357 yıllık Kavak İskele Camii’nin hikayesi
Sultan IV. Mehmed'in Hazinedarı Lala Beşir Ağa tarafından 1666 yılında yaptırılan Kavak İskelesi Camii, Üsküdar Haydarpaşa Limanı'ndadır. Tarihi süreçte çeşitli badireler atlatan yapı, II. Abdülhamid döneminde ihya edilir ancak ömrü uzun olmaz. İşte, kalıntılarına dahi rastlanamayan ecdad yadigarının yeniden yapılış hikayesi...
KAVAK İSKELESİ CAMİİ'NİN TARİHİ
🔸 Kavak İskelesi Camii, Sultan IV. Mehmed'in Hazinedarı Lala Beşir Ağa tarafından 1666 yılında yaptırılır. Üsküdar Selimiye'nin Kavak Mahallesi'nde bulunan yapı, Haydarpaşa Limanı sınırları içindedir.
🔸 İstanbul Boğazı'nda ve Haliç'te, eski çağlardan itibaren istihkam ve tabya niteliği taşıyan yerler "Kavak" ismi ile anılır. Haydarpaşa Limanı'nın bulunduğu yer, döneminde böyle önemli bir nitelik taşıdığı için Kavak İskelesi olarak adlandırılır. Caminin ismi de buradan gelir.
🔸 İnşa edildiği ilk yıllarda mescid olarak kullanılan yapı, dönemin mahalle ahalisi için oldukça mühimdir. Zira özellikle bölgedeki esnaf, soğuk kış günlerinde yakınlarda gidebilecekleri başka cami olmadığından cuma namazı kılmak için burayı tercih eder.
🔸 Dönemin padişahı III. Ahmed'e durumun bildirilmesi üzerine Darüssaade ağası Hacı Beşir, mescide minber koyar. Böylece yapı, cami-i şerif haline gelir.
KIRIM SAVAŞI'NDA CAMİNİN DURUMU
🔸 1853 ile 1856 yıllarında Osmanlı Devleti ve Rusya arasında Kırım Savaşı gerçekleşir. Bu esnada İstanbul'da bulunan İngiliz askerleri, Üsküdar'daki Kavak İskelesi Camii'ni depo olarak kullanır.
🔸 Osmanlı arşivlerinde yer alan bilgilere göre tarihler 1855'i gösterdiğinde İngiliz askerleri, camiyi yakarak kullanılamaz hale getirir.
II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİNDE KAVAK İSKELESİ CAMİİ
🔸 Minaresi dışında kendisinden eser kalmayan cami, yakıldıktan 30 yıl sonra Sultan II. Abdülhamid Han tarafından yeniden ihya ettirilir.
🔸 1887 senesinde yeniden inşa çalışmaların başladığı yapı, 1895'de tamamlanır. Kaynaklarda yer alan bilgilere göre cami, 1895 ya da 1896 senesinde ibadete açılır.
II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ'NDE YAPILAN CAMİNİN ÖZELLİKLERİ
🔸 Fevkani yani yüksek girişi olan cami, taş ve tuğla ile yapılır. Minare külahında boğum ve soğan başı üslubunda kule kubbeleri bulunur. Bu, II. Abdülhamid Dönemi mimarisinin bir özelliğidir.
🔸 Sekiz penceresi olan caminin minberi ahşaptır. Son cemaat yerinin üstü, müezzin mahfelidir. 22 taş basamaklı merdiveni ile caminin kapı sahanlığına çıkılır.