Arama

Ekrem Demirli
Şubat 28, 2024
İnsan ve Doğa: Ağaç İyi midir Faydalı mıdır?
Sesli dinlemek için tıklayınız.

İyi ile kötü kavramlarının faydalı olanla eşitlenmiş olması zihnin dünyayı anlamasında 'çıkar' eksenli düşünmesini sağlıyor: bir şey faydalı olduğu kadar iyi olmalıdır. Üstelik mesele sadece iyi veya kötü için değil güzel, doğru veya insan ahlakının ve idrakinin yücelmesini gösteren başka kavramlar için de geçerlidir. Metafizikçiler böyle bir düşünmenin sınırlarını aşarak gerçekte iyi, doğru vb. gibi günlük dilde kötünün veya zararlının mukabili olmayan bir kavramın varlığına işaret etmiş, zihni o noktaya taşımak üzere 'tecerrüt (soyutlanma)' esaslı bir zihinsel faaliyeti şart görmüşlerdi. Bu tecerrüt aşamasında insan günlük hayatın dayatmasına mukabil -Abdülgani en-Nablusi'nin ifadesiyle görünenin (duyulurlar) zihni istila ediyor olması- karşılık içe kapanma, geri durma ve terk etmek gibi ifade edebileceğimiz birtakım yol ve yöntemler geliştirmiş, duyulur olanın baskısına karşı ruhani ve akli yolculuk önermişlerdi. Geçmişte ortaya konan düşünce ve yöntemlerin önemli bir kısmı günümüzde anlamlı kabul edilmiyor artık, fakat sorunu nasıl çözeceğimiz de belirsizliğini koruyor.

İhtiyaçların belirlediği fayda—zarar kavramının ötesinde gerçeklik alanı veya kavramlara ulaşabilme meselesinde iki yaklaşım önümüzde duruyor: Birincisi insan için faydalı sınırının ötesine geçmekle iyi ve kötü kavramını kendi gerçekliğinde düşünmenin yolunu bulmaktır. İkincisi ise faydanın alanını genişleterek içinde insanın da bulunduğu bir düzlemde 'daha büyük', 'daha değerli fayda' anlayışına ulaşmaktır. Bu sayede 'acil olan fayda' ile 'geniş zamandaki fayda' ikilemi zihnimizi 'daha büyük' faydaya yönlendirebilir. Birinci yaklaşım metafizikçilerin yaklaşımı olarak kabul edilebilirken ikinci yaklaşımı ise fakihlerin ve bilhassa onlara yakın duran Haris b. Esed el-Muhasibi gibi fakih-sufilerin yaklaşımıdır.

Bu meyanda faydacı iyinin doğa tasavvuruna nasıl yansıdığını gösterme sadedinde ağaç iyi bir örnek olabilir: Ağaç (dikmek) iyi midir kötü müdür? Doğanın neredeyse bütünüyle yok edildiği bir çağda soruya olumlu cevap vermeyen insan olamaz herhalde. Peki 'ağaç neden iyidir?' diye sorduğumuzda verebileceğimiz cevap doğanın yok edilme nedeninin zihnimizden uzağa gitmediğini gösterecektir. Doğayı yok eden neden gerçekte bugün doğayı savunan nedenin ta kendisidir. Mesele hakkında bilgisi olsun veya olmasın her insan ağaçlardan söz ederken oksijen, karbondioksit, dünyanın kirlenmesi vb. gibi olguların ötesine giderek bir ağaç sevgisi sergilemez. Ağaç iyidir çünkü karbondioksiti temizleyerek oksijen veriyor. Dünyanın hemen her yerinde bütün konuşmaların özeti bu cümlede okunabilir. Ağaç insana hizmet ediyor ve bu nedenle ağaç iyidir diye düşünüyoruz. Ağacın doğadaki öteki nesnelerden daha iyi olmasının nedeni de verimliliktir. O zaman şöyle sormak gerekir: Ağaçların hangisi daha iyidir? Herhalde daha çok oksijen veren, dünyayı daha çok yeşillendiren, karbonu daha çok azaltan hangisiyse o ağaç ötekilerden daha iyidir. Demek ki 'doğayı severken' ağaçlar arasında 'verimlilik' ilkesi üzerinden ayrıma giderek ağaç seçmeye başlıyoruz. İşte sorun tam olarak burada ortaya çıkıyor: insan faydacılıkta odaklanan zihinle ağaçla gerçek ilişki kuramaz, ağacı dünyasının hizmetkarı olarak görür. O zaman ağaç sevgisini dile getirirken ağaç için 'iyi' değil, verimli; güzel değil faydalı demiş oluyoruz. Doğayı yok eden şey tam olarak böyle bir faydacılıktı.

Tasavvuf metafizikçileri 'kar ve zarar' algımızla daralan hükümleri nesnel gerçekliğe taşımak üzere bir yaklaşım getirmişlerdir. İlahi kelamda ağaçlar, bitkiler, öteki varlıklar vs. Allah'ın hamdini tespih eden cemaat olarak kabul edilir. Kuran-ı Kerim'de doğayla ilgili ayet-i kerimeler onların varlık gayesi ile insanın varlık gayesi arasında ilişki kurar. Her şey bir gaye için yaratılmıştır ve bu gaye onun müstakil bir şekilde var oluşunu teminat altına alır. Doğadaki hiçbir şey varlığını başka birisine borçlu değildir. Hz. Davud'dan söz eden ayet-i kerimede dağların onunla birlikte tespih ettiklerini söyler (dağ bahsi başlı başına üzerinde durulması gereken bir konu olabilir). Dini düşünceden hareket edeceksek, bir şeyin varlık gayesi ile o şeyin iyiliğini aynı yerde düşünmemiz faydacı yaklaşımı aşmanın imkanı olabilir. Sufiler seyr i süluk anlayışını bu eksene yerleştirerek 'insana göre dünyadan' Hakka göre hakikate yolculuğu insanca var olmanın yöntemi saymışlardır. Onlar için seyr i süluk 'bi-nefsihi (nesine göre)' yani insanca olan dünyadan Tanrı'ya göre olan hakikate doğru giden değişimdir. Böyle bir yolculuk içerisinde insan hüküm vermekten değil, hükümlerin muhtevasını belirleyen 'fayda' telakkisinden temizlenerek dünyayı olduğu hale yakın bir şekilde idrak eder.

Buradan hareketle ağaca dönersek, ağaç iyi midir kötü müdür? Bir ağaç var olmuş olmak nedeniyle iyidir. Biz henüz bunu anlamamış olabiliriz çünkü kendi var olma nedenimiz hakkında da kafamız karışıktır. Gerçekte 'faydacı' insan kendisini de başkasına 'faydalı' görmenin ötesinde var oluşun anlamını öğrenmemiş kişidir. Böyle bir tecerrüdün sonucunda insan sadece ağacın varlığının gayesini ve iyiliğini değil, insan kendi iyiliğini ve kendi var oluş nedenini de öğrenme imkanı bulabilir. Hz. Peygamber 'hurma ağacı sizin halanızdır' derken bunu beyan etmiş olmalıdır. İbnü'l-Arabi ise 'insan bir ağaçtır ve o ağaca yaklaşma' derken ağaç ile insan arasındaki ontolojik ilişkiye dikkat çeker.

Ekrem Demirli

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN