Arama

Mustafa Özcan
Kasım 12, 2021
Aza ile Cerrar: Kehanet tarihinde buluşanlar!
Sesli dinlemek için tıklayınız.

2019 yılından beri yerkürede inanılmaz şeyler yaşanıyor. Esrarını kimse tam olarak çözemiyor, bilemiyor. Belki sezgi ile bazı şeyleri hissediyoruz ama ötesine geçemiyoruz. Esasen ilginç gelişmelerin miladını 1999 yılına kadar geri götürebiliriz. 1999 yılı ilginç duraklardan birisi oldu ve Marmara bölgesi depremle sarsıldı. 20 yıl sonra dünya sarsıntılar ve depremlerle ihtizaza geldi. Yangınlar ve seller onu izledi. Onun ötesinde pandemi ile birlikte dünyanın dengesi sarsıldı. Acaba bu sızılar ve acılar yeni bir dünya sisteminin doğum sancıları ve irhasatı mı? Zulümden sonra adalet devresine geçiş mi? Filistin asıllı Bessam Nihad Cerrar Filistin'in kurtuluşunun Mehdi ile alakası olmadığını fethin Mehdi'den önce 2022 yılında gerçekleşeceğini söylemekte idi. Bununla birlikte bu tarih yaklaştıkça ne İsrail'in zevaline ne de Mehdi'nin zuhuruna dair herhangi bir işaret gözleniyor. Bununla birlikte tezin sahibi Cerrar kuyruğu dik tutmaya çalışıyor. Daralan zamanda bir olağanüstülük veya eski tabirle bir mucize bekliyor olmalı!. Cerrar hala biraz tereddütle birlikte tezinden vazgeçmiyor ve İsrail'in zevalinin 2022 yılında gerçekleşeceğini söylemeye devam ediyor. Bu nedenle de 2022 öncesinde gözler ona çevrildi. Artık 2022 yılına yıllar değil aylar ve günler kaldı. Hala İsrail'in zevaline dair herhangi bir emare ve işaret sezilmiyor. Hatta bu süreçte daha muhkem hale geldi. Esat ve İsrail'e doğru koşuşturma devam ediyor. Esasında Filistin müftülerinden Es'ad Beyud Temimi, Şeyh Ahmet Yasin'den beri İsrail'in zevaliyle alakalı olarak bir literatür oluştu. Lakin beklenen günler gelip çattı ama beklenen müjde gerçekleşmedi. Tabir caizse yaprak kımıldamıyor. Gerçi son sıralarda Gazze ve Kudüs ahalisi şehirlerini ve kutsallarını savunmak için seferber oldular, ellerinden geleni yaptılar. Afganistan'da Taliban zafere ulaştı. Lakin yine de bunlar kayda değer gelişmeler değil. İsrail'in zevalini 2022 yılına bağlayan ve bu yönde Kur'an'dan işaretler devşiren Bessam Nihad Cerrar'ın Şeyh Ahmet Yasin'e uyarak bu müjdeyi ve beklentiyi revize ettiği ve 2027 yılına ertelediği, talik ettiği de söyleniyor. Şeyh Ahmet Yasin üç ihtimalli bir tarih vermişti. 2016/2021/2027. İki tarih yani 2016 ile 2021 tarihleri geçti ve geriye tek bir tarih kaldı. 2027.

