Sultan Reşad ve Hat San’atı

Osmanlı hânedanının san'ata olan meyli cümlenin mâlûmudur. Bunlar içinde hattatlar, şâir ve mûsikîşinaslardan sonra üçüncü sırayı alır. Şehzâdeliklerinde hüsn-i hat meşk edip tahta cülûs ettikten sonra da bunu bırakmayanlar bulunduğu gibi (Sultan II. Mustafa, Sultan III. Ahmed, Sultan II. Mahmud, Sultan Abdülmecid), meşgul olmaktan vazgeçip sadece hat sevgilerini sürdürenler de mevcuddur. Sultan V. Mehmed Reşad da bu zümredendir. Onun şimdiye kadar görebildiğimiz tek eseri, bir sahifelik nesih hattıdır.

Ancak konumuza girmeden önce, onu bu san'ata sevk eden ağabeyi Sultan II. Abdülhamid'in devrinden başlamak istiyorum. 1960 yılında, Sultan Hamid'in kızı Ayşe Sultan (1887-1960) ve onun vâlidesi Müşfika Kadınefendi (1865-1961) ile üç defa görüşmek imkânını bulmuş, kadınefendiyle konuşmalarımızı yazmıştım. Bunlardan Mehmed Reşad Efendi'yle ilgili kısmını naklediyorum: "Yahya Efendi Dergâhının keşfi açık şeyhi –Efendimiz [II. Abdülhamid] pâdişah ve velîahd olmadan, henüz şehzâde iken– kendilerine: 'Sen pâdişah olacaksın. Lâkin bir felaket var, eğer bunu atlatırsan, sonun çok iyi... Atlatamazsan, resimlerin yerlerde sürünecek. (Sultan bu sebeple resim çektirmekten ve tablosunu yaptırmaktan kaçınırmış). Sizi bu memleketten mavi gözlü biri çıkartacak' demiş. (Bu hususta biraderi Mehmed Reşad Efendi'den şüphelenir ve tahta cülûsundan sonra veliahd olan Reşad Efendi'yi gözünün önünden ayırmazmış)." Şeyh Efendi'nin bu kerâmeti ancak 1924'de gerçekleşmiş, ama memleketten çıkaran kişi Reşad Efendi olmamıştır!

Sultan Hamid'in padişahlığındaki ilk icraatlarından biri, Yıldız Sarayı'nda Şehzâdegân Mektebi'ni açtırması olmuştur. Reşad Efendi de 30 yaşını geçmiş bulunmakla beraber, bu mektebe devamla, oranın hat muallimi bulunan büyük hattat Şevkı Efendi'den (1829-1887) -eldeki örneğe göre nesih hattı meşk etmeye başlamıştır. Daha önceki yıllarda hatla meşgalesi hususundaki mülâhazamı da belirteyim: Sultan Abdülmecid 1850 yılından itibaren, şehzâdelerine hat meşk etmesi için Kādıasker Mustafa İzzet Efendi'yi (1801-1876) vazifelendirmiştir. O tarihde henüz altı yaşında olan Mehmed Reşad da bu derslere katıldı mı, bilemiyoruz. Ancak elimizdeki ondan kalan tek sahife, kendisinin bu yazı nev'inden icâzet alacak bir seviyeye geldiğini gösteriyor. Altına da "Harrerehû Reşad (Bunu Reşad yazdı)" şeklinde imzasını atmıştır (Resim 1). Bu kâğıdın arkasına, Sultan Reşad devrinin mâbeyn kâtiblerinden Murtazâ Bey, "Halîife-i zamanımızın hatt-ı destidir (Zamanımız halifesinin el yazısıdır)" şeklinde bir not düşmeyi münasip bulmuştur (Resim 2). Şahsen tanıyıp çevresinde bulunduğum Ressam Murtazâ Elker Bey (1874-1969), Sultan Reşad'ı ahlâkı cihetinden nasıl tevkîr edeceğini bilemezdi.

Veliahd Reşad Efendi, anlaşılan Şevkı Efendi'nin hattını çok beğeniyordu ki, kendisine hemen bir Kurân-ı Kerim sipariş etmiştir. 1294/1877 tarihini taşıyan bu latîf mushaf hâlen Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, Mehmed Reşad (MR) 4'de mahfuzdur. Tezhîbi ve yazma kabı da 19. asrın mârûf müzehhibi Hüseyin Hüsni Efendi'ye âiddir. Bu mushafın iki ara sahîfesi için bkz. (Resim 3). Mushafı Veliahd Reşad Efendi'nin kırâat için elinden hiç bırakmadığını, bazı sahifelerin fersûdeleşmesinden anlıyoruz. Kendisi 1909'da padişah olduktan sonra, devrin mushaf yazmakda önde gelen ismi Hasan Rızâ Efendi'ye (1849-1920) Eyüb Sultan'da inşâ ettirdiği Reşâdiye Numûne Mektebi'nin hemen yanındaki türbesinde tilâvet olunmak üzere 1329/1911-1330/1912'de –tezhîbi de Bahaddin (1866-1939) ve Hilmi efendilere âid– bir mushaf yazdırmıştır.

Mushafın yazılmasında kullanılan üç cava kalemi de Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi'nde korunmaktadır. Sultan Reşad, elindeki Şevki Efendi mushafinın bozulan yerlerinin tamirini de o esnada Hasan Rızâ Efendi'den istemiş ve Şevkı Efendi'yi de sitâyişle anmıştır.

Bu arada yeni padişah Sultan Reşad'ın tuğra tertibinin de Sâmi Efendi (1838-1912) tarafından gerçekleştirildiğini belirtelim (Resim 4). Hasan Rızâ Efendi, Sultan Hamid'in Hırka-i Saâdet Dairesi'ne vakfedilmek için yazdırmağa başladığı Buhâri-i Şerîf'i de Sultan Reşad devrine rastlayan 1331/1913'de tamamlamıştır. 8 cildlik, 1066 varak (2132 sahife) tutarındaki bu muazzam eser, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi -Hırka-i Saâdet, 39'da mahfûzdur, tezhîbi de Ali Nazmi Efendi'ye aittir. Bu şâheser T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 2017 yılında mükemmel bir baskıyla neşredilmiştir.

Sultan Reşad'a hediye edilen şu mushafı da nazarlarınıza sunalım (Resim 5). Bu Kurân-ı Kerim, Ispartalı Şafakzâde Hâfız Mustafa Tevfik Efendi'nin yazdıklarının 304.südür (Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi, MR 5) fakat tezhiblenemeden kalmıştır.

Sultan Reşad'ın dokuz yıllık padişahlığı, Osmanlı Devleti'nin her cihetten sıkıntılar yaşadığı bir devirdir. Bu sebeple o zamandan yadigâr kalan –bina inşâsı veya tamiri dolayısıyla– konulmuş kitâbeler de sayılıdır. Bunlara birkaç örnek vermek gerekirse:

1. Topkapı Sarayı dâhilindeki Seferli Koğuşu'nun celî sülüs tâmir kitâbesi ve Sultan Reşad tuğrası, Ahmed Kâmil (Akdik, 1861-1941) Efendi'ye âiddir.

2. Topkapı Sarayı Hırka-ı Şerîf Dairesi'nin ve civarındaki kasırların Sultan Reşad tarafından 1333/1915 yılında tamir ettirilmesi dolayısıyla Hasan Rızâ Efendi'nin kalemiyle yazılan çiniye menkuş celî sülüs kitâbe.

3. Yenikapı Mevlevîhânesinin semâhânesine paftalı kuşak hâlinde Hulûsi Efendi (Yazgan, 1869-1940) tarafından celî ta'lîk ile yazılan 18 mısralık Farsça semâ gazeli (Resim 6).

4. Eyüb Sultan'daki Sultan Reşad Türbesi'nin haricinde taş üstüne mahkûk kitâbe (Resim 7) ve dâhilinde çini üzerine menkûş celî sülüs hattı ile Hatib Ömer Vasfi Efendi (1880-1928) tarafından yazılmıştır (Resim 8).

5. Türbenin bitişiğindeki Reşâdiye Mektebi'ne Şâir Üsküdarlı Taľat Bey (1858-1926) tarafından inşâd olunan târih manzûmesi, yine Hatib Ömer Vasfi Efendi'nin celî ta'lîki ile yazılmıştır. 1927 yılında yürürlüğe giren, tuğra ve medhiyelerin kaldırılması hakkındaki kanun gereğince kazınarak yok edilmiştir. Bu kitâbenin kalıpları nezdimizde mahfuz bulunduğundan yeniden ihyâsına imkân vardır, ilgilenecek yüksek mercilere arz olunur.

Prof. Uğur Derman

Resimaltı:


Resim 1: Sultan Reşad'ın nesih hattıyla bir sahîfesi.


Resim 2: Sahîfenin arkasına Murtazâ Bey'in düştüğü not.


Resim 3: Şevkı Efendi mushafından iki ara sahife.


Resim 4: Sâmi Efendi'nin Sultan Reşad için çektiği tuğra (1327/1909).


Resim 5: Şafakzâde Mustafa Tevfik Efendi'nin yazıp Sultan Reşad'a hediye ettiği mushaftan iki sahife.


Resim 6: Yenikapı Mevlevîhânesi semâhânesine Hulûsi Efendi'nin yazdığı paftalı kuşak (1327/1909)


Resim 7: Sultan Reşad'ın Eyüb Sultan'daki türbesi.


Resim 8: Ömer Vasfi Efendi'nin Sultan Reşad türbesi dâhiline yazdığı çiniye menkûş celî sülüs kuşak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Prof. Uğur Derman

Prof. Uğur Derman Diğer Yazıları