Peygamberimizin iltifatına mazhar olan 3 sahabi
Sahabeler, Peygamber Efendimizin (sav) terbiyesi altında yetişmiş, onun meclisinde bulunmuş, sohbetinin tadına varabilmiş kişilerdi. Allah Resulü'ne (sav) hizmet etmede adeta yarışırlardı. Bunlardan bazıları vardı ki Resulullah (sav) onlarla övünür, kendilerine hayır duaları ederdi. Sizler için Peygamber Efendimizin (sav) iltifatına mazhar olan 3 sahabe; Hassan bin Sabit, Enes bin Malik, Üsame bin Zeyd ve onlar için yaptığı duaları derledik.
📌 Mekke'de doğan Üsâme bin Zeyd'in babası Peygamber Efendimizin azatlısı ve ilk Müslümanlardan Zeyd bin Harise, annesi de Hz. Peygamberin dadısı Ümmü Eymen idi. Peygamber Efendimizin terbiyesiyle yetişen Üsâme, ömrünün 20 yılının onun çok yakınında geçirerek ailenin bir ferdi oldu.
📌 Mekke müşriklerinden Hakîm b. Hizâm, Peygamber Efendimize Yemen hükümdarlarına ait bir elbiseyi hediye etmek istedi. Fakat Hz. Peygamber, müşriklerden hediye kabul edemeyeceğini söyleyerek elbiseyi 50 dinara satın aldı. Bu elbiseyi sadece bir cuma günü giydikten sonra Üsâme'ye giydirdi.
➡️ Hz. Peygamber, Üsâme ile ilgili olarak şöyle buyurdu: "Şüphesiz Üsâme b. Zeyd bana, insanların en sevimlisidir. Onun, sizin iyilerinizden olmasını umuyorum. Sizler de onun hakkında iyilik tavsiyesinde bulununuz.
📌 Efendimizin baktıkça "Bu, benim ev halkımdan sağ kalanıdır!" buyurduğu annesi Ümmü Eymen ve babasının hizmetleri nedeniyle Hz. Peygamberin evine teklifsiz girebilen az sayıda sahabelerden biriydi.
➡️ Hz. Peygamber, Üsâme'yi küçüklüğünden beri çok sever, bir dizine onu, diğer dizine de torunu Hasan'ı oturtur; "Allah'ım, ben bunları seviyorum, sen de sev!" diye dua ederdi. (Buhârî, "Fezâʾilü's-sahâbe", 18)
📌 Bu olaydan sonra Üsâme, "hibbü Resûlillâh" (Resûlullah'ın sevdiği kişi) veya babasından dolayı hibbü'bni'l-hib (Resûlullah'ın sevdiği kişinin sevgili oğlu) olarak anıldı. Peygamber Efendimizin hicretten sonra Zeyd b. Hârise ile Ebû Râfi'i görevlendirip Mekke'den Medine'ye getirttiği ailesi ve yakınları arasında Üsâme ve annesi Ümmü Eymen de vardı.
➡️ Hz. Aişe, Peygamber Efendimizin Üsame'ye olan sevgisini şöyle anlattı: "Üsame çocuktu. Düşmüş yüzü kanamıştı. Resûlullah (sav) onu bu halde görünce bana, "Üsame'nin yüzünü yıka" buyurdu. Ben toparlanıncaya kadar Resûlullah (sav) Üsame'yi kucakladı, yüzünü gözünü yıkadı ve kanını temizledi. Onu öptü, sevdi ve teselli etti."
📌 Mekke fethedildiğinde Peygamber Efendimiz ile birlikte Beytullah'a giren Üsâme, Huneyn Gazvesi'nde, ilk başlarda uğranılan yenilgi üzerine kaçmayıp Peygamber Efendimizin yanında kalan çok az sayıdaki sahabe arasında yer aldı.
📌 Üsâme Veda haccı sırasında da Bilâl-i Habeşî ile Hz. Peygamberin yanında yer aldı. Biri Allah Resul'ünün devesinin yularını tutuyor, diğeri elbisesiyle gölge yaparak onu güneşten koruyordu.
➡️ Hz. Peygamber'in birçok seferde Üsame'yi devesinin terkisine aldığı rivayet edilir. Bu durum Allah Resulü'nün ona gösterdiği bir sevginin yansıması olarak yorumlandı.
📌 Üsâme b. Zeyd, Hz. Peygamber tarafından görevlendirildiği bir seriyyede düşman safında Müslümanlara karşı savaşan bir kişiyi öldürmek üzere iken muhatabı yüksek sesle kelime-i şehadet getirdi. Fakat Üsâme yine de bu adamı öldürdü. Medine'ye dönüldükten sonra durum Hz. Peygamber'e iletildiğinde, Üsâme'yi çağırdı. Kendisine niçin böyle davrandığını sordu. Üsâme ise; "Ey Allah'ın Rasûlü! O, gerçekten iman etmemişti, ölümden kurtulmak için böyle söylemişti" dediğinde Allah Rasûlü ona "Kalbini yarıp baktın mı?" cevabını vererek yapılan davranışı onaylamadığını bildirdi.
➡️ Bu hadiseden dolayı çok pişmanlık duyan Üsâme bundan sonra kelime-i şehadet getiren hiç kimseyi öldürmeyeceğine dair söz verdi. Üsâme böyle bir hata yaptığı ve Resulullah'ı üzdüğü için kendini affedemeyerek "Keşke daha önce değil de bugün Müslüman olsaydım" dedi.