Arama

Mustafa Özcan
Temmuz 26, 2020
Kardeş partiler CHP-FLN

Suriyeli muhaliflerden Rıdvan Ziyade (Radwan Ziadeh) attığı bir tweetinde Amerikalı meşhur yazar William Faulkner'e atıfta bulunur ve gönderme yapar. Buna göre tarihin laneti milletlerin peşini bırakmaz. Daima aramızda yaşamaya devam eder. Bu itibarla geçmiş geçmişte kalmamıştır ve aramızda yaşamaya devam etmektedir. Bu tespiti Ali Şeriati'nin Dört Zindan adlı yapıtını veya eserini ve orada yazdıklarını akla getirir. İnsan İbni Haldun'un dediği gibi coğrafyanın çocuğudur ve onun izlerinden kurtulamaz. Yine Ali Şeriati'nin ifadesiyle insan tarihin çizdiği sınırlardan pek kurtulamaz. Tarih meselesi veya tarihi hafıza hala Fransa ile Cezayir arasında engel olmaya ve geçirmez sınırlar oluşturmaya devam ediyor.

Ermeni meselesinde bize söylendiği gibi Fransa inkar politikasında ısrar ve temadi ederken Cezayir'in CHP'si olan FLN ise iktidarda tutunmak için sürekli olarak bu meseleyi kurcalamış, kaşımış ama gereğini de yapmamıştır. Fransa ile mücadelesini kolektif hafızada yaşatmaya devam etmiştir. FLN Cezayir savaşını veya bağımsızlık mücadelesini 'ideolojik beka' meselesi haline getirmiştir. Bu tarihle ve genleriyle oynamadır. Haklı iken haksız duruma düşmektir. Halbuki Fransa'ya karşı savaştan ideolojik güç alanlar esasında 58 yıldır onun hesabına Hizb-i Fransa olarak ülkeyi yönetmişlerdir. Dolayısıyla tarih Fransa ile Cezayir arasında manipülatif bir alan, unsur haline gelmiş ve siyasi mühendislik konusu olmuştur. Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun Fransa'nın 1954 ile 1962 yılları arasında 5.6 milyon Cezayirliyi öldürdüğünü ifade etmiştir. Rıdvan Ziyade'nin yazdığı gibi Cezayir Fransa meselesini ideoloji haline getirmiş ve bu ideoloji ile birlikte halkına göz açtırmamıştır. CHP'nin ideolojisi ise Yunanistan'dır. Veya Yunanistan CHP'nin ideolojisinin harcıdır. Hala halkın hafızasında yaşamaktadır.

Esasında Ruslar da tarih boyunca milyonlarca Tatarı öldürdükleri gibi milyonlarcasını da asimile etmişlerdir. İngilizlerin Hindistan'da 1857 yılında 10 milyon Hindistanlı Müslümanı öldürdüğü kayıtlara geçmiştir. Kimileri de Fransızların Cezayir'de en az 10 milyon Cezayirliyi öldürdüğü kanaatindedir. Geçenlerde ortak hafıza veya tarihi hafıza konusunda bir açılım oldu ve 24 Mücahidin naaşı törenle Cezayir'e iade edildi. Amerikalıların İslam dünyasında yaptığı modern katliamları için daha fazlasını söyleyebilecek durumdayız. Ermeniler katliamcılara sığınarak ve dayanarak Türkiye ile veya tarihle hesaplaşmaya çalışıyorlar. Tezleri için güç devşirdikleri çevreler ise istisnasız soykırımcı çevreler ve ülkelerdir! Bu tür mücadelelerde ilk kurban edilen şey gerçeklerle birlikte ahlaktır, akademik namustur. Burada Ermeni Taşnaksütyun çetesi gibi 'Ermeni İttihatçılar' FLN gibi tarihi hafıza üzerinden veya Türkiye öcüsü üzerinden günlerini gün etmekte ve iktidarlarını pekiştirmektedirler! Fransızların katliam yaptığı doğru olduğu gibi FLN'nin bunu istismar ettiği de doğrudur. Burada Aliya İzzetbegoviç'in bir sözünü hatırlamamak mümkün değil: Tarihte yaşama, tarihte kalma, tarihi de unutma. Burada ince sınırlar var.

Tarih daima istismar konusu olmuştur. 1962 yılından beri Cezayir'i yöneten FLN ve türevleri Fransa ile Cezayir münasebetlerini istismar ettikleri gibi CHP de bugüne kadar ideolojisini Yunanistan düşmanlığı üzerine kurmuş, dayandırmış ve Anadolu'yu onlardan kurtarmasına bağlamıştır. İngilizler aracı bir millet olarak Yunanlıları kullanmıştır. Lakin Anadolu'yu onlara tevdi etmek bölgeye Rus nüfuzunu açmak olurdu. Ruslar Yunanlılar sayesinde ikinci Roma (İstanbul) üzerine de hakimiyet tesis etmiş olurlardı. Dolayısıyla Anadolu koridorunun bekçiliğini Türklerin yapması İngilizlerin de işine gelirdi.

Türk-Yunan düşmanlığı üzerinden Osmanlı sonrası Türkiye cumhuriyetinin ideolojisini tutturmak daha kolay olurdu. Bu nedenle de kurgu ve mühendislikle Yunanistan ile Türkiye arasında niza ve çekişme büyütüldü. Dolayısıyla bu düşmanlık yeni ideoloji ve ideolojilerin yaşamasına imkan vermiştir.

Enver Sedat nasıl ki 1973 zaferi üzerinden İsrail ile köprü kurmuş ise Yunan'ı denize dökme söylemi üzerinden de Türkiye'deki yeni rejim konsolide edilmiştir. Olayların mantığı, kurgusu bunu göstermektedir. Kemalistler bu tezlere çok kızıyor ama bu tezleri ciddi olarak yeniden düşünmek gerekmektedir. Yoksa sadece kurgu ile yazılan tarih tezlerinin esiri değil aynı zamanda ideolojik angajmanların da etkisi altında kalmaya devam edeceğiz. Bediüzzaman 1922 yılında yeni rejimi oturtma çabalarını Yunan zaferine bağlamıştır. 1922 yılında Ankara'ya gittiğinde yeni rejimin 'zafer'den aldığı güç ile bir takım ideolojik yönelimlere gitmekte olduğunu hissetmiştir.

1922 yılında da Türk ordusunun Yunan'a karşı galebesinden güç alan Kemalistler dinde reformlara ve inkilaplara yönelmişlerdir. Bunu hem Bediüzzaman hem de Şeyhülislam Mustafa Sabri müşahede etmiştir. Mustafa Sabri 1915 yılında Çanakkale zaferinden güç alan İttihatçıların dinde reformlara ya da inkilaplara yöneldiğini görmüştür. Dolayısıyla Mısır'da 1973 yılında gerçekleşen husus Türkiye'de 1915 ile 1922 yılında farklı zaman dilimlerinde aynen yaşanmıştır. Kısaca FLN'nin Fransa ile ilgili yaptığını CHP kodamanları veya ileri gelenleri de 1922 ve sonrasında Yunanistan üzerinden yapmışlardır. Cezayir'in, Tunus'un mücahitleri biz de gazi sıfatıyla anılmıştır.

Bunun bir de karşı tablosu vardır. Karşı tablosunda da Yunanlılar vardır. Bugünlerde Ayasofya'nın açılmasıyla birlikte yeniden toz kaldıran Yunanlılar hem yas tutuyorlar hem de Türkiye'nin manevi değerlerine saldırıyorlar. Türk karşıtı politika daha önce Andreas Papandereu tarafından yürütülüyordu. Papandreu o zamanlar yine Fransa'nın yedeğinde idi ve Esat ile de dirsek temasında bulunuyordu. Bugünlerde yine Yunanistan'ın hamiliğine Fransa ve Macron soyunmuş görünüyor. İsrail'i de yedeklerine almış bulunuyorlar. Türkiye'ye karşı şantaj politikası uyguluyorlar. Papandreu'nun bu düşmanlık üzerine kurulu politikasını şimdi rakip siyasi aileyi temsilen Miçotakis'lerin devraldığını görebiliyoruz. Türk düşmanlığını kaldıraç olarak görüyorlar ve tarih ve coğrafya üzerinden mühendislik yapıyorlar. Türkiye Yunanistan'ın bu tepkisel politikasını kınamış ve Atina'yı Avrupa'nın şımarık çocuğu olarak nitelendirmiş ve megali idea veya Bizans hayalinden vazgeçmesini istemiştir. Bizans hayali Yunanistan'ı ancak başkalarının maşası yapar. Büyük ülke yapmaz. Ama Yunanlı palikaryalar küçük düşünüyorlar ve vekaleten Türkiye'ye saldırıyorlar. Macron gibilerine alan açıyorlar. CHP ideolojisiyle Miçotakis'in politikası madalyonun iki yüzüdür.

Tarihi veya hafızayı aradan çıkarmak için Cezayir ile Fransa ortak bir komisyon kurmaya doğru gidiyor. Fransa Batı ocaklarının en mühim ülkesi Cezayir'i, tarihi aradan çıkartarak yeniden kazanmak istiyor. Fransız Cumhurbaşkanı Macron Cezayir savaşını veya kurtuluş savaşı yıllarını yeniden değerlendirmek için iki tarihçiyi yani Benjamin Stora ile Matteo Alexander'ı görevlendirdi. Benjamin Stora kendisine verilen misyonun iyi sonuç vereceği noktasında pek iyimser değil. Kuşkularını aşamıyor. Nispi bir açılım veya uzlaşma bekliyor. Lakin ilelebet tarihin surları içinde yaşamanın doğru olmadığını ve tarihin esiri olarak kalmanın kimseye yarar getirmeyeceğini öngörüyor.

CHP, FLN veya Yunanistan'daki Andreas Papandreu'nun PASOK Partisi, en son Yeni Demokrasi Partisi madalyonun öteki yüzlerini teşkil ediyor. Hepsi ortak mühendisliğin ayrı bir ucundan tutuyor. Olan iki tarafın halkına oluyor. Ecevit vaktiyle bunu söylediğinde sağdan soldan epey tepki almıştı.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN