Batı'da evrim teorisi sanki bilimmiş gibi algı operasyonuna tabi tutulmakta, evrime karşı çıkanlar ise küçümsenmekte ve dışlanmaktadır.

Ancak Darwin konusunda artık karşı düşünceler sesli olarak telaffuz edilmeye başlanmıştır. Bu yazıda birkaç örnek vereceğiz:

CHRIS ANDERSON

Wired Dergisi'nin baş editörü olan Anderson şöyle demektedir:

"Akıllı tasarım benim gözlerimi açtı. Anladım ki evrimin, yaşayan dünyanın doğasını açıkladığına ne kadar inanırsam inanayım, bunu kanıtlayamıyorum. Ya da en azından, evrimin Görünmez Bir El (Tanrı) tarafından yönetilmediğinin ortaya konabilmesi için, doğadaki sıra dışı karmaşıklığa ve akıllı düzene dair her bir örneğin izinin, evrim ağacı üzerinde (yalnızca geriye dönük olmakla kalmayıp) en başa dek sürülmesi gerektiğine inanan akıllı tasarım takipçilerini tatmin edecek şekilde kanıtlayamıyorum. Eğer bunu bilim çevreleri yapmazsa, o zaman kaçınılmaz olarak biyoloji kitaplarının evrim bölümlerinin üstüne kocaman, kıpkırmızı bir 'teori' damgasının vurulmasını ve 'yönlendirilmiş' evrim veya yaratılışçılık gibi alternatif teorilere yepyeni bölümlerin eklenmesini kabullenmek zorundalar."

JONATHAN HAIDT

Virgina Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi:

"… dine yönelik düşmanlığın psikoloji alanındaki gelişmelerin önüne engel teşkil ettiğine inanıyorum (ve kanıtlayamıyorum). Birçok insan büyü, mucizeler, azizler ve ilahi olanla daimi alışverişle dolu bir dünyada yaşıyor. Günümüz psikolojisinin yaşamın bu alanlarıyla ilgili söyleyecek pek bir sözü yok."

STUART A. KAUFFMAN

Santa Fe Enstitüsü'nde misafir profesör ve New Mexico Üniversitesi'nde hücre biyolojisi ve fizyolojisi araştırma profesörü. Şöyle diyor:

"Evrenin herhangi bir yerinde biyosferler gibi 'kendini yapılandırabilen' türden denge halinde olmayan sistemlere dair dördüncü bir termodinamik yasası veya ona akraba bir yasa var mı?

Böyle bir yasa olabileceğini düşünmek istiyorum.

Şunu düşünün: 200 amino asit uzunluğundaki proteinlerin sayısı 20200 ya da yaklaşık 10260'dır. Bilinen evrendeki parçacıkların sayısı ise yaklaşık 1080'dir. Evrenin, mikrosaniyelik bir zaman ölçeğinde, 200 amino asit uzunluğundaki proteinlerden üretmek dışında hiçbir şey yapmadığın varsayın. Ortaya çıkan şey şudur: Bu uzunluktaki tüm olası proteinleri yaratabilmek için evren tarihinin defalarca tekrarlanması gerekir. Görünüşe bakılırsa atomlardan daha karmaşık bir yapıya sahip varlıklar - proteinler gibi mütevazı bir karmaşıklığa sahip olanlar- için evren eşsiz bir rota izliyor. Mütevazı karmaşıklık düzeylerinde ve biraz üstünde, hayli ergodik olmayan bir tarzda davranıyor; yani kendisini tekrar etmiyor."

TERRENCE SEJNOWSKI

Howard Hughes Medical Enstitüsü'nün araştırmacısı, bilişsel nörobilimci.

Şöyle diyor:

"Bugün vücudumdaki moleküllerin çoğu çocukken sahip olduklarından farklı olduğu halde, çocukluğumu hatırlayabilme yeteneğim beni hayrete düşürüyor. Beynimi oluşturan moleküller durmaksızın yeni üretilenlerle yer değiştiriyor. Bu moleküller hareketliliğe rağmen, 50 yıl önce yaşadığım yerlere dair anıları ayrıntısıyla dökülmeyebiliyorum. Bunlar şimdiye kadar hiç sayıp dökmediğim, ama kolaylıkla doğrulanabilecek anılar."

Prof. Dr. Sefa Saygılı

Kaynak: Kanıtı Olmayan Gerçekler. Editör: John Brockman. NTV Yayınları, 2010.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN