Tevazu nedir? Kur'an-ı Kerim ve hadislerde tevazu nasıl geçer?

Yayınlanma Tarihi: Kasım 23, 2021 10:53 Güncelleme Tarihi: Kasım 23, 2021 10:53

Sesli dinlemek için tıklayınız

/

Tevazu, Müslümanın en güzel hasletlerinden biridir. Alçak gönüllü olma, ilahi kudret karşısında acziyetinin farkına varma manasına gelir. Tüm yaratılanlara şefkat ve merhamet göstererek incitmekten sakınmaktır. Erdemli ve bilgili kimselere bakıldığında kibirden uzak mütevazi, alçak gönüllü ve ağır başlı olduğu görülür. Peki, Kur'an-ı Kerim ve hadislerde tevazu nasıl geçer? Peygamber Efendimizin hayatından örneklerle tevazu kavramına daha yakından bakalım.

Tevazu nedir? Kur’an-ı Kerim ve hadislerde tevazu nasıl geçer?

TEVAZU NEDİR?

🔸 Alçak gönüllülük anlamına gelen tevazu, "kendi itibar ve derecesini düşük görmek, birine boyun eğmek" manasındaki vaz' kökünden türemiştir. Ahlak terimi olarak ise "insanlara karşı alçak gönüllü olma, kibirlenip böbürlenmekten sakınma" manasında kullanılır.

🔸 Tevazu, Müslümanın en güzel hasletlerinden biridir. Alçak gönüllü olma, ilahi kudret karşısında acziyetinin farkına varma anlamına gelir. Tüm yaratılana şefkat ve merhamet göstererek incitmekten sakınmaktır.

🔸 Tevazu kendini beğenmişlikten, kibir ve gururdan arınmış bir hayat sürmektir. Yaratılanı Yaradan'dan ötürü sevmek, saygı duymaktır.

MÜMİNİN AYIRT EDİCİ ÖZELLİĞİ

🔸 İslam, müminin ruhuna alçak gönüllü olmayı, kibir ve hasette uzaklaşmayı nakşeder. Nitekim yüce Rabbimiz Furkan suresinde Müslümanların özelliklerini şöyle anlatır: "Rahman'ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, "selam!" der (geçer)ler."

(x) Furkan suresi 63. ayetin tefsiri

🔸 Tevazu o kadar önemli bir haslettir ki Peygamber Efendimiz, müminlerin birbirini küçük görmesinin kötülük olarak bizlere yeteceğini hatırlatır. "Müslüman kardeşini küçük görmesi, kişiye kötülük olarak yeter…" (Müslim, Birr, 32)

💠

(x) 📚 "Riyazü's Salihin"e ulaşmak için tıklayın

PEYGAMBER EFENDİMİZİN HAYATINDA TEVAZU

🔸 Peygamber Efendimizin (sav) hayatı, tevazu için en güzel örneği teşkil eder. O (sav) daima sade bir hayat sürdü. İnsana, insan olduğu için değer veren Allah Resulü (sav), mütevazı olmanın, cennet ehlinin özelliklerinden biri olduğunu bildirdi.

📌 Müslümanların O'nu "Anam babam sana fedâ olsun yâ Resûlallah!" diyecek derecede çok sevmelerinde de alçak gönüllülüğünün çok büyük bir rolü oldu. Nitekim bu durum Âl-i İmrân suresinin 159. ayetinde de bildirilir: "Sen onlara sırf Allah'ın lütfettiği merhamet sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onların bağışlanmasını dile, iş hakkında onlara danış, karar verince de Allah'a güven, doğrusu Allah kendisine güvenenleri sever." Bundan dolayı da tevazu, bir peygamber sıfatı olarak anılır.

(x) Âl-i İmrân suresi 159. ayetin tefsiri

📌 Resulullah (sav), tevazu sahibi olmanın insanı Allah katında yücelten bir vasıf olduğunu hadis-i şerifinde söyle anlatır: "Kim Allah için huşûsundan dolayı tevazu gösterirse, Allah onu kıyamet gününde yüceltir. Her kim kibrinden dolayı böbürlenirse Allah da onu kıyamet gününde alçaltır." (İbn Hanbel, III, 76)

(x) Peygamber Efendimizin hadisleri

💠

📌 Bir gün bir adam Resulullah'ın (sav) yanına geldi. Karşısında dururken titremeye başladı. Onun titrediğini gören Nebi (sav) şöyle dedi: "Korkma rahat ol. Ben kral değilim. Ben ancak Küreyş'ten kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum." dedi. (x) (Hakim, Müstedrek, H/4366)

💠

📌 Hz. Aişe (ra) şunu anlattı: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Melek bana gelip: 'Rabb'in sana selam edip: Dilersen kul nebisi, dilersen mülk nebisi ol, diyor.' dedi. Cebrail'e baktım. Bana 'Alçak gönüllü ol' dedi. Ben de 'Kul nebisi olmak istiyorum.' dedim." (x) (Bağavî, Şerhu's-Sunne, XII/249)

💠

📌Ebu Ümame (ra) Nebi'yi (sav) anlatırken şöyle diyordu: "Resulullah Kur'an'dan başka sözü ağzına almazdı. Allah'ı çok anar, kısa ve öz konuşurdu. Fakir bir kimseyle beraber gidip onun ihtiyaçlarını görmekten çekinmez ve kibirlenmezdi."

📌 Peygamber Efendimiz (sav), kibre karşı alçak gönüllülüğü, kin ve nefrete karşı sevgi ve şefkati öğretti. Nitekim O'nun (sav) yaşamı en güzel örneği oluşturur. Erdemli ve bilgili kimselere bakıldığında kibirden uzak mütevazi, alçak gönüllü ve ağır başlı olduğu görülür.

📌 O (sav) gelenlere ikramda bulunur, konuklarını kendisi ağırlardı. Bundan dolayı sahabeler ile otururken gelen bir yabancı, "Hanginiz Muhammed?" diye sorma ihtiyacını duyardı. O'nun alçak gönüllüğüne en güzel örnek huzuruna gelen adamın verdiği cevaptır.

💠

📌 Resulullah (sav), büyük bir alçak gönüllülük göstererek sahabilerden kendisine dua etmelerini isterdi. Hz. Ömer şöyle rivayet eder: "Rasulullah'dan (sav) umre için izin istedim. Bana izin verdi ve "Kardeşciğim, bizi de duadan unutma." buyurdu. Bana öyle bir söz söylemiş oldu ki onun yerine bütün dünya benim olsa o kadar sevinmezdim." (x) (Ebû Dâvûd, Vitr, 23)

MÜSLÜMANLARA TEVAZUYU TAVSİYE EDERDİ

🔸 Yüksek makamına rağmen insanların en alçak gönüllüsü Peygamber Efendimizdi. Kendi işlerini kendi hallederdi. Ayakkabısını kendi onarır, elbisesini yamar, eşlerine yardım ederdi. Bir meclise girdiğinde insanların kendisini ayakta karşılamasını istemezdi. Çocukların yanına gider ve onlara selâm verirdi.

📌 Bir adam Hz. Aişe'ye gelerek Hz. Muhammed'in (sav) evinde iş yapıp yapmadığını sordu. Hz. Aişe şöyle cevap verdi: "Tabi, hepinizin evlerinde yaptığı gibi, ayakkabısını tamir eder elbisesinin yamasını dikerdi."

📌 Nebi (sav) bir gün çarşıya gitmişti. Dört dirheme kendisi için bir elbise satın aldı. Peygamberin yanında bulunan Ebu Hureyre (ra) elbiseyi taşımak istedi. Bunun üzerine Resulullah(sav): "Bir kimsenin, kendi eşyasını taşıması daha iyi olur. Ancak zayıf olup da, eşyasını taşıyamayan kimse ise Müslüman kardeşi yardım eder."

💠

TEVAZU SAHİBİ MÜMİNİN ÖZELLİKLERİ

➡ Kulluk, kendinden yüce bir makama itaat etmeyi ve mütevazı olmayı gerektirir. Alçak gönüllü olmak bir fazilettir, güzel ahlakın alametidir. Bu haslet insanı yüceltir, kemale erdirir.

➡ Peygamber Efendimizin kendisine örnek alan mümin, tevazu sahibidir. Kendisine bahşedilen nimetlerin asıl sahibinin Cenab-ı Hak olduğunun bilincindedir. Bundan dolayı da kazandığı mal, mülk, şöhret gibi zenginliklerle kibre kapılmaz alçak gönüllülükle yaşamını sürdürür.

➡ Bütün imkânlarını Allah'ın rızasını kazanmak için seferber eder. Nitekim erdemli ve bilgili kimselere bakıldığında kibirden uzak mütevazi, alçak gönüllü ve ağır başlı olduğu görülür.

➡ İslam, bir yandan müminin ruhuna alçak gönüllü olmayı nakşederken, diğer taraftan kibirden olabildiğince uzaklaşmasını hedefler.

🔸 Yüce Allah, insan onurunu zedeleyecek her türlü davranışı ve huyu yasaklamıştır. Zira Kur'an-ı Kerim'de müminin kişiliği aziz sayılır. Müslümanların Müslüman olmayanlar karşısında, haksızlığa ve aşırılığa sapmadan, onurlu davranması da Kur'an'ın bir buyruğudur.

"O, Allah'ın elçisi Muhammed'dir. Onunla beraber olanlar da kâfirlere karşı sert, kendi aralarında merhametlidirler. Onları, Allah'ın lutuf ve rızâsına talip olarak hep rükûda ve secdede görürsün. Secdenin tesiriyle yüzlerine simaları oturmuştur; Tevrat'ta onlar için yapılan benzetme budur. İncil'deki misalleri ise bir ekindir: Çiftçileri sevindirmek üzere filiz verir, onu güçlendirir, kalınlaşır ve kendi sapları üzerinde durur. Onlar (müminler) yüzünden kâfirler öfkeden kahrolsunlar diye (böyle olmuştur). Onlar arasından iman edip dünya ve âhirete yararlı işler yapanlara Allah bir bağışlama ve büyük bir ödül vaad etmektedir." (Fetih suresi, 29. ayet)

(x) Fetih suresi 29. ayetin tefsiri

🔸 Kibir, insanı felakete götüren bu hasletlerden biridir. Öyle ki, gönülleri kör ederek adeta manevi hastalığa neden olur. Bundan dolayı Peygamber Efendimiz müminleri şöyle uyarmıştır:

"Allah bana, mütevazı olup birbirinize karşı övünmemenizi ve birbirinize karşı haddi aşan davranışlarda bulunmamanızı vahyetti." (Müslim, Cennet, 64)

🔸 Müminlerin dikkat etmesi gereken bir husus daha var ki o da aşırı tevazu göstermektir. Resulullah (sav), tevazu konusunda kişinin kendini küçültecek derecede aşırıya kaçmasını da uygun görmez. Kişi alçak gönüllü bir hayat sürmesi gerektiği kadar kendisinin ve Müslüman kardeşlerinin şeref ve haysiyetini korumakla da görevlidir.

(x) 📚 İnsanı felakete götüren haslet: Kibir

İSLAM ALİMLERİNE GÖRE TEVAZU

🔸 İslam alimleri, kişilerin tevazu sınırını aşarak kibre sapması tehlikesine karşı uyarır.

İmam Mâverdî, kötü huyların en tehlikelisi olarak kibri gösterir. Ona göre "Kibir (insanlar arasında) kin doğurur, toplumsal uyuşma ve kaynaşmayı baltalar, dostların gönüllerine nefret sokar."

➡ İmam Gazzali, İhyâ'u Ulmû'id-Din adlı eserinde , "Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kişi cennete giremeyecektir" (Müsned, IV, 134) anlamındaki hadisi hatırlatır. Salih insanların tevazuya sahip olduğuna dikkat çeker. "Kibir cennetin bütün kapılarını kapatır; zira kibirli insan kendisi için sevip istediğini öteki Müslümanlar için isteyemez. Kibirde benlik iddiası bulunduğundan böyle birisi alçak gönüllü olamaz. Oysa alçak gönüllülük takvâ sahiplerinin başta gelen erdemidir."

(x) 📚 İmam Gazzali kimdir?

➡ İbn-i Sina'ya göre tevazu, bir kişinin kibir amacı güderek, bedensel veya akli yetenekleriyle övünmemesidir.

(x) 📚 İbn-i Sina kimdir?

➡ Şeyh Sadi Şirazi, insanları tevazu sahibi olması için uyarır: "Ey insan! Cenabı Hak seni topraktan, yaratmıştır. Toprak gibi gönülsüz, mütevazı ol. Mademki topraktan yaratıldın, ateş gibi haris, cihanı yakıcı, inatçı olma. Korkunç ateş baş çekti, yükseldi, sivrildi. Toprak ise acz ve alçaklık gösterdi. Ateş yükseldiği için (kibirlendiği için) ondan şeytan yaratıldı. Toprak tevazu gösterdiği için, ondan Âdem yaratıldı."

(x) 📚 Sadi Şirazi kimdir?

➡ Mevlana Celaleddin Rumi "Tevazuda toprak, müsamahada deniz gibi ol" demiştir.

(x) 📚 İlahi aşka adanmış bir ömür: Mevlana Celaleddin-i Rumi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
>