Son sıralarda Arap matbuatında Fransız asıllı bir bayan kahinin ismi ve konuşmaları öne çıktı. Kadın Bessam Nihad Cerrar gibi göz önünde ve her gün konuşmalar yapan birisi değil. Konuşması da 2019 yılına dayanıyor. Konuşmasının şimdilerde internet ortamına yüklenmesi Nihayetü'l Alem ve'l Fiten Kanalı sahibi Mısırlı Ebu Abdurrahman gibi isimlerce manidar ve kasıtlı bulunuyor. Bu konuşmanın beklenen zatı ispat ettiği kadar tezyif ettiğini ve karaladığını da düşünüyorlar. Onun analizinde Büyük Hükümdar Janus tipli dualist bir kişilik arz ediyor, sergiliyor. Kahin Aza kendini saklıyor ve internet ortamında birden fazla fotoğrafına rastlamak kabil değil. Kehanetleri kadar kendisi de esrarengiz. Hatta bu yönüyle Amerikalı seleflerinden Jeane Dixon'a da benzemiyor. Adı da tek isimden oluşuyor ve gayet esrarengiz. Jeane Dixon ise 5 Şubat 1962 tarihi veya sonrasında Büyük Doğu'nun mimarı ve gencinin doğacağını haber veriyordu. İki Batılı bayan kahin tarafından da haber verilen isim aynı isim midir? Büyük Doğu denilince Necip Fazıl Kısakürek akla geliyor. Genç/feta denilince de Hazreti Musa'nın genci Yuşa Bin Nun ve Hazreti Peygamberin genci Hazreti Ali akla geliyor. Jeane Dixon derin düşünceleri sırasında Şubat başlarında 1962 yılında penceresinin önünde büyük bir sahranın açıldığını gözlüyor. Sonrasında Mısır Kraliçesi Kleopatra ve eşi ile karşılaşıyor. Kral ve kraliçe ellerinde giyim ve kuşamı pejmurde kıyafetli fakir bir çocuğu tutuyorlar. İşte bu çocuk çağları aşarak ve büyüyerek günümüze geliyor, serpiliyor ve Büyük Doğu'nun efendisi ve mimarı oluyor. Dixon kahine olmakla birlikte dindar bir Katolik. Yakaza veya alem-i misalde ( rüya halinde) gördüğü Büyüt Doğu'nun gencini de dindar ve çok hoşgörülü olarak tanımlıyor. Aza da aynı şekilde normalde Büyük Hükümdarı halim selim ve çok iyi kalpli ve iyi niyetli bulmakla birlikte hasımla karşılaştığında değiştiğini ve çok keskin ve haşin birisi olup çıktığını haber veriyor. Büyük Doğunun mimarı Dixon'ın aynasında Salahaddin Eyyübi ile eşleşiyor; munis ve hoş görülü bir kişilik sergiliyor. Aza ise onu Davud'a benzetiyor olmalı. Canlılara müşfik ve yeşile tutkun birisi olarak tasvir ediliyor. Çoğu kez gözlerini kapatıyor. Bazen çevresinden ve dünyadan kopuyor ve içine kapanıyor ve kendi alemine dalıp gidiyor. Dixon'a göre, dinler mezhepler arasındaki sınırları köprü haline getiriyor ve şefkatiyle ve hakkı aksettirerek, ortak doğruyu bularak insanlığı aynı potada birleştiriyor. Dixon'a göre Büyük Doğu'nun mimarı Mısır damgası taşıyor. Aza'nın böyle bir öngörüsü yok. Kralların veya başkanların kahini olarak da bilinen Jeane Dixon, 1997 tarihinde bu dünyaya gözlerini kapatırken öteki aleme açılıyor. 1962 yılından beri Büyük Doğu'nun beklenen genci zuhur etmediğinden dolayı bu, çıkmayan kehanetler defterinde kayda geçiriliyor. Fransız bayan kahin Aza beklentileri yeniden harekete geçiriyor. Büyük Hükümdarı ibda sahibi ve hatırat ve şiir yazmakta usta biri olarak tanımlıyor.

Vikipedi Dixon'ın bu kehanetini, çıkmayan ve vakti geçen kehanetler zümresinde ilhak ediyor. Bununla birlikte hadislerin diliyle bir ihtimal daha var. Bu ihtimale göre, dünyanın sonuna bir gün bile kalsa Ebubekir Siraceddin'in diliyle '11'inci saatin sahibi' zuhur edecektir. Nitekim hadis diliyle şöyle denilmektedir: "Eğer dünyanın sonuna bir gün kalsa bile, Cenab-ı Hak o günü uzatıp Hz. Mehdî'yi gönderecektir." (Ebû Davud, Mehdî 4; Tirmizî, Fiten 43).

Şimdi de karşımızda yeni bir kahine bayan var. Bu da yine Katolik aleminden. Fransa asıllı kahine Aza'nın kişiliği Dixon'ın munis dindarlığına pek uymuyor. Aza aşina olmadık bir yüz. Dixon gibi kitapları da yok. Gördükleriyle yorumları bazen birbirine pek uymuyor. Hatta çelişiyor denebilir. Jeane Dixon gibi dini duygularla bezenmiş birisi değil. Kahinlik tarafı ön planda. Dindar olmadığından olmalı gördüklerini de dini literatüre aksettirmekte pek başarılı değil. Fransız kalıyor. Daha ziyade psikanaliz ile şahsiyet analizine girişiyor. Daha realist bir Mehdi daha doğrusu Büyük Hükümdar ( Grand Monarque) portresi çiziyor. Büyük Hükümdarın analizinde psikanaliz uyguluyor. Şerir ve neyyir (nurlu) ve hayyir (hayırlı) güçlerin onda içtima ettiğini, buluştuğunu ve dolayısıyla bu yönüyle çelişkili bir şahsiyet olduğuna vurguda bulunuyor. Gazabın ve rahmetin hükümdarı. Büyük Hükümdarı zor kişilik olarak tanımlıyor. Yarı melek yarı şeytan olduğunu ileri sürüyor. Gördüklerini farklı yorumladığından bazı çıkarımlarının hatalı ve doğru olmadığını sanıyoruz. Beklenen zatın veya büyük hükümdarın sihirle ilgilenmesi gibi hususlar açıkça dini kriterle çelişiyor. Sihir küfre denk kebair günahlardan sayılıyor. Dolayısıyla hayırla meşbu şahsiyetlerin bu gibi konularla ilgilenmesi muhaldir ve beklenemez. Ama maruz kalabilirler. Bu yolla eziyet de görebilirler. Nitekim kendisi de bunu da ima hatta ifade ediyor. Sınırlı düzeyde tabiatüstü bazı güçlerinin bulunduğu varsayılabilir ve mümkündür. Lakin bunlar arasında sihrin olması eşyanın tabiatına aykırıdır. Bununla birlikte çıkacağı tarihlerle ilgili paylaştığı veriler Bessam Nihad Cerrar'ın da paylaştığı verilerle aynı. Kehanetler, tarihleri ve takvimleri buluşturuyor. Lakin Cerrar şahıstan değil bir devletin zevalinden yani İsrail'in tarihe karışmasından bahsediyor ve bunun için de 2022 yılına işaret ediyor. Yaklaşımına göre dava adamı değil davanın kendisi daha önemli.

2019 yılındaki konuşmasında Aza isimli bu esrarengiz bayan kahin Büyük Hükümdarın zuhuruna dair dört tarih veriyor. Sonuncu tarih ise Bessam Nihad Cerrar'ın İsrail'in zevaliyle ilgili verdiği tarihten başkası değil: 2022. Aza sırasıyla zuhur tarihi olarak şu tarihleri paylaşıyor: 2019, 2020, 2021 ve 2022.

2022'de kehanet defterini kapatıyor. Doğru ile eğrinin sağlamasını tarih belirleyecek. Bununla birlikte olaylar gibi bazen tarihler de yürüyor. Şunun şurasında 2022'ye bir şey kalmadı. Biz de bu kehanetin ya tanıkları ya da yalanlayıcıları olacağız. En azından zaman ve tarih düzeyinde. Yaşarsak Aza ile Cerrar'ın kehanetlerinin son faslını, hayata geçip geçmediğini göreceğiz. Biz hayatta olursak çıkanı da çıkmayanı da müşahede edeceğiz. Halep orada ise arşın burada, tarih orada ise biz buradayız. En azından içimizden yaşayanlar sonuca aşina olacaklar!

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN