Arama

Mustafa Özcan
Nisan 10, 2018
Açığa çıkan gizli laiklik

20/3/2018 günü akşamı Ters Açı programında Faysal Kasım Suudi Arabistan reformlarını ele aldı İki konuğu vardı, bunlardan birisi İngiltere'de ikamet eden muhalif isimlerden Muhammed el Misari diğeri de kendini liberal olarak takdim eden Abdulaziz Kınai idi. Suudi Arabistan gibi ülkelerde insanlar kendilerini tanımlamak için laik sıfatı yerine onun yumuşatılmış hali olan 'liberal' kelimesini tercih ediyorlar. Liberal ve sivil ifadeleri yer yer laik veya laiklik yerine kullanılmaktadır. Son sıralarda Muhammed Bin Selman üstten (topdawh) inme bir sürü reforma imza attı. Bu da Suudi Arabistan nereye gidiyor sorularına yol açtı? Sahi Suudi Arabistan nereye gidiyor? Hiçbir yere gittiği yok sadece gizli olan laiklik açığa çıkıyor. Muhammed el Misari Suudi Arabistan'ın aslında yola laik olarak çıktığını lakin bu vasfının gizli ve gölgede kaldığını savundu. Şimdi ise bu vasfının kitleselleşmesine veya halka mal edilmesine tanıklık ediyoruz. Abdulaziz Kınai alışkanlıkları birden kırmanın zor olması nedeniyle ülkede reformların taksit taksit uygulanmaya konulduğunu ifade etmiştir. El Kinai 20 yıldan beri yaşanan reformların Muhammed Bin Selman döneminde tavan yaptığını ama geçmişten de kopuk olmadığını anlattı. Muhammed el Misari ise esasında ülkenin ruhbanlığı andıran ama gizli bir laik ülke olduğunu şimdi bu vasfının ortaya çıktığını ve maskesinin düştüğünü ifade etti. Son sıralarda bilindiği gibi kadınların 'halvet ve ihtilat' ortamlarına çıkmasının önü açılmıştır. Bu anlamda kadınların sinemalara, statlara gitmelerinin araç kullanmalarının önündeki engeller kaldırılmıştı. Ülkede caz festivalleri düzenlenmesi gibi hususlarda da yeni açılımlar yapılmıştı. Ülkenin dinde reform adı altında laik bir sürece girdiği anlaşılıyor. Eğitim müfredatı gibi bunlar arasında dayatma olanlar olduğu kadar özentiyi temsil edenler de var. Bu bapta yapılan en önemli değişikliklerden birisi hisbe teşkilatının bir uzantısı olan emri bi'l müruf nehyi ani'l münker teşkilatı olarak da bilinen el Mutavva yani dini polisin kaldırılması oldu. Bu yolla, denetim yerine eğlence ikame edildi.

*

Muhammed Bin Selman Mısır gezisi sırasında ötekine açılma adına Vehhabiliğin tarihi husumet içinde olduğu Ezher'i de ziyaret etti. Keza İskenderiye Patrikhanesi ziyaret etmeyi de ihmal etmedi. Kısaca, katılımcıların her ikisi de Suudi Arabistan'ın laikliğe doğru hızlı bir geçiş ve açılım yaptığı tanımında birleştiler. Bu açılıma yandaş isim olan Abdulaziz el Kınai olumlu anlamlar yüklerken ve tebcil ederken Muhammed el Misari ise bunun işin özüne temas etmediğini ve makyaj ve dolgu malzemesi kabilinden olduğunu savundu. Ülkenin seçme seçilme düzeni ve parlamenter sistemden hala uzakta olduğuna temas ediyor. Bu açıdan da reformları sathi ve yüzeysel olarak kaldığını ileri sürüyor.

Bu arada açılımın mimarı veya önderi Muhammed Bin Selman hakkında da farklı değerlendirmelerde bulunuluyor. Onu tarihi süreci içinde nereye koymalı? Yandaş olan Abdulaziz el Kınai, Muhammed Bin Selman'ı ülkesinde reformlara adım atan Japon Tanzimatının mimarı İmparator Mutsuhito'ya ( 1868-1912) benzetmiştir. Dönemi Japon Tanzimatı olan Meiji (Aydn Hükümet Çağı) ile anılmıştır. Halk ve Samuraylar başlangıçta Tanzimat yani reformlara Japon anane ve adetleriyle çeliştiği, yansıtmadığı için karşı çıktıkları halde zamanla bilahare benimsemişler ve reformları canla başla uygulamışlardır. El Kınai de Suudi Arabistan halkının ve bazı muhafazakar kesimlerin Samuraylar gibi reformlara karşı çıktıklarını ama bu acı reçeteye zamanla alışacaklarını söyledi. Bizde de bu gibi durumlarda ' alışırlar, alışırlar' tarzı tepki verilir.

*

Yandaş Abdulaziz el Kınai Muhammed Bin Selman'ı Japon İmparatoru Mutsuhito'ya benzetse de İslam içinde yeni bir batılılaşma çığırı açmasından dolayı kimileri onu başka iki isimle birlikte anmaktadır. Yahudi kökenli olan ve Obama döneminde Ortadoğu meselelerinde ara buluculuk yapan Dennis Ross da Muhammed Bin Selman'ı Mustafa Kemal ile birlikte anmaktadır. Rusya'nın uluslararası yüzü RT'nin yayınlamış olduğu bir habere göre, Dennis Ross Muhammed Bin Selman'ın ülkesinde başlattığı reformlarla birlikte Mustafa Kemal'e özendiği görüşündedir. Nitekim içimizde de bu benzetmenin yankıları ve yansımaları yaşanmıştır. Söz gelimi, İsmail Küçükkaya gibi isimler Muhammed Bin Selman'ın abaye veya kara başörtüsü veya çarşafı zorunluluk olmaktan çıkarmasıyla Mustafa Kemal'in inkılaplarını veya reformlarını hatırlattığını veya onun çığırını taklit ettiğini söylediler. Türkiye'deki inkılaplar da esasında sıfırdan başlamamış Tanzimat gibi açılımları takip etmiştir. Bu nedenle de Muhammed Bin Selman'ın reformlarında Mustafa Kemal'e özendiği söylenebilir.

Faysal Kasım programında izleyici görüşlerine de başvurdu. Onlardan birisi de emirlere yönelik kampanyasını, kraliyet ailesinin fertlerini veya emirlerini etkisiz hale getirmesi cihetiyle 1971 yılında Esat'ın veya aynı dönemde Sedat'ın kalkıştığı Tashih/Düzeltme darbesine benzetmiştir. Esat ve Sedat bu yolla eski silah arkadaşlarını iktidardan tasfiye etmişlerdir. Sedat, Ali Sabri gibilerini tasfiye ettiği gibi Esat da Muhammed Ümran eski arkadaşlarını suikastlarla veya değişik yöntemlerle bertaraf etmiş ve ortadan kaldırmıştır.

Kısaca ve neticede, Muhammed Bin Selman'ın adımları üç modele benzetiliyor. İmparator Mutsuhito, Mustafa Kemal ve Hafız Esat.

Bu benzetmelerin sağlaması süreçte yatmaktadır. Süreç bu modellerden daha çok kime benzediğini veya benzemediğini ortaya koyacaktır.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN