Arama

Mustafa Özcan
Aralık 24, 2021
İşlenmeyen demir pas tutar, dil körelir
Sesli dinlemek için tıklayınız.

İslam tarihinde bazı konular yeteri kadar işlenememiş ya da başka ifadeyle kadük kalmıştır. Nedeni de gelişmede sürekliliğin kesilmesi ve işleme alanı bulamamasıdır. Buna dair en önemli örneklerden birisi de anayasa hukukudur. Anayasa hukuku ve siyasi hukukunun gelişmemesi İslam tarihinin seyriyle doğrudan alakalıdır veya doğru orantılıdır. Siyasi kurumlar gelişmeyince bittabi olarak buna dair nazariyat da gelişmemiştir. Kısaca siyasal alanda görülen istibdat birleşik kaplar teorisindeki gibi hukuk alanına da yansımış ve gelişmeyi sekteye uğratmıştır. Dil meselesi diğer alanlarla doğrudan ilintilidir ve branşlar birleşik kaplar gibidir ve birinde sekme diğerini de etkiler.Nitekim hukuki alanda kurumların gelişmemesi hukukun diline de yansımıştır. Bu nedenle de son dönemlere kadar İslam anayasa hukuku pek gelişmemiştir. Zira İslam dünyasının siyasi hayatı buna gerek bırakmamıştır. İtici rol oynamamıştır. Teknoloji üreten, dilini de üretir. Nitekim televizyon gibi araçlar genel olarak kullanan değil üreten ülkelerin diliyle ifade edilir. Elbette dil gelişmeye açık bir alandır. Bu açıdan sabit kalmaz. Geriler, yavaşlar ya da ilerler. Bir zamanlar Ada dili olan İngilizce gelişmelerin iticisi veya katalizörü olarak zamanla küresel dil haline gelmiştir. Dil kadar, dili kullanan milletlerin mahareti de dilin gelişme seyrini etkiler. Siyasi alan kurumsallaşamadığından bu alanın dili de gelişmemiştir. Bundan dolayı da siyasi alanı gelişen ülkelerin veya ulusların bu alandaki dili de gelişmiştir. İslam dünyası siyasi hukuk alanında Maverdi gibi statik dönemin yazarlarını aşamamıştır.

Birçok alanda da böyledir. Araplar ilim üretemediği için Arapça da ilim dili olmaktan çıkmış ve bu alanlarda gerilemiştir. Bu itibarla bir zamanlar İbn-i Sina gibi hekimlerin tıp alanına öncülük etmeleri Arapçayı da dönemin tıp dili haline getirmiştir. Lakin daha sonra bu alanda nöbeti devralan Batılı ülkeler tıbbı aldıkları noktada, yerde bırakmamış ve daha geliştirmişler ve bu da kullandıkları dili tıp dili yapmıştır. Fark aleyhimize kapanmasaydı en azından hala Batı okullarındaki tıp fakültelerinde Latince yerine Arapça okutulabilinirdi. Bir zamanlar İbni Rüşd gibilerin üzerinden Arapça felsefe dili haline gelmiş lakin fark korunamadığından, kendini güncelleyemediğinden dolayı arkaik hale gelmiştir. Fuat Sezgin'in ispat ettiği gibi İslam dünyası bilimde dünyanın 8 asır önünde gitmiştir. Lakin daha sonra bu fark korunamamıştır. Kapanmış ve hatta aşılmıştır. 3-4 yüzyıldan beri ilim ve teknoloji üreten Batı, İslam dünyasının önüne geçmiştir. Maalesef bu sayede imajı da öne geçmiştir. Halbuki Batı, ilimlerde İslam dünyasının iyalidir. Gerilemeyi veya yerinde saymayı atılımla değiştirmek için seferberlik gerekiyor. Bu alanda ferdi katkılar kadar siyasi irade de önemlidir. Dilin bağımsızlığı siyasi bağımsızlık kadar önemlidir. Onu yukarıya çeker. Sözgelimi Cezayir son günlerde bazı bakanlıklarda iç yazışma dilini veya resmi dili Fransızca yerine Arapçaya kaydırma kararı almıştır. Bunun nedeni Fransa'ya tepki göstermektir. Halbuki bu tepkisel değil sistematik ve sürekli olmalıdır. Oysa ki bu kararlar hala manipülatif ve aldatıcıdır. Dil alanında bağımsızlık kazanmadan siyasi bağımsızlık yeterli olmayacaktır. Dil sömürgecilik alanlarından birisidir. Akkültürasyon ve dolayısıyla sömürgecilik meselesidir. Dil düşünme ve ifade aracıdır. Başkasının diliyle düşünen o dilin kültürel çemberinden kurtulamaz. Kendisine ve kültürüne yabancılaşır. Sonunda da zombileşir!

Arapça potansiyel olarak çok güçlü bir dildir, lakin mensupları bu dili yeterince kullanmamış ve işletmemiş ve dolayısıyla geliştirememiştir. Dilin atıl bırakılan, işlenmeyen alanlarını aktif hale getirmek isteyen serdengeçtiler çıkmıştır. İşin bir tarafından tutan gayur ve gayretli insanlar bazı alanlara yeniden can, kan ve renk vermişlerdir. Bunlardan birisi Iraklı Mahmut Şit Hattap'dır. Hazreti İbrahim'in yurdundan çıkan bu zat, tek başına bir ümmet gibi çalışmıştır. Muayyen alanlarda böyle gayret timsali insanlar zuhur etmiştir. Felsefi ve fikri alanlar da Enver Cündi bunlardan birisidir. İlim ile din uyumu alanında Mustafa Mahmut, Zağlul Neccar böyledir. Tefsir alanda Muhammed Mütevelli Şaravi de böyle bir insandır. Hukukta kodifikasyon gibi askeri alanda da Mahmut Şit Hattap, Arap dünyasında dağınık halde bulunan askeri terminolojiyi standardize etmek istemiştir (1). Askerî terminolojinin Arapça olarak yaygınlaşmasına önemli katkı sunan Mahmûd Şît Hattâb, savaş sanatı ve avcılık konusundaki eserleriyle tanınan Memlük kumandanı İbn Menglî'nin (ö. 778/1376 [?]) el-Edilletü'r-resmiyye fi't-teʿâbi'l-ḥarbiyye adlı eserinin tahkikli neşrini de yapmıştır.

19'uncu yüzyıl bilindiği gibi milliyetçilik asrıdır. 20'inci yüzyıl ise ideolojiler asrı olmuştur. Milliyetçilik asrı da imparatorlukların un ufak olmalarına yol açmış ve onların enkazları üzerinde dilleri unutulmuş ulus devletleri yükseltmiştir. Bunlardan birisi de İsrail'dir. Bu küllerinden doğan ırklar veya ülkeler dillerini de yenilemişlerdir. 8 bin kelimelik İbranice bu sayede yeniden resmi dil haline gelebilmiştir. Bunun birçok örneği vardır. Halbuki müfredatı en geliş dil Arapça dilidir. Lakin mensupları yüzünden Arapça hak ettiği yeri ihraz edememiştir. Nitekim bu hususta İsam Attar hasretini şöyle dile getirmektedir: "Yahudiler ölü dillerini dirilttiler. Dil olmadan ne devlet ne de millet olur. Biz (Araplar) muhteşem ve canlı dilimizi öldürüyoruz (2). Aradaki fark ne büyük!" Biri canlandırıyor diğeri ise öldürüyor!

Ölü dilleri diriltenler olduğu gibi canlı dili atıl hale bırakan milletler de vardır. Biri atıl hale diğeri de aktif hale getiriyor. Arapça geri değildir aksine geri koyan Araplardır. Cezayir'de yayınlanan eş Şuruk gazetesinden Ebubekir Halit Sadullah 'İlmi Arapçayı destekleyin, Dubai girişimde bulunuyor' başlıklı makalesini bu alana ayırmış ve ilmi Arapçaya dair ihtiyaçları ve bu ihtiyaçlara cevap verme yolunda mütevazi adımları ele alıyor. Dil açısından zaman açığını kapatmak kolay olmasa da Arapların şansı Arapça iken Arapçanın şanssızlığı Araplardır! Arapçayı inkişaf ettirecek Araplardan ziyade Kur'an talebesi olan ümmettir. Doğru ya da yanlış; merhum Şevket Eygi hep, "İslam'ın 'kötü talihi' onu benimseyen milletlerdir" derdi.

Yine de geçen, Dünya Arapça Günü kutlu olsun.

Mustafa Özcan

1-https://islamansiklopedisi.org.tr/hattab-mahmud-sit
2/https://twitter.com/Issam_ElAttar/status/1472291847741575170/photo/1
3-https://www.echoroukonline.com , 21/12/2021 -Ud'umu'lluğate'l Arabiyye el ilmiyye:Dubai Tübadiri, Ebubekir Halit Sadullah

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN