Arama

Namazın Önemi Nedir? Namazın önemi ile ilgili ayetler...

Kur'an'da Peygamberimiz'den (sav) önceki peygamberlerin namaz kılmakla emrolundukları değişik vesilelerle belirtilmektedir. Dinin direği namazın İslam'da önemi, başın vücuttaki yeri gibidir. Allah Resulü de "dinin orta direği" olarak nitelendirir. İslam'ın beş temel esasından biri olan namaz, kulların bütün varlığıyla Rabbine yönelişinin sembolüdür. O halde, bu ibadete ehemmiyet vermek ve ona büyük bir azimle devam etmek son derece önemlidir. Peki Namazın Önemi Nedir? Namazın önemi ile ilgili ayetler nelerdir? 5 vakit namaz nasıl kılınır? Sabah, öğle, ikindi, akşam, yatsı, vitir namazı kaç rekat? Diyanet'in İlmihal-1 kitabından hareketle, namaz hakkındaki bilgileri derledik.

Namazın Önemi Nedir? Namazın önemi ile ilgili ayetler...
Yayınlanma Tarihi: 3.2.2022 13:22:00 Güncelleme Tarihi: 03.02.2022 13:22

NAMAZIN ÖNEMİ NEDİR?

Siyer kitaplarındaki mevcut bilgilere göre, ilk vahyin sonrasında Hz. Peygamber'e (SAV) risâlet yüküne dayanmasını, sabretmesini öneren âyetler gelmiş ve bunu izleyen fetret döneminden sonra namaz farz kılınmıştır. Namazın daha önceki dinlerde de emredilmiş olduğu hatırlanınca, namazın güçlüklere direnç göstermede bir fonksiyonu bulunduğu anlaşılmaktadır.

SABAH, ÖĞLE, İKİNDİ, AKŞAM, YATSI, VİTİR NAMAZI KAÇ REKAT?

Günlük namaz rekatları toplamda 40'tır. Bu namazların 17 rekatı farz, 20 rekatı sünnet ve 3 rekatı da vacip olan vitir namazıdır. Kur'an-ı Kerim'de pek çok ayette namazın önemine işaret edilmiş, müminler için vakitleri belli bir fariza olduğu belirtilmiş ve kılınacağı vakitlere değinilmiştir. Namaz ibadeti akli denge muhakemesi olmayanlar haricinde her Müslümana farzdır. Günlük namaz rekatları tablosu…

Namaz rekatları, namaz nasıl kılınır? 5 vakit namaz tablosu

Nitekim bir âyette; "Ey inananlar sabır ve namaz (salât) ile yardım isteyin" (el-Bakara 2/153) buyurulmaktadır.

Bakara suresini okumak ve dinlemek için tıklayın

◾ Namaz farz kılınınca Cibrîl, Hz. Peygamber'e (SAV) gelerek onu vadi tarafına götürmüş, orada fışkıran su ile önce Cibrîl sonra Hz. Peygamber (SAV) abdest almış ve beraberce iki rek'at namaz kılmışlardır.

◾ Hz. Peygamber (SAV) mutlu bir biçimde eve gelmiş, eşi Hatice'nin elinden tutarak oraya götürmüş ve aynı şekilde Hatice ile birlikte abdest alıp iki rek'at namaz kılmışlardır.

◾ Kimi bilginlere göre İsrâ sûresindeki; "Namazda yüksek sesle okuma" (el-İsrâ 17/110) âyeti, bu gizli namaz dönemiyle ilgilidir.

İsra suresini okumak ve dinlemek için tıklayın

İslâm'ın başlangıç yıllarında namaz, sabah ve akşamleyin kılınan ikişer rek'attan ibaret iken, yaygın kabul gören görüşe göre, Mi'rac olayından sonra beş vakit namaz farz kılınmıştır.

"Kendi nefsinde bir yakarış ve ürperiş içinde ve pek yüksek olmayan bir sözle sabah ve akşam Rabbini an; gafillerden olma" (el-A'râf 7/205) âyeti namazın başlangıçtaki durumuyla ilişkili görülmektedir. Yine yaygın kabule göre, Cibrîl'in Hz. Peygamber'e(SAV)) Kâbe'de, namazın vakitlerini göstermek üzere imamlık etmesi Mi'rac olayının ertesi günü olmuştur.

A'râf suresini okumak ve dinlemek için tıklayın

◾ Her din, yaratıcı kudret karşısında boyun eğmek ve kutsal ile bağlantı kurmak temeli üzerine kurulur ve her dinde bunu sağlamak üzere öngörülen merasimler bulunur. İslâm dininde yüce yaratıcı Allah'a (CC) yaklaşmanın yolu, ona yükselmenin basamağı ve bu bakımdan en parlak ve önemli ibadet, namaz ibadetidir. Bu özelliğinden dolayı namaz diğer bütün ibadetlerin özü ve özeti sayılmıştır. Nitekim Hz. Peygamber (SAV) bir hadislerinde "Namaz dinin direğidir" (Tirmizî, "Îman", 8; Müsned, V, 231, 237; Aclûnî, Keşfü'l-hafâ, I, 31-32) buyurmuş, Secdeyi de kulun Allah'a en yakın olduğu hal olarak nitelendirmiştir (Müslim, "Salât", 215; Nesâî, "Mevâkýt", 35).

Kelime-i şehâdetten sonra İslâm'ın en önemli rüknü olan namaz, günde beş ayrı zaman diliminde olmak üzere kadın ve erkek her müslüman için bir görevdir.

◾ Esasen namaz ibadetinin hiçbir amaç ve hikmeti olmasa bile, diğer ibadetlerde olduğu gibi, namaz ibadetini sırf inanılan dinin bir gereği, yüce yaratıcının bir emri olduğu için, hiç değilse bunun için yerine getirmelidir. İbadetler, akla aykırı olmamakla birlikte, yapı ve muhtevaları itibariyle akıl yoluyla kavranabilir, açıklanabilir konular dışında yer alırlar.

◾ Fakat namazın, salt emredilmiş şekillerden ibaret anlamsız bir şey olmayıp amaç ve hikmetlerinin bulunduğuna işaret eden âyet ve hadisler bulunmaktadır. Bir kere, namaz diye tercüme ettiğimiz salât kelimesi, Arapça'da "dua etmek, övmek, tâzim etmek" gibi anlamlara gelmektedir. İlgili âyet ve hadislere göre namazın farz kılınmasındaki hikmetlerden biri de, namaz kılan kimsenin Cenâb-ı Allah'ın kudret ve kuvvetini, azabını, rahmetini, hayal ve hâfızasına nakşederek nefsini tehzip etmesi ve bu suretle kendisini her türlü fenalıklardan, hatalardan, suçlardan alıkoymasıdır. Allah (CC) düşüncesi ve kalbi Allah'a (CC) bağlama, insanı her türlü fenalıktan alıkoyar. Namaz da Allah'ı(CC) sürekli hatırlamanın en büyük vesilesidir.

◾ Nitekim âyette "Beni hatırlamak/anmak için namaz kıl" (Tâhâ 20/14) buyurulmaktadır.

Tâhâ suresini okumak ve dinlemek için tıklayın

◾ Namaz emrini, Allah Teâlâ'nın yeryüzüne melek aracılığıyla göndermeyip Mi'rac gecesi Hz. Peygamber'in (SAV) huzuruna çıktığında ona tebliğ etmesi de (Buhârî, "Salât", 1) Müslim, "Îmân", 263), bu ibadetin müslümanın dinî ve ruhanî hayatı açısından önem ve anlamını göstermektedir.

◾ Bu sebeple de dinî literatürde namaz ibadetinin bu yönünü, namazın kulun Allah'a(CC) ulaşması, kavuşması yolunda önemli bir araç olduğunu anlatmak için "Namaz müminin Mi'racıdır" denilmiş, ümmetin namazla ilgili ortak bilinç ve değerlendirmesi âdeta bu cümleyle özetlenmiştir.

◾ Namaz belli eylemler ve özel rükünler ile yüce Allah'a(CC) kulluk etmektir. Namazın dış görünüşü birtakım şekiller ve zikirden ibaret ise de, içerisi ve gerçek mahiyeti, yüce yaratıcıya münâcât etmek, O'nunla konuşmak, O'na yakınlaşmak ve O'nu müşahede etmektir. Bu özelliğinden dolayı, yani yüce yaratıcı ile teklifsiz, aracısız buluşma ve konuşma anlamına gelişinden dolayı, namaz ilâhî bir lutuf olarak kabul edilmiştir.

◾ Namazı terk etmek, kılmamak büyük günahtır. Peygamberimiz(SAV), kıyamet gününde hesabı sorulacak ilk amelin namaz olacağını bildirmiştir (Tirmizî,"Salât", 188). Namaz kılmak, Müslümanlığın dışa yansıyan temel göstergelerinden biri sayıldığı için İslâm bilginleri farziyetini inkâr etmeksizin namazı terk eden kimse için, mevcut bazı rivayetleri de kendi anlayışlarına göre değerlendirerek, bazı müeyyideler öngörmüşlerdir. Gayet tabiidir ki namaz ve diğer ibadetler Allah (CC) rızâsı için ve içten gelerek yapıldığında anlamını ve amacını gerçekleştirmiş olur.

◾ Bunun dışında birtakım zorlamalarla veya gösteriş için kılınan namazların bir değeri olmadığına göre, namazı terk edenler için fakihlerin kendi zamanlarına göre öngördükleri müeyyideleri kamu düzeni ve genel ahlâk ilkesi açısından değerlendirmek gerekir. Esasen bu müeyyidelerin dayandırıldığı hadislerin büyük çoğunluğu, namazın terkedilmesinin müeyyidesini değil, İslâm dininde namaz ibadetinin önemini gösterme amacına yönelik bulunmaktadır.

◾ Kimsenin kimseyi zorla müslüman etme hak ve yetkisi bulunmadığına göre, bu dine mensup olanlar kendi özgür iradeleriyle bu dini seçmiş olacaklar ve bu dinde oldukça önemli bir yeri bulunan namaz ibadetinden haberdar olacak ve bunu zevkle yerine getireceklerdir.

◾ Namaz insanın maddî ve mânevî temizliğinin vasıtası olmaktadır. Çünkü namaz kılmak için gerekiyorsa gusül abdesti almak, normal durumlarda abdest almak suretiyle bir nevi vücut temizliği yapılmış olduğu gibi, ayrıca elbisenin ve namaz kılınacak yerin de temizlenmesi gerektiği için bir üst baş temizliği yapılmış olur.

◾ Daha da önemlisi namaz günahlardan arınmanın da bir yoludur. Namaz esas itibariyle insanı günah işlemekten alıkoyar, günahtan uzaklaştırır. Nitekim bir âyette "Sana vahyedilen kitabı oku ve namaz kıl; çünkü namaz çirkin ve kötü işlerden alıkor.

◾ Allah'ı(CC) zikretmek en büyük şeydir. ''Allah (CC) yapıp ettiklerinizi bilir" (el-Ankebût 29/45) buyurulmaktadır.

Ankebût suresini okumak ve dinlemek için tıklayın

◾ Ayrıca namaz, işlenmiş hata ve günah kirlerinin giderilmesini de sağlar. Peygamberimiz (SAV) günde beş vakit namazı, bir insanın kapısının önünden akıp giden bir ırmağa, namaz kılmayı da bu ırmakta her gün beş kere yıkanmaya benzetmiş ve şöyle demiştir:

"Ne dersiniz, birinizin kapısının önünden bir ırmak geçse ve o kimse orada günde beş kere yıkansa bedeninde hiç kir kalır mı?" Sahâbîler, "Kalmaz, ey Allah elçisi" deyince Peygamberimiz "İşte beş vakit namaz buna benzer. Allah namaz sayesinde günahları siler" demiştir.(Buhârî,"Mevâkýt", 6; Müslim, "Mesâcid", 282).

NAMAZIN BİÇİMSEL OLARAK SAHİH OLUŞU

◾ Fakat asla hatırdan çıkarmamak gerekir ki, sayılacak olan şartlar, namazın sadece dış görünüşünü sağlam yapmaya yeterli olacağı gibi, namazın sayılacak olan sünnetleri ve âdâbı da onun dış görünüşünün süslenmesini ve güzel görünmesini sağlamaya yeterli olacaktır.

◾ Fakat bu şartları yerine getirmek, namazı ikame etmek, ayakta tutmak sayılmaz. Namazın özü, kalbin huşû ve huzur içinde olmasıdır. Kalbin huzur ve huşûu yoksa kılınan namaz, bir heykeltraşın özene bezene ve tüm sanatkarlığını ortaya koyarak yaptığı bir insan heykelinden farklı olmayacaktır. Allah(CC) bu noktayı şöyle belirtmektedir: "Beni anmak için namaz kıl" (Tâhâ 20/14).

Tâhâ suresini okumak ve dinlemek için tıklayın

◾ Bu âyetle namaz Allah'ı anmanın bir yolu olarak önerildiği gibi, aynı zamanda namazın Allah'ı (CC) anmaktan ibaret olduğu da vurgulanmaktadır. Çünkü Allah'ı (CC) anmak için namaza duran kişi, namaz boyunca Rabbin huzurunda durduğundan gaflet ederek namaza hakkını vermemiş ise nasıl Allah'ı (CC) anmış sayılabilir?

◾ Devlet başkanıyla görüşmek, ondan bir şeyler talep etmek isteyen kişi, bu imkânı bulup onun huzuruna çıktığında onunla görüşmek yerine, orada bulunan eşya ile ilgilense veya yanında getirdiği kitabı okusa veya bir şarkının veya şiirin sözlerini mırıldansa, o devlet başkanının muhtemel tepkisini bir tarafa bırakalım, buna görüşme denir mi, gelen kişi arzusunu iletmiş olur mu? Bu basit örneğin de gösterdiği gibi namaza duran kişi, Allah'ın huzurunda olduğunu bilmeli, bunu hissetmelidir.

"Ne dediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın" (en-Nisâ 4/43) ifadesi ne dediğinden haberi olmayan sarhoş kimselere yönelik olmakla birlikte namazda tam bir şuur ve huşûun gerektiğini de anlatmaktadır.

Nisâ suresini okumak ve dinlemek için tıklayın

◾ Yine Kur'an'da, namaz kılarken gaflet ve ciddiyetsizlik içinde olanlar ağır bir üslûpla zemmedilir (el-Mâûn 107/4-5).

Mâûn suresini okumak ve dinlemek için tıklayın

◾ Allah(CC) insanların kalıplarına değil kalplerine bakar. Fakihler, zahire göre hüküm verdikleri ve görünür şartların düzgün şekilde yerine getirilmesiyle ilgilendikleri için namazın şartlarından bahsederken namazda huşû ve huzuru, namazın olmazsa olmaz şartları arasında saymamışlar, sadece bu yönde öneri ve uyarıda bulunmakla yetinmişlerdir. Çünkü ihlâs, kalp huzuru ve huşû, kalbin ameli olup gizli, bâtınî bir durumdur.

◾ Namazın bâtınî-derunî şart ve gayelerinin gerçekleşmesi mükellefin kendi seviyesiyle, gayret ve hassasiyetiyle ve biraz da ortamla alâkalı sübjektif bir hal olduğundan bu konuda herkes için ortalama bir çizgiden söz etmek ve buna namazın şartları arasında yer vermek doğru olmaz. Namazda sözü edilen iç huzuru ve kalbî bağlılığı yakalamak, ruhun maddî âlemden Allah'ın (CC) huzuruna yükselişini hissetmek herkes için kolay olmadığı gibi arzu etmekle elde edilebilen bir sonuç da değildir.

◾ Böyle bir mükellefiyet, insana gücünün üzerinde bir yük yüklemek anlamına gelir. Fakihlerin, zâhirî şartların yerine getirilmesiyle mükellefin uhdesinden namaz borcunun düşeceğini ve bunun dünyevî hükümler bakımından yeterli olacağını söylemeleri bu sebepledir. Kılınan namazın kabul olunup olunmaması, âhirette fayda verip vermeyeceği fıkhın konusu değildir.

◾ Ayrıca fakihler fetva verirken, insanların kusur ve eksikliklerini de dikkate almışlar, mükellefiyet şartlarını ideal değil ortalama ölçülerde tutmaya çalışmışlardır. Bu gerekçe ve mülâhazalar sebebiyledir ki, namazın ruhu olan kalp huzuru namazın tamamında şart koşulmamış, namaza başlarken yapılan niyetteki ihlâs ve yöneliş yeterli görülmüştür.

NAMAZIN ÖNEMİ İLE İLGİLİ AYETLER...

Bir zamanlar biz isrâiloğulları'ndan, "yalnız allah'a kulluk edeceksiniz; ana babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz. insanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin" diyerek söz almıştık. sonra, içinizden küçük bir kesim dışında, sözünüzden döndünüz; hâlâ da sırt çevirmektesiniz.''el-Bakara 2/83

Bakara suresi ilgili ayetin tefsiri

Mûsâ'ya ve kardeşine şöyle vahyettik: "Kavminiz için Mısır'da evler hazırlayın, evlerinizi ibadet mahalli yapın ve namazı kılın. (Ey Mûsâ!) İnananları müjdele." Yûnus 10/87

Yûnus suresi ilgili ayetin tefsiri

Kavmi ise, "Ey Şuayb! Atalarımızın taptığı şeylerden yahut mallarımız hususunda dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi sana ibadetin (dinin) mi emrediyor? Oysa sen uyumlu ve akıllı birisin!" dediler. Hûd 11/87

Hûd suresi ilgili ayetin tefsiri

Ey rabbimiz! Ben zürriyetimden bir kısmını, senin kutsal evinin (Kâbe) yanında tarıma elverişli olmayan bir vadiye yerleştirdim. Bunu yaptım ki rabbim, namazı kılsınlar. İnsanların gönüllerini onlara meylettir ve çeşitli ürünlerden onlara rızık ver ki şükretsinler. İbrâhim 14/37

İbrâhim suresi ilgili ayetin tefsiri

Rabbim! Beni ve soyumdan gelecek olanları namazı devamlı kılanlardan eyle; rabbimiz, duamı kabul et. İbrâhim 14/40

İbrâhim suresi ilgili ayetin tefsiri

Cevabı çocuk verdi: "Ben Allah'ın kuluyum; O bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı. Meryem 19/30

Meryem suresi ilgili ayetin tefsiri

Nerede olursam olayım, o beni kutlu ve bereketli kıldı; yaşadığım sürece bana namazı, zekâtı ve anneme saygılı olmayı emretti; beni zorba ve isyankâr yapmadı. Meryem 19/31

Meryem suresi ilgili ayetin tefsiri

Bu kitapta İsmâil'i de okuyup an. O gerçekten sözüne sadıktı; elçi-peygamberdi. Meryem 19/54

Meryem suresi ilgili ayetin tefsiri

Halkına namazı ve zekâtı emrederdi ve rabbinin rızâsına ermişti. Meryem 19/55

Meryem suresi ilgili ayetin tefsiri

Kuşkusuz ben, yalnız ben Allahım. Benden başka tanrı yoktur. O halde bana kulluk et, beni hatırında tutmak için namazı kıl." Tâhâ 20/14

Tâhâ suresi ilgili ayetin tefsiri

İbrâhim'e İshak'ı ve üstüne bir de armağan olarak Ya'kūb'u lütfettik; her birinin sâlih insan olmasını sağladık. el-Enbiyâ 21/72

Enbiyâ suresi ilgili ayetin tefsiri

Onları, emrimiz uyarınca doğru yolu gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlı işler yapmayı, namaz kılıp zekât vermeyi vahyettik. Onlar, bize hep kulluk ettiler. el-Enbiyâ 21/73

Enbiyâ suresi ilgili ayetin tefsiri

"Yavrucuğum, namazını özenle kıl, iyi olanı emret, kötü olana karşı koy, başına gelene sabret. İşte bunlar, kararlılık gerektiren işlerdendir." Lokmân 31/17

Lokmân suresi ilgili ayetin tefsiri

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN