Arama

Mustafa Özcan
Eylül 5, 2022
Bir laymanın maceraları

Mısırlı ünlü Youtube yorumcusu Sabir Meşhur'un bazen uluslararası ilişkilere dair analizlerine kulak misafiri oluyorum. Konuşmaları genelde içime sinmiyor. Komploya yatkın bir anlatım tarzı var. Bilmese de her şeye basmakalıp bir cevabı var. Bilmediği konularda cesurane konuşuyor. Giderek bu yönüyle öne çıktı ve konuşmaları ile dini alana da temas etmeye başladı. Bu alanda acayip ve garaip şeylere imza attı. Alanın ihtisas sahipleri ne kadar uyardılarsa da dinlemedi, bildiğinden şaşmadı. Temâdî etti ve tüy dikti. Araplar bu anlamda ihtisas alanının dışına çıkan inanılmaz garabetlere imza atar, demişlerdir.

Sabir Meşhur, her alanda Cezayirli spor yorumcusu Hafiz Derraci ise Suriye veya Esat konusunda alan dışına çıkmış ve kimileri mecburen kendisine 'layman' yani alan dışı kaldığını hatırlatmak zorunda kalmıştır*.Son sıralarda Sabir Meşhur ile Hafiz Derraci hakkında Arapların kadim deyimi güncellenmiştir. Men tahaddese bigayri fennihi eta bilacaib. "Kim ilgi alanının dışında konuşursa, saçmalar!" Dini alana, destursuz bağa girdikten sonra Sabir Meşhur için müdellis (rivayetleri ve zincirleri karıştıran anlamında) ve Ehl-i Beyt düşmanı anlamında 'nasibi' sıfatları kullanılıyor. Nasibi ve Emevici sıfatlarıyla anılıyor. Nedeni de, Müstedrek sahibi El Hâkim en Nisaburi'nin Hazreti Ali'ye tapındığını ve Şii ve Rafizi olduğunu söylemesidir. Ehli ihtisastan kimse bu sözlerini ciddiye almamıştır. Müstedrek kitabını Şiilere destek için kaleme aldığını da ileri sürmüştür. Elbette bu hususta ihtisas ehli herkes Sabir Meşhur'u haddini bilmeye davet etti. Hazreti Ali (RA) veya Hazreti Fatıma'ya (RA) dair bazı hadislerle alakalı olarak kadh veya cerhte bulundu. Hâlbuki Müstedrek adlı eseri dünden bugüne tetkik edenler zaten bu kitabı ince eleyip sık dokumuşlar bu hususta sonrakilere bir boşluk bırakmamışlardır. Lakin Sabir Meşhur'un vardığı sonuca varamamışlardır. Kitapta yer alan hadislerin tamamı hakkında incelemede bulunmuşlar ve görüş belirtmişler ve zayıfsa zayıflığına işaret etmişlerdir. Gelişigüzel kabul de bulunmamışlardır.

Sabir Meşhur Hakim en Nisaburi'nin kripto Şii olduğunu da iddia ediyor. İmam Şafi'nin deyimiyle Ehl-i Beyti sevmek Rafızilik ise El Hâkim en Nisaburi de bu anlamda zararı yok Rafizi sayılabilir. Oysaki El Müstedrek adlı eseri Şiilere mal etmek bühtanın ötesinde kısaca sahanın cahili olduğunu gösterir. Nedenine gelince, El-Hâkim Sünni hadis müellifleri ve muhaddisleri arasındadır. Yoksa senetleri Ebu Abdillah yani Cafer-i Sadık ile başlar ve onun tarikiyle gelirdi. Şiiler sahabeleri adil/udul saymadıkları için zincirden onları ıskat etmişlerdir, farklı ve çevrim içi hadis zinciri ve isnadı uydurmuşlardır. Aksi takdirde El- Müstedrek adlı hadis kitabı Buhari veya Müslim'e zait hadisleri toplamazdı. Aksine ilk Şii hadis mecmuaları arasında yer alırdı. Burada Sabır Meşhur daha da öte giderek El-Hakim En Nisaburi'yi kripto Şiilerden birisi saymıştır. Bu uğurda ehli ihtisas ile sert polemiklere girmiş ve battıkça batmıştır. Battıkça da şüphe dairesine Buhari ve Müslim gibi hadis kitaplarına doğru genişletmiştir. Şiilere vurayım derken onlara hizmet etmiştir.

Birçok ihtisas ehli nasihat babından hadis alanında Sabir Meşhur ile polemiklere girmiştir. Bunlar arasında sahanın yetkin isimlerinden araştırmacı Ebu Ömer de vardır. Polemiklerde Sabir Meşhur'u mat, eski ifadesiyle iskat ve ifham etmişlerdir. Bununla birlikte aleyhindeki sonuçtan zerre kadar etkilenmemiş ve en iyi savunma saldırıdır taktiğiyle muhataplarıyla alay etmiştir. Selefilerin ileri gelenlerinden İshak El- Huveyni'ye sataştığı gibi dilinden hadis sanatıyla ilgilenen merhum Nasirüddein Elbani de kurtulamamıştır. Mesela Hasan El-Huseyni gibi Bahreynli saygın davetçilere de altta kalınca hakaretler yağdırmıştır. Keza onunla polemiklere giren isimler arasında İmadüddin Ebu Malik, hemşerisi Vecdi Guneym de vardır. Vecdi Guneym baba makamında Sabir Meşhur'a nasihatlerde bulunmuş ama onda insaf damarı bulamamıştır. Hakaret ettikleri bile kendisine saygıda kusur etmemişlerdir. Üslup farkı Meşhur ile muhatapları arasındaki farkı ortaya koymaktadır. O üste kalabilmek veya çıkabilmek için alay diline başvurmuş ve muhataplarıyla dalga geçmiştir. Böyle cesur bir cahil bulmak kolay olmasa gerek. Konunun uzmanı herkesle dalaşmayı tercih etmiş, mugalata ve yanlışlarıyla baskın çıkacağını ummuştur. Heyhat!

Müslim ve sair kitaplarda hurma aşılamasıyla ilgili hadisi de uydurma kalıbına sokuyor ve reddediyor ve bunun laikliğe kapı araladığını düşünüyor. Tam tersine bu hadis Müslümanların omzundan büyük yükler kaldırmaktadır. Ayette dua makamında dile getirilen hususu tahfif etmiştir:

Ey Rabbimiz! Bizden öncekilerin üzerine yüklemiş olduğun gibi bizim üzerimize de ağır bir yük (ısran) yükleme!

Peygamberimizin içtihatları meşhurdur. Dolayısıyla Hazreti Peygamber (SAV) Medine'ye geldiklerinde aşılama işlemini yapanlardan bunun ne işe yaradığını sormuştur. Bunu emir telakki eden Medineli Müslümanlar aşılama işlemine ara vermişlerdir. Gelecek yıl aşılanmayan hurmalar acı meyve verince bu sefer aşılamama konusunu tekrar Hazreti Peygambere(SAV) arz etmişler o da 'siz dünya işlerinizi (tecrübe ve deneye dayanan) daha iyi bilirsiniz' buyurmuştur. Abdulkerim Suruş bu hadis Şii kaynaklarda, literatüründe bulsaydık, kurtulmuştuk demiştir. Heyhat! Çünkü onlarda imamlar Allah'ın(CC) tasarrufuna haiz, ortak ve kevni tasarrufa sahiptirler. Biz de ise kul ve insan peygamber esastır. Başkaları gibi pazara gider alışveriş yapar vesaire. Dini anlamda Emevilere arka çıkarak Nasibi vasfını ortaya koyan Sabir Meşhur hurma aşılama konusunda da Şii cenaha düşmüştür. Yalpaladıkça yalpalamış, çuvalladıkça çuvallamıştır. Allah hepimizi mürekkep cahillerden korusun.

Bitirirken

Her sosyal mecrada olduğu gibi Youtube'da da kirlenme çok. Önüne gelen, ağzı laf yapan, mesafe alıyor. Olan ise sağlıklı bilgiye oluyor. Orada da ihtisas ehli çok az. Anlayacağınız sallayan sallayana. Takipçiler, Sabir Meşnur gibilerine karşı azami derecede dikkatli olmak zorundalar. Yoksa katıksız Sünni olayım derken Şii çıkabilirler! Bizden hatırlatması.

*Lâikat Hristiyan dinî terminolojisinde ruhban sınıfından olmayanların tümünü nitelendirmek maksadıyla kullanılan bir tabir olup, kelime anlamı olarak belirli bir meslekten olmayan insanlar anlamına gelmektedir.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN