Arama

Prof. Uğur Derman
Şubat 2, 2024
Eski mürekkepçiliğimiz - 2

(Bu makâlenin birinci bölümü geçen hafta neşredilmiştir)

Muhterem okurlarımız, önceki makâlemizde mürekkebe konan maddelerden bahsetmeye başlamıştık. Bu yazımızda da kaldığımız yerden devam edelim:

Zamk:

Mürekkep îmâlinde kullanılan zamkın en iyisi, Sudan'daki Senegal Akasya ağaçlarının kabuklarından sızan ve cellâbî denilen Arab zamkıdır (gummi Arabicum). Bunun Cidde'den gelen cinsi de iyidir. Makbul zamk, soğuk su ile ıslatıldığında, bir gecede erimelidir. Sıcak suda bozulur ve kesilir. Boza kıvamında yapılan zamk mahlûlü, bezden geçirilerek süzülür; çürümesi için bekletilir. Bu müddet yıllarca bile sürebilir, bozulmak şöyle dursun, güzelleşir.

Bu arada dikkate değer görülen bir kaydı da zikredelim: Meşhur hattat Derviş Ali (ö. 1673), pirinci kavurduktan sonra iyice döğüp onu mürekkep îmâlinde zamk yerine kullanırmış. Mürekkebinin farklı oluşundan dolayı yazıları kolay tanınırmış.

Zâc-ı Kıbrısî:

Eski mürekkep terkiblerine muhakkak sûretde giren bu maddenin kimyevî adı bakır sülfatdır. XV.-XVIII. asırlar arasında yazılmış hat örnekleri dikkatle incelenirse görülür ki, harflerin tam etrafında ekseriya kahverengimsi bir hâle husule gelmiştir. İşte bu, zâc-ı kıbrısînin yaptığı tahrîbâtın netîcesidir. Bu yüzden, sonunda mürekkep terkiblerinden çıkartılmıştır.

Diğer Maddeler:

Kullanılan sâir maddeler hakkında bir fikir verebilmek için tesbit edebildiklerimizi ismen sıralayalım: Mazı suyu * Nar kabuğu suyu * Gülsuyu * Kına suyu * Mersin ağacı meyvasının suyu * Koruk suyu * Katır tırnağı çiçeği suyu * Asma yaprağı suyu * Demir kırıntısı * Safran * Sabr-ı Sükotara * Eftinum * Efsintin * Jengâr * Sirke * Nöbet şekeri * Çivit * Milh-i Enderûnî (Hacı Bektaş tuzu)* Surh * Anzurut * Kâfuru * Öküz kuyruğu çiçeği * Misk * Sarı zırnık * Musul mazısı * Şap * Rastık * Zağ toprağı * Sığır ödü * Meyan Balı.

Bütün bu saydıklarımız tarih boyunca zaman zaman siyah is mürekkebinin terkîbine girmişlerdir. Bugün bir kısmının ne olduğu dahi bilinmemektedir. Başda sıraladığımız nebat sularından bâzıları mürekkebin akıcılığını sağlamak için konulurdu. Ancak mâ-i mukattarın (saf su) hepsinden iyisi olduğu sonunda anlaşılmıştır.

Eski Mürekkeplerimizin Yapılması:

Mürekkep îmâli için pek çok formüller zamanımıza kadar intikāl etmiştir. Bunlardan birkaç misâl vermekle iktifâ edeceğiz.

Mâruf hattat Yâkûtü'l-Musta'sımî (ö.1298) tarafından kullanılan mürekkebin terkîbi: "10 dûde mıkdarı ıslanmış ve süzülmüş asel (bal) kıvamında zamk-ı Arabî ile zikrolunan dûdeyi (yani 10 kısım isi) havan içine koyarlar. Mazı (tanen ihtiva eden nebat) suyun ve nar kabı (nar kabuğu) suyun ve zâc-ı Kıbrısî suyun bir yere cem edip, bir mıkdar demir hurdesiyle (kırıntısıyla) muhkem (kuvvetlice) kaynatalar. Tâ ki mürekkep gibi şerbet ola. Ol şerbet ile havanda olan dûde ve zamkı tedric ile (yavaş yavaş) bir hafta mıkdârı sahk edeler (döğüp ezeler). Bâdehu gülâb (gül suyu) ve zağferan (safran) ve âb-ı as (mersin ağacı meyvası suyu) halt edip (karıştırıp) süzeler. Bir şişe içine koyup hıfz edeler (saklayalar) Gāyet âlâ midâd ola. Nitekim nüsha-i siyahî-i Yâkût da denilmiştir".

XV. asrın mâruf hattatı Şeyh Hamdullah tarafından kullanılan mürekkebin terkîbi: "Dûdeyi hısrım ile yani koruk suyu ile tahmîr etmişler (hamur hâline getirmişler). Ve dahi asfar zırnığı (sarı zırnık) saht (sert) mermer üstünde dest-seng (elle boya ezmek için kullanılan mermerden taş) ile sahk edip bâdehu halt etmişler. Bu zikrolunan eczâlar ile dûde, zamk ile saht mermer üstünde dest-seng ile ezilip bir günde midâd olup, istimal olunmak (kullanılmak) kābildir".İstanbul mürekkepçi esnafının ittifâkıyle hâlis ve pek aliyyülâlâ olarak mürekkep tertîbi: Zamk-ı Arabî: 1 kıyye (1283 gram) * Dûd-ı bezir: 80 dirhem (1 dirhem 3,2 gramdır) * Lâhur çividi: 10 dirhem * Sarı sabır: 8 dirhem * Rastık taşı: 30 dirhem * Mâzı-ı Musul: 100 dirhem * Mersin yaprağı: 100 dirhem * Eftimun-ı Kerbelâ: 30 dirhem * Zâç-ı Kıbrısî: 25 dirhem * Nöbet şekeri: 10 dirhem * Anzurut: 20 dirhem * Meyan balı: 5 dirhem.

Fukarâ için terkib: Yukarıdaki tertib pahalıya mal olduğu için fakirlere göre ucuz bir formül: Zamk-ı Arabî: 1 kıyye * Çam sakızı: 80 dirhem * Mazı: 10 dirhem * Mersin yaprağı: 100 dirhem * Eftimun: 40 dirhem.

Mürekkebin îmal tarzı zamanla değişmiş ve nihayet, en mütekâmil şeklin en sade tertib olduğu anlaşılmışdır: İs, zamk mahlûlü ve saf su. Konyalı müderris Vehbi Efendi'den is mürekkebi îmâlini öğrenen son mürekkepçilerimizden Necmeddin Okyay'dan öğrendiğimiz îmal tekniği şöyledir:

"Süzülmüş ve bekletilmiş boza kıvamındaki zamk mahlûlü taş havana konulup içine azar azar is atılarak taş tokmak yardımıyle zamka yedirilir. İs havalandığı için birden atılmayıp yavaş yavaş karıştırılır ve tokmakla döğülmeğe başlanır. Arada koyuldukça su ilâvesiyle daima boza kıvamı muhafaza edilir. Tokmak öyle vurulmalıdır ki, tabanca gibi patlamalı;" paf paf" ses çıkarmamalıdır. Mürekkebin kalitesi isin iyice ezilip zamkın içinde hallolmasına bağlıdır. Bu da günlerce döğmekle sağlanır. Ben yevmiye ile güçlü kuvvetli hammal tutup ona nezaret ederdim. Yarım saatde ne kadar tokmaklandığını sayıp, dinlenme payını da göz önünde tutarak, mürekkebin kıvama gelmesi için kaç darbe vurulduğunu şöyle hesap ettim: Mürekkebin yapılması bitinceye kadar kaç yarım saat vuruldu ise, onu evvelki bulduğum rakamla çarptım. Böylece, bir havan mürekkep îmal etmek için beş yüz bin defa kadar tokmaklanması icap ettiğini buldum. Eskiler seksen bin derlerse de benim kanaatim budur.

İs ve zamk nisbetleri: Bir kısım is için, dört kısım zamk-ı Arabî konulur. Zamk beş kısım olursa mürekkep yazıldığında parlar, fakat akıntısı eksilir, zor yazılır. Zamanla çatlama ihtimali de vardır. Zamk dört kısımdam az olursa böyle mürekkeple yazılan yazılara el sürüldüğü vakit siyahlık verirler".

Yukarıda yazdığımız şekilde yapılan mürekkep, çuhadan süzülerek içinde yabancı bir madde kalmaması sağlanır ve yazının nev'ine göre kesafeti ayarlanarak 8-10 misli sulandırılır. Eski mürekkepçiler kendileriyle alışverişe gelenlere "Hangi nevi yazı için?" diye sorarlar, çünkü sülüs için ayrı, ta'lîk için ayrı kıvamda mürekkep bulunurdu. Meselâ, mürekkebin nesih hattına göre makbul oluşu şu tecrübe ile meydana çıkar. Kalemi hokkaya bir batırışda:


şeklinde oklu nesih Besmelesi yazılabilirse, o mürekkep güzeldir.

(Ok: Besmelede sin harfinden mim'e kadar uzatılan kısım)

(Yazının devamı gelecek hafta…)

Prof. Uğur Derman

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN