Ünlü filozofların hayatlarına dair ilginç bilgiler
Felsefede çığır açmış ünlü filozofların düşünceleri olduğu kadar hayatları da bir hayli dikkat çekici. Yaşamları boyunca duyduğu korkuları, çelişkileri, tuhaf alışkanlıkları ve toplumdaki konumları felsefeciler hakkındaki düşüncelerimizi de zenginleştiriyor. Kimisi tıraş olduğu berberinin usturayla gırtlağını kesebileceğinden korkarken kimisi çocuk eğitimi üzerine kitap yazıp çocuklarını doğar doğmaz terk ediyor. İşte ünlü filozofların yaşamlarına dair en ilginç ayrıntılar...
Önceki Resimler için Tıklayınız
Sokrates etik ve felsefe alanında kendisine rehberlik eden bir "daimon"un olduğunu söylüyordu. Daimon, batı dillerine demon (şeytan, cin anlamında) olarak geçen Eski Yunanca bir sözcüktür. Sokrates kendi içinde böyle bir sesin olduğunu ve kendisine rehberlik ettiğini belirtiyordu.
Platon'un gerçek adı aslında Aristocles'ti. Platon, Eski Yunanca'da "geniş" anlamına gelen bir sözcüktü. Kendisine bu adın verilmesinin sebebi ise geniş omuzlarıydı. Platon çirkinliği ile bilinen hocası Sokrates gibi değildi.
İslam uygarlığı hakkında 20 ilginç bilgi
"Hazcı" olarak bilinen filozof Epikuros, sanıldığı gibi hayatını zevk ve sefa içinde yaşayan biri değildi. Sadece arpa ekmeği, peynir ve meyve ile besleniyordu.
Kinik felsefesinin öncüsü ünlü filozof Sinoplu Diyojen oldukça agresif bir insandı. Darphane işletmekte olan babasının yaptığı paraları değerlerini düşürünce Sinop'tan sürüldü. O da soluğu Atina'da aldı. Her ne kadar kendisi Büyük İskender'e "gölge etme başka ihsan istemem" demesiyle meşhur olmuşsa da yaptığı tek çılgınlık bu değildi. Platon'un "insan iki ayaklı kılsız bir hayvandır" dediğini duyunca eline bir tane tavuk almış, tüylerini yolmuş ve Platon'un bu tavuğu insan olarak akademisine kabul etmesini ya da hatasını kabul etmesini talep etmişti. Platon bu argümanı haklı buldu ve bir hata yaptığını kabul ederek,"İnsan tüysüz, iki ayaklı ve geniş düzgün tırnakları olan bir hayvandır." diyerek kendisini düzeltti.
"Düşünüyorum öyleyse varım" cümlesiyle akıllara kazınan Descartes, analitik geometriyi gördüğü bir rüyanın ardından geliştirdi...1619'da 10 Kasım'ı 11 Kasım'a bağlayan gece, Almanya Neuburg'dayken, Descartes kendini soğuktan korunma adına içinde bir (eski usul) fırının bulunduğu odaya kapattı ve içerideyken kutsal ruhun kendisine yeni bir felsefe konusunda aydınlattığına dair üç imge gördü. Çıkana kadar analitik geometriyi formüle etmişti ve matematiksel metodu felsefeye uygulama fikrini bulmuştu. Gördüğü imgelerden bilim arayışı onun için gerçek bilgelik arayışıydı ve hayatındaki çalışmalarının merkezi bir kısmıydı.