Arama

Fatma Bayram
Kasım 11, 2020

İyiliğin hangi unsurları içerdiği meselesi oldum olası zihnimi kurcalar. Birine 'iyi' demenin olmazsa olmaz şartları var mıdır, iyilerden sayılmak hangi asgarî şartları taşımalıdır; merak eder, sorgularım. Bu kadar kafa yormamın temel sebebi; hem kendime 'iyi biriyim' diyebilecek vicdan rahatlığına ulaşmanın kararını sübjektif beğenilerime göre değil bizatihi iyiliğin hakikatini bilerek verme arzum hem de insanların birbirlerine iyi ya da kötü derken ne kadar sübjektif olduklarını görmenin verdiği şaşkınlıktır. İnsanın yekdiğerine 'çok iyi biri' derken sadece kendine iyi davranılmasını hakikat ölçüsü olarak alması sizce de hayret verici değil mi? Küçük bir çocukken dahi bana oldukça iyi davranan bir yakınımın başkasına yaptığı haksızlığı görmek içimi burkar, onun sevgi ve ilgisini benim için utanılacak bir yük haline getirirdi. İnsan içine çıktığımızda öyle bir muhabbet yokmuş gibi davranmaya çalışırdım. Sonra büyüdüm ve koca koca yetişkinlerin birtakım zalim, çıkarcı, azgın ve hadsiz insanları -toplamda nasıl olduklarına bakmadan- sırf şahsî ilişkileri hasebiyle 'iyi insan' addettiklerini görerek yine şaşkınlığa düştüm. Sonuçta zihnim beni iyiliğin gerçekte ne olduğuna dair sağlam bir kıstas aramaya itti.

Mesele sadece benim zihinsel açıdan rahatlamam değildi elbette. Konunun doğrudan nasıl bir insan olmak istediğimiz ve bu modelin Allah katında nasıl karşılandığı gibi varoluşsal bir boyutu da vardı. Malumdur ki biz birine "iyi" dediğimizde (etkilenme oranları kişiden kişiye değişmek üzere) onu kendimiz ve bu şehadete tanıklık eden herkes için idealize etmiş, örnek göstermiş, rol modeli yapmış oluruz. O halde konu ne benim ne de herhangi bir beşerin kişisel beğenisine bırakılacak kadar basit değildir. İyiliğin bir kıstası olmak zorundadır.

İnsanlara "iyi" demeyi zorlaştırmak ve iyiliğin alanını daraltmak istediğimi sanmayın. Aksine benim nefsim de iyi insan olmanın, mesela sadece görgü kurallarına indirgenmesini inanılmayacak kadar büyük bir iştahla bekliyor. Ya da iyi biri olmak için yalnızca güler yüzlü olmanın yetmesini. Nefsim böyle isterken aklım "bir dakika" diyor, emin misin? Haydi, senin için iyi olmak ve herkesi öyle görmek bu kadar basit olsun; peki, yaratan ne diyor? İyiliğin ve kötülüğün hükmünü elinde tutan, bunu bildirmek için kitaplar indiren, elçiler gönderen bu hususta ne demiş, merak etmez mi insan? Ben de ettim tabii. Karşıma çıkan ve yıllar boyunca elimden tutan bir ayeti mihver alarak birisine mesela "inançsız" ama çok iyi biri diyebilir miyiz ya da "namazında niyazında" ama çok cimri ya da dönek bir insan nasıl iyilerden olacak gibi sorulara kendimce cevap buldum.

O ayet Bakara Suresi 177. ayettir. Rabbimiz aynı surenin 142-150. ayetleri arasında uzun uzun kıblenin Mescid-i Aksa'dan Mescid-i Haram'a çevrilmesinden bahseder. Arkasından peygamberlerin gönderiliş amacı, insanın Rabbi ile ilişkisi, bu ilişkinin sabır ve namazla yürütülmesi, şehitlerin durumu, dünya imtihanları, hac ibadetine dair bir iki hatırlatma, hakikati gizleyenlerin ve inkâr üzere can verenlerin durumu, göklerin ve yerin yaratılışındaki hikmetler, insanların birbirini tanrılaştırması, böyle yapanların ahretteki durumu, helal ve temiz beslenmenin önemi, Allah'ın yolunu bırakıp atalarının yoluna uyanlar, yasaklanmış yiyecekler, hidayetle dalaleti değiştirenler gibi konulara temas ettikten sonra 177. ayette buyurur ki: "İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah'a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir."

Bu müthiş ayette "iyilik" olarak çevrilen "birr" kelimesi "Kur'an Yolu Tefsiri"nde bildirildiği üzere Kur'ân-ı Kerim'in en kapsamlı kavramlarından biridir. Bu kelimenin geçtiği ayetler bütün olarak değerlendirildiğinde "birr" kavramının Kur'an'da, iman ve ibadetten başlamak üzere her türlü iyilik, ihsan, itaat, doğruluk ve günahsızlık gibi anlamlarda kullanıldığı görülür. İşte buna acizane "kapsamlı iyilik" diyorum. Hiçbir ilişkimizi dışarıda bırakmayan, içimizi, dışımızı kuşatan, falsosuz, defosuz iyilik.

Rabbim izin verir, yardım eder, dağılmadan ilerlemeyi kolay kılarsa Fikriyat'ta bu ayeti esas alarak içinde "birr" kavramının geçtiği ayetlere ve ilgili hadislere de dikkat etmek suretiyle bir iyileşme hareketinin önemli noktalarını yazmak istiyorum. Bu hareket benim açımdan sadece kendimle ilgili bir çalışma programı mahiyetinde olacak. Kendim dışında kimseyi yargılama, hükmetme, dönüştürme vs. gibi hedefler gütmeyecek. İnanıyorum ki etrafımızdakiler için yapabileceğimiz en harika yatırım kendimizi iyileştirmektir. Bize baktıklarında iyilik numuneleri görmeleri onların hayatında büyük bir zenginlik oluşturur. Bu nedenle eğer bu harekete katılmak için motivasyonunuz başta çoluk çocuğunuz olmak üzere sizin dışınızdaki insanlarsa yapacağınız en değerli şeyin kendinize dönmek olduğunu söyleyebilirim. Etrafımızda zihinsel, ruhsal ve sosyal açıdan giderek zenginleşen bir yakınımız olduğunu görmenin bizim için ne şahane bir ikram olduğunu hatırlayalım. Aynı durum onlar için de geçerli.

Bu bakış açısıyla ayetimize baktığımızda "birr" kelimesinin kapsamına dört ayrı hususun girdiğini görüyor ve anlıyoruz ki bir insanı iyilerden yapmak için bu hususların birbiri ile etkileşim içinde bir arada olmasına ihtiyaç var. Yoksa iyilik ya kör oluyor ya topal. Bu hususlar; iman, ibadet, sosyal ve bireysel ahlâka ilişkindir. Konu ile ilgili diğer ayetlerden ve hadislerden anlaşılmaktadır ki "birr" kelimesinin kapsadığı erdemler ayetimizde sıralanan özelliklerden ibaret değildir. Az önce ifade ettiğim gibi zaman içerisinde yeri geldikçe hepsine işaret olunacaktır.

Ayetimizin kıblenin değiştirilmesine bir atıfla başladığını görüyoruz. Tefsirimizde işaret olunduğu üzere ayetin giriş cümlesi bize İslâmiyet açısından asıl iyiliğin ve Allah'a saygının ibadet esnasında sırf şeklî olarak yüzünü doğuya veya batıya çevirmek olmadığı ifade etmekte; böylece içinde iman, ibadet ve ahlâk erdemlerinin yer almadığı bir biçimselliğin din açısından temelde bir önem taşımadığı tespit edilerek, özden yoksun bir biçimsellikle dindarlığa ulaşılamayacağı şeklindeki çok önemli bir ilkeye vurgu yapılmaktadır.

Bütün bu işaretlerden yola çıkarak anlıyoruz ki;

  • İyiliğin ne olduğu konusunda öznel tanımlar yapıp kendimizi kandırmak yerine Rabbimiz kimlere iyi demiş, iyiliği nasıl tanımlamış ve kapsamını nasıl tutmuş ona bakmamız elzemdir.
  • İyilik pek çoğumuzun sandığı gibi sadece insan ilişkilerinde iyi olmaktan ibaret değildir. Zihinsel, ruhsal, bedensel ve sosyal yönlerimizi kuşatan çok kapsamlı bir kavramdır.
  • İyiliğin tarif edildiği bu çok önemli ayetin şekilciliğin asıl olmadığına vurgu ile başlaması iyilerden olmanın birtakım formel hareketlerden ibaret olmadığını gösterir. (Elmalılı bu bölümle ilgili şöyle der: Kıble meselesi ve hatta Kabe'ye bile teveccühün ehemmiyeti lizatihi maksud bir birr değildir.)

Bu girişten sonra detaylara sonraki yazılarımızda geçeceğimizi belirtiyor ve sizlerden aktif bir iyilik hareketine katılmak için her yazıda vereceğimiz ufak kişisel ödevleri nazarı dikkatlerinize almanızı rica ediyoruz.

ÖDEV:

  1. Bakara Suresi 177. ayetin tefsirini, üzerinde düşünerek herhangi bir tefsirden okumanız. (Bizim genel okuyucu için tavsiyemiz Kur'an Yolu Tefsiri'dir. Dini ilimlerde behresi olanlar elbette istedikleri tefsiri seçebilirler.)
  2. İslam Ansiklopedisi'nden "Birr" maddesini dikkatle okuyarak, eksiklerinize ve fazlalıklarınıza odaklanıp zihninizdeki iyilik tanımını tashih etmeniz. (Unutmayalım ki bir kavramın tanımında eksiklik de fazlalık da problemdir. Bilhassa bu kavram bir Kur'an ifadesi ise onun içeriğini daraltmak da genişletmek de haddimizi aşmak olur.)

Fatma Bayram

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN