Arama

Mustafa Özcan
Temmuz 18, 2020
Cami ile kilise arasında yolunu kaybedenler

Ayasofya meselesinde, mabedin cami olmasını isteyenlerle kilise kalmasını isteyenler arasında karşıt dinleri temsil edenlerin bulunması pek şaşırtıcı değil. Müslüman olduğunu sandığınız birisi mabedin kiliseye çevrilmesini talep ederken kimi papazlar da müze olarak kalacağına cami olmasını yeğliyorlar. Ehli insaf da Ayasofya'nın cami olmasını isteyen papazlara katılır ve onlar gibi düşünür ve davranır. Bülent Keneş isimli eski Zaman mensubu Ayasofya'nın kiliseye dönüştürülmesini isterken Filistinli papaz Manuel Müsellem ise Ayasofya'nın müze olarak kalacağına camiye dönüştürülmesinde bir beis ve mahzur görmediğini söylemektedir. Kısaca papazın yargısı Müslümanlardan yana, Bülent Keneş'in tam karşısında duruyor. Bu gibi eski Zamancıların elinde, meşruiyet arayışı karşılığında gayri Müslimlere rüşvet vere vere bir değer kalmamıştır. Nitekim, Yahudi ve Hristiyan alemini memnun etmek isteyen Paralel Yapı daha önce Kudüs'ün ortak bir şehir statüsüne kavuşturulmasını savunuyorlardı. Kısaca Doğu Kudüs'ün Müslümanlara ve Filistinlilere ait olduğu tezini söylemekten imtina ediyorlardı. Ezberletilmiş tezler ışığında Bülent Keneş'in Ayasofya'nın kiliseye çevrilmesini istemesi boşuna değil. Paralel Yapının bu yöndeki literatürüne veya geçmişteki yaklaşımlarına uygundur ve onları tamamlamaktadır.

Kapatılan Today's Zaman yönetmeni (FETÖ bağlantılı) Bülent Keneş'in Ayasofya ile ilgili attığı twiti okuyunca ne söyleyeyim pek şaşırmadım. Çünkü oldum