Jew York tarihe karışıyor
Kimileri New York şehri için Yahudi şehri anlamında Jew York ifadesini kullanıyor. Bunun hiç şüphesiz haklı nedenleri var. Yahudiler New York şehri nüfusunun yaklaşık %12'sini oluşturur ve bu da Yahudi topluluğunu İsrail dışında dünyanın en büyüğü yapar. 2020 itibarıyla New York şehrinin beş ilçesinde 960.000'den fazla Yahudi ve New York metropol bölgesinde 1,9 milyondan fazla Yahudi yaşıyordu. Bu da Amerikan Yahudi nüfusunun yaklaşık yüzde 25'ine tekabül ediyor. Bu şehrin tarihinde ilk kez bir Müslüman, belediye seçimlerini kazanıyor. Bu aynı zamanda sembolik bir anlam da taşıyor. Bu sembolik anlama binaen Jew York kimlik değiştiriyor denilebilir. Bu seçimlerin Aksa Tufanı eyleminden sonraya denk gelmesi manidar bulunuyor. Şehirde Yahudi kimliği aşınırken veya gerilerken bir şekilde Müslüman kimliği öne çıkmaktadır. Bu sevindirici bir gelişmedir. Bu şehirde belediye başkanlığı yapan kimi isimler radikal İsrailli siyasetçileri aratmıyordu. Söz gelimi İtalyan asıllı Rudy Giuliani bunlardan birisiydi. Kaba saba bir adamdı. Berlusconi ve Oriana Fallaci ayarında bir saldırgan siyasi kimlikti. Bir zamanlar Arafat'a hakarette bulunmuş ve bulunduğu ortamdan kovmuştu. Trump da Netanyahu vetosu nedeniyle Mahmut Abbas'ın bu şehirde BM Genel Kurul toplantısına katılmasına izin vermemişti. Bunların ortak paydaları İslam'dan ve Müslümanlardan nefret etmeleridir. Fallaci daha da ileri giderek Batı'da Müslümanların fareler gibi ürediklerini ve çoğaldıklarını söylemiştir.
Devran değişiyor
Şimdi devran değişiyor. Peşin hükümlerden yakasını kurtaran gençlik ezbere değil ikna olduğuna oy veriyor. Kategorik hareket etmiyor. Belki de bu sonuçlarda en büyük pay, amil bu formattaki gençlik kesimleridir. Hillary Clinton'ın da itiraf ettiği gibi Demokrat kitle ve bilhassa gençler İsrail'in tesirinden kurtuluyorlar. Büyülenmiş hallerini üzerlerinden atıyorlar. Hillary Clinton buna bir kulp bulmak için bu genç kesimlerin Çin Komünist Partisi'nin propagandasından etkilendiğini ve onlarca iğfal ettiğini ileri sürmüştür. Sadece Demokrat kesimlerde değil Cumhuriyetçi genç kitleler arasında da kaymalar yaşanıyor. İsrail politikalarına ya da Likudnik Amerikan politikacılarına vicdani redde bulunuyorlar. Kışkırtıcı politikacılar yerine vicdanlarını hakem tayin ediyorlar. Hindistan kökenli olan ve hem Müslüman hem de sosyalist bir eğilimden geldiğini söyleyen yeni New York Belediye Başkanı Zohran Mamdani Trump'a meydan okuyarak mikrofondan "İzlediğini biliyorum, sesi aç!' diye serzenişte bulunmuştur. Elbette bu seçimlerde Demokratların etkisi tartışılmaz. Zafer onun şemsiyesi altında kazanıldı. Yine de New Yorklular Müslümanlara yönelik nefret söylemini aşmış bulunuyorlar.
Mamdani kendine güvenen bir politikacı profili çiziyor. Atak davranıyor. Seçildikten sonraki ilk konuşmasında zülfiyare dokundu. "Trump gibi milyarderlerin vergi kaçırmasına ve vergi indirimlerinden haksız şekilde yararlanmasına izin veren yolsuzluk kültürüne son vereceğim" diye ülkenin bir yarasına işaret etmiştir. Konuşmasında annesi, ünlü yönetmen Mira Nair'e teşekkür eden Mamdani, Hindistan'ın ilk başbakanı Jawaharlal Nehru'nun "Kaderle Buluşma" konuşmasından alıntı yaparak, "Tarihte nadir gelen bir an bu" sözleriyle zaferinin önemini vurguladı. Ana rakibi Andrew Cuomo'nun yenilgiyi kabul etmesinin ardından Mamdani, "Bir siyasi hanedanlığı devirdik" diyerek New York'ta yeni bir dönemin başladığını söyledi.
Ahir zaman diliminde şehirlerin rolleri değişiyor. New York da buna teşne.
Dileriz, New York'ta başlayan bu yeni dönem, süreç çepeçevre bütün dünyaya salınır ve dolaşır.
Mustafa Özcan
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.