Bu gece rağbetini Rabbine ver ki, Regâib senin olsun…
Dünkü yazımız, bugün yazacaklarımızı anlamamıza yardımcı olması içindi. Çünkü Receb-i Şerif'in kadir ve kıymetini gereğince bilmeden bu gecenin fazilet ve üstünlüğünü takdir etmek mümkün olamaz… İşte bu önemli gerekçeyle dünkü yazımızda bu mübarek ay üzerinde durmaya çalıştık. Çünkü bu akşamla birlikte idrak edeceğimiz gece, Receb-i Şerif gibi, "Allah katında saygın" bir ayın ilk Cuma gecesi… O Cuma ki, günlerin içinde fazileti ve farkıyla temayüz eden gün… Şu halde, bir mübarek ayın ilk Cuma gecesi olması bile Regâib Kandilini, "fazileti yüksek" mübarek bir gece olarak kabul etmemizi gerektirecek özelliktir; bunu böyle görmeli ve kabul etmeliyiz. Üstelik ümmetine, dinine dair her şeyi öğreten ve isimlerinden biri de el-Muallim olan Nebiyy-i Muhterem (sav) Efendimiz bir hadis-i şerifinde tam da bu hususa bizzat işaret ediyor ve ünlü Hadis âlimi Beyhakî'nin Sünen adlı eserinde aktardığı üzere şöyle buyuruyor: "Beş gece vardır ki, onlarda yapılan dualar geri çevrilmez: Bunlar; Receb'in İlk Cuma gecesi, Şaban'ın on beşinci gecesi, Cuma geceleri, Ramazan Bayramı gecesi ve Kurban Bayramı gecesi"dir, Peki Receb ayının ilk Cuma gecesi olan ve kültürümüzde Reğâib Kandili olarak bilinen bu gecenin ismi hangi manalar taşıyor?..
REĞAİB HANGİ MANALARI TAŞIR?
Reğâib, Arapça ve çoğul bir kelimedir. Onun "re-ğa-be" harflerinden oluştuğu ve dilimize "rağbet" kelimesi olarak yerleştiği bilinmektedir. Rağbet ise "herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarf etmek" anlamlarına gelmektedir. Buradan yola çıkarak, sözlüklerde "kendisine rağbet edilen şey, bol ve değerli bağış" anlamındaki Rağîbe'nin çoğulu olan Reğâib kelimesinin, İslam kültüründe "bol sevap ve mükâfat, faziletli ameller" anlamlarına geldiği sonucuna ulaşılabilir. Bu itibarla denilebilir ki, bu gece Allah Teâlâ'nın, Receb- Şerif ayının faziletine ve bir Cuma gecesi olmasına binâen kullarının az ibadetlerine çokça sevaplar verdiği ve özellikle kendi fazl u kereminden onlara bol bol ihsan ve ikramda bulunduğu için bu gece işte bu isimle anılır olmuştur.
BU GECEYİ NASIL DEĞERLENDİRELİM?
Bu geceye dair özel bir ibadet şekli Sünnet-i Seniyye'de kayd edilmiş değildir. Ancak gerek Kur'an-ı Kerim'in ayetleri ve gerekse Sevgili Peygamberimizin tüm hayatı boyunca geceleri yaptığı ibadetlere dair sahip olduğumuz bilgiler ışığında aşağıda sıralanan hususlarla bu geceyi ihya ederek Allah Teâlâ'nın rızasına ermek maksadıyla ibadetlerde bulunulabilir.
Tövbe ve istiğfâr etmek: Yüce dinimizde son derece önemli bir yeri olan "tövbe ve istiğfar" kavramları, yeterince farkında olamadığımız, fakat bizim için ibadetlerimizin kabulü açısından önemsememiz gereken hususlardır. Aslında yeni bir maneviyat dolu mevsime ulaşabilmek bile Allah Teâlâ'nın kuluna bahşettiği özel bir ikramdır. Çünkü Receb-i Şerif'e ulaşamadan vefat eden pek çok kişinin varlığından haberdar olan bir kişinin, sadece bu hakikati düşünmesi bile nasıl bir nimet ve ikrama mazhar olduğunun farkına varması için yeterlidir. İşte böylesine değeri yüce bir gecede ilk yapılması gereken şey, "yönelmek ve af dilemek" anlamına gelen tövbe ve istiğfar ile kulun, "Rabbine dönerek, hatalarından ve günahlarından dolayı pişmanlık duyarak affını ve bağışlanmasını istemektir." Belki tam manasıyla ve gereğince yapılan bu amel bile tek başına bu gecenin ihyası için yeterli olabilir. Zira kulun Rabbine dönerek ve O'na yönelerek af talebinde bulunması, bağışlanmayı istemesi, Allah Teâlâ'yı son derece hoşnut ve razı etmektedir. Bu memnuniyet bile o kula Cenâb-ı Hakk'ın rızasıyla tecelli etmesine vesile olabilir. Nitekim bu hususa işaret eden ayet-i kerimelerde şöyle buyurulmaktadır:
Ey müminler! Hepiniz Allah'a tövbe edin ki kurtuluşa erenlerden olasınız.
(Nûr, 31)
"Ey müminler! Can ü gönülden tövbe ederek Allah'a dönün ki, Rabbiniz de sizin kötülüklerinizi örtsün ve sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koysun." (Tahrim, 8)
"De ki (Ey Habibim! Allah şöyle buyuruyor): Ey (günah işlemekle) haddini aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Doğrusu Allah sizin günahlarınızın hepsini bağışlar. Çünkü o Ğafûr ve Rahîm'dir" (Zümer, 53)
Bu ilahi buyruklar, tövbe edip af dilediği için Hz. Adem'i affededip bağışlayan Allah Teâlâ'nın, Hz. Adem'in evlatları olan insanoğlunu da et-Tevvâb, el-Ğaffâr isimleriyle affedeceğini müjdeliyor. Yeter ki bu bilinç ve samimiyetle kul Rabbine yönelsin ve bu geceyi kendisi için bir dönüm noktası olarak bilsin… Özellikle Seyyidü'l-İstiğfâr olarak bilinen ve Peygamberimiz (sav) tarafından sabah akşam okunması tavsiye edilen şu dua, bu gece her bir kelimesi içtenlikle okunası bir dualardan biri olmalıdır:
"Allah'ım! Sensin benim Rabbim… Senden başka ilah yok!.. Beni Sen yarattın ve ben Senin kulunum. Sana verdiğim kulluk sözünde gücüm yettiğince durmaya çalışıyorum. Yapıp-ettiklerimden (hatalarımdan) Sana sığınıyorum. Bana verdiğin nimetlerin de farkındayım günahlarımın da... İtiraf ettiğim günahlarımı bağışla ey Rabbim! Çünkü sadece Sensin günahları bağışlayacak olan…"
Namaz: Böylesine mübarek bir geceye ulaşabilmek Allah Teâlâ'nın kuluna özel bir ikramıdır dedik biraz önce… Bu ikram-ı ilahi'ye şükür olarak zikir ve tesbihat ile O'na hamd ü senalarda bulunmak gerekir. Bir ayeti-i celilede "Allah'ı anmak (zikir) için namaz kılmak" (Bkz. Tâ-Hâ, 14) emredildiği göz önüne alınırsa, hem verdiği bunca nimetlere hamd ve şükretmek için, hem O'nu anıp zikretmek için, hem O'nu tesbihat cümleleriyle yüceltmek için ve nihayet O'na kulluğunu kapandığı secdelerle ikrar etmek için namaz ibadetin yerini hiçbir ibadet alamaz… Uzun süre ayakta durarak namaz kılan ve bunu "Alla'a şükreden bir kul olmak için yapan" Hz. Peygamber'in aldığı manevi hazzı bu gece yaşayabilmek için, cemaatle kılacağı yatsı ve sabah namazları yanında, gecenin bir vaktinde nafile olarak kılacağı namazlar ve ardından Rabbinin katına arz edeceği niyazlar, bu gecenin en değerli anları olabilir bir mümin için…
Kur'an okumak: Bir ayette, "Kur'an-ı Kerim'in müminler için hem şifa hem de rahmet" olduğu bildirilir (bkz. İsrâ, 82)... Bu sebeple de maddi-manevi hastalıklarımıza bir şifa ve ahiret yurduna göçenlerimiz için bir rahmet vesilesi olması maksadıyla Kur'an-ı Kerim'i mübarek bir ayın, mübarek bir Cuma gecesinde okumanın da çok değerli bir ibadet olduğunu düşünebiliriz. Bu itibarla Kur'an'dan bazı sureleri, sözgelimi "Kur'an'ın Kalbi" olarak nitelenen Yâsin suresini, yine Mülk ve Fetih gibi surelerini veya Fâtiha ve kısa sureleri, faziletine inanarak ve sevabını Allah'tan umarak okumak ve hasıl olan sevabı ölmüşlerimizin ruhuna bağışlamak da bu gecenin ihyası adına son derece anlamlı ibadettir.
Seher vaktinde dua etmek: Seher vakitleri gecenin son anlarıdır ve seherler Allah Teâlâ'nın kullarına seslendiği, davette bulunduğu, arzu ve taleplerini yerine getireceği sözünü verdiği son derece önemli zaman dilimleridir. Ayetlerde ve Hadis-i Kudsilerinde Allah Teâlâ seherlerin farkında olmamızı isterken Sevgili Peygamberimiz (sav) de bu zaman diliminin mutlaka değerlendirilmesini bekler bizlerden… Kendisi de mutlaka o vakitte uyanarak Teheccüd Namazı kılmıştır, hayatı boyunca… Bu gece seher vaktinin de kadir kıymetini bilmeli, imsak vaktinden önceki saatlerde uyanık olmalı, kılabildiği kadar Teheccüd namazı kılmalı ve ardından ellerini semaya kaldırarak isteklerini Rabbine arz etmelidir… Bu gecenin seher vaktinin de elbette daha farklı olduğu bilinmelidir ve seherinde uyanık olarak Rabbine rağbet edene Leyle-i Reğâib'in ilahi ikram ve ihsanlarından bol bol verileceği unutulmamalıdır. Bu dua anlarında herkesin Rabbine arz edeceği istekleri, dile getireceği ihtiyaçları yanında özellikle unutmaması gereken hususlar da vardır. Şöyle ki, bu gece yapacağı dualar, yeryüzünün çeşitli beldelerinde zulüm altında, sıkıntı ve zorluklar içindeki din kardeşlerinin selamete ulaşması için; içinde bulunduğumuz salgın afetinin üzerimizden, dünyamızdan kaldırılması için; Ümmet-i Muhammed'in ümit ışığı olan ülkemizin, devletimizin, vatanımızın kaza belalardan muhafazası ve muvaffakiyeti için; milletimize ve memleketimize düşmanca hisler besleyen dahili ve harici bütün şer güçlerin kötülüklerinden ve şerlerinden koruması için her bir mümin, bu gecenin seherinde gönülden Rabbine yalvarmalıdır…
Oruca niyetlenmek: Son olarak bu gecenin ihyasını, sağlığı ve şartları müsait olan bir kişinin, seher vaktinde bir şeyler yemek suretiyle oruca niyetlenerek tamamlaması da tavsiye edilen hususlardan biridir. Çünkü mübarek gecelerin orucu, gecenin bittiği ve yeni bir günün başladığı gün tutulmalıdır… Receb ve Şa'ban aylarında nafile olarak tutulacak oruçların faziletinden dolayı, Regâib Kandilini, tutacağı bu nafile oruçla taçlandırmak da son derece anlamlı bir ibadet olacaktır.
Son söz olarak diyebiliriz ki, bu gece Rabbine rağbet eden, Regâib'e nâil olur, vesselâm…
Kandiliniz mübarek olsun…
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.