Semender nesiller
Semender ateşte yanmadığına inanılan canlının adıdır. Birçok türü vardır. Bu canlıyı Abdülkadir Geylani'den mülhem olarak yazılarıma birkaç defa misafir ettim. Bu ifade ile tanışmamı kadri yüce Abdulkadir Geylani'nin feyz dolu bir kitabına borçluyum. Bu kitap vaazlarından ve konuşmalarından derlenen el Fethu'r Rabbani (İlahi Armağan diye çevrildi) adlı kitaptır. Satırları arasında hak erinin semender gibi her daim diri ve taze adeta ölümsüz olması gerektiğini telkin eder. Ölüme boyun eğmesini değil, meydan okumasını arzular. Literatürde ölümsüz bir başka hayvan daha vardır. Bir diğeri Anka kuşu olarak bilinir. Küllerinden yeniden doğduğuna inanılır. Şair Erdem Bayazıt da bu anlamda ölümsüzlüğü dava adamına yakıştırmıştır. Onun semenderi dava adamıdır. "Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm, Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm!"
Rahmetli Ali Ulvi Kurucu anlatıyor: "Bazı güzel hadiseler vardır ki, bunları anlatmaya doyamıyorsunuz. Mısır'da, El-Ezher'de okuduğum yıllarda, uzun bir kış gecesi, derslerimi tamamladım, yatmak üzereyim. Er-Risale isimli dergide Muhammed Sadık er-Rafii adlı bir yazarın yazısı gözüme ilişti. Üstadın yazısını okuyayım da, onun şevki, zevk ve feyzi ile uyuyayım dedim. Makalenin başlığı "Alevler içinde, fakat yanmıyor" idi. Bu başlık, beni çok etkiledi. Doğrusu, "Acaba bu madde nedir?" diye düşünerek ve merak ederek okudum. Şöyle anlatıyor er-Rafii: "Geçenlerde üniversite gençlerinden bir grup geldi. Çok mühim sorular soruyorlardı. İçimden bir feryad koptu; 'Allahım, bu çocuklara feyz verecek halde değilim. Ama beni bu çocuklara güzel göstermişsin, utandırma' diye dua ettim. Önemli bir ahlaki çöküşün tam ortasında yaşıyorlardı. Bunlara rağmen temiz kalmışlar. Allah'a şükrettim. 'Allahım, sen öyle bir kudret sahibisin ki, alev alev yanan ateşler içinde Hz. İbrahim'i, balığın karnında Hz. Yunus'u, Firavun'un sarayında Hz. Musa'yı, mağarada Hz. Muhammed'i saklayan sen değil misin... Kudretine hayranım Yarabbi" dedim." Bu makaleyi okuduktan sonra, abdest alıp namaz kıldım. Secdede ağlayarak; "Yarabbi, benim memleketim Türkiye'de de alevler içinde olduğu halde yanmayacak, aşkına, idealine, irfanına, imanına sahip çıkacak bir genç nesil yetişmeyecek mi ve ben de bu nesli görmeden mi öleceğim Allahım" diye dua ettim.
Ateş içinde yanmayan nesil veya nesiller semender nesillerdir. Küllerinden sürekli olarak yeniden doğarlar.
Duayen gazeteci Yavuz Donat bu nesillerin Türkiye faslını veya fıssını (ayağını, dilimini) anlatıyor. 29 Ekim 2025 Cumhuriyet Bayramı münasebetiyle kaleme aldığı yazısında cumhuriyetin ete kemiğe büründüğü iklimi Yakup Kadri'den menkul olarak şöyle tasvir ediyor:
● Bugünkü genç Türkiye Cumhuriyeti ahidnamesinin (resmî belgesinin) her satırı bir şehit kanı ile yazılmış ve bir kahraman kılıcının kabzası ile mühürlenmiştir.
● Onun anası bir haile (trajedi) ve babası bir destandır.
● O semender (ateşte yanmadığına inanılan canlı) gibi ateş içinde büyümüştür...
Kısaca ateşe dayanıklı nesillere, semender nesillere ihtiyaç var.
Mustafa Özcan
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.