Arama

Prof. Uğur Derman
Temmuz 31, 2020
Ayasofya Hatîbi Mehmed Efendi
Sesli dinlemek için tıklayınız.

Hat san'atı'nın büyük ı̇simleri - 71

Son haftalarda gündemden düşmeyen Ayasofya Câmii'nin, hatîbi olarak uzun yıllar vazîfe gören bir büyük san'atkârı okurlarımıza tanıtmak istiyoruz.

İstanbul'da doğan Mehmed Efendi, 1746 yılından îtibaren Ayasofya Câmii'nin hatibliğine tâyininden dolayı "Ayasofya Hatîbi" veya sadece "Hatib" lakabıyla anılır, bu vazifesini otuz seneye yakın sürdürmüşdür. Babasının adı Ahmed olan san'atkârımızdan Tuhfe-i Hattâtîn'de "pîr-i mubârek" vasfıyla bahsedildiğine göre, 1773'deki vefatı sırasında yaşı haylı ilerlemiş olmalıdır.

Mehmed Efendi'nin san'at târihimizdeki müstesnâ mevkıi, Tuhfe'nin târifiyle: "Ebrî tâbir olunan münakkaş, musanna' kâğıd"ın îmâlinde, yaşadığı devre kadar hiç kimsede görülmeyen başarısından dolayıdır. Anılan kaynakta geçen, "bu kâğıdın, kendisi veya babası tarafından îcâd olunduğu" şeklindeki ifâde, herhâlde kitabın müellifi Müstakimzâde'nin (1719-1788) dalgınlığından kaynaklanan bir hatâdır.

San'atını kimden öğrendiği belirlenemeyen Mehmed Efendi'nin yetiştirdiği herhangi bir talebesi de bilinmemektedir. Lâkin, kendisinden evvel îmâl olunan ebrî kâğıdlarına kıyasla, renkleri ve boya serpmesindeki olağanüstü mükemmeliyetiyle dikkati çeker; bu tavrıyla, eserlerinde hüviyetini hemen belli eder. Ayrıca, ilk defâ şahsen başlattığı ve iç içe damlatılmış birkaç câzib renkden tek atkuyruğu kılıyla kitreli su üstünde vücuda getirdiği yürek, çark-ı felek, denizyıldızı gibi şekillerden dolayı onun bu tarz ebrîlerine, dînî vazifesinden mülhem olarak, "hatib ebrîsi" adı verilmiş, sonraki yıllarda da kim tarafından yapılırsa yapılsın, bu ebrî nev'i "hatib" adıyla anılmışdır. Şâyed Tuhfe'de îcâdı olarak kastedilen ebrî tarzı bu ise, Müstakimzâde'nin beyânı gerçeklik kazanır. Mehmed Efendi'nin, kumlu ve neftli ebrî yapımında da müstesna güzellikteki eserlerine rastlanır.

Sultan III. Ahmed devrinde kitap san'atlarına verilen aşırı ehemmiyetin bir tezâhürü olarak, o devirde hazırlanan kıt'a ve murakkaaların ve dış pervaz tezyînâtında Mehmed Efendi'nin ebrîleri beğenilerek kullanılmışdır. Kendisinin Ayasofya Câmii'nde hıtâbet vazîfesiyle bulunduğu yıllarda Saray'la münasebetini sürdürdüğü, arşiv belgelerinden anlaşılmakdadır (Osmanlı Arşivi, Sarây mesâlihi C.sm.69/3559; Osmanlı Arşivi, Cevdet-Evkaf 406/20588). Kendisi tarafından yazılan arzuhallerdeki nesih hattı, onun bu yazı nev'inde de başarısını göstermektedir.

Hatib Mehmed Efendi, ikāmet etdiği Sirkeci / Hocapaşa semtindeki evinde çıkan bir yangın neticesi, kurtarmak istediği eserleriyle beraber kendisi de yanarak hayatını kaybetmiştir. Tuhfe'nin vefat gününü belirtmeyişine mukābil, Merâkıd-ı Mûtebere-i Üsküdar, bu kitabın kaleme alındığı 1930 yılına kadar Mehmed Efendi'nin yerinde duran kabir kitâbesini şöyle tesbit etmişdir: "Ayasofya-i Kebîr hatîbi Mehmed Efendi, aleyhi'r-rahmeti Bârî, sene 1187, fi 6 Muharrem". Bu ifâdeden, san'atkârımızın 30 Mart 1773'deki elîm vefatı neticesi, namazının, herhâlde çok yıllarını geçirdiği Ayasofya'da kılındıktan sonra, cenazesinin Anadolu yakasına geçirilip Karacaahmed kabristanına defnedildiği anlaşılıyor. Yine Merâkıd-ı Mûtebere-i Üsküdar'da, 1746 yılında vefat etmiş bulunan Ahmed bin Ali isimli bir başka Ayasofya hatîbinin kaydına rastlanmaktadır ki, bu târih, gālip bir ihtimalle, Mehmed Efendi'nin anılan vazifeye tâyin yılını göstermektedir.

Hatib Mehmed Efendi'den yüzelli yıl sonra, ebrîciliği devam etdirenlerden Necmeddin Okyay (1883-1976), onun eserlerini dikkatle inceleyerek, aynı üslûbda mükemmel ebrî kâğıdları îmâl etmişdir.

Hatib Mehmed Efendi'nin "Eski Zühdi" nâmıyla tanınan Zühdi İsmail Ağa'dan (ö.1731) sülüs-nesih yazılarını meşk ettiği bilinmekle beraber, burada nazarlarınıza sunulan kendi ebrîleriyle bezenmiş hicrî 1142 (1729) tarihli bir sülüs karalamasından başka yazısı görülememiştir. Bu kıt'adaki rıkā' hattıyla imzâsında "Ayasofya Câmii muarrifi" olduğunu belirtmektedir. "Hayır sâhiblerini saymakla mükellef duâcı" mânâsı taşıyan bu vazîfesinden daha sonra, kendisine hatiblik tevcih edildiği anlaşılıyor. Pervazın üstüne basılmış olan hicrî 1202 (1787) târihli mühürden anlaşıldığına göre bu kıt'a, Seyyid Hacı Mustafa Fethizâde tarafından Süleymâniye Câmii Kütübhânesi'ne vakfedilmiştir.

Hatib Mehmed Efendi'nin ebrû şâheserlerinden bir kaçı teberrüken nazarlarınıza sunulacaktır.

1. Hatib Mehmed Efendi'nin bilinen yegâne sülüs karalaması (Süleymâniye Câmii Kütübhânesi, Murakkaat 3, K12)

2. Hatib Mehmed Efendi'nin yıldızlı Hatib ebrûsu (Süleymâniye Kütübhânesi, Hamidiye, Murakkaat 31)

3. Hatib Mehmed Efendi'nin neftli şal örneği ebrûsu (Süleymâniye Kütübhânesi, Hamidiye, Murakkaat 19)

Prof. Uğur Derman

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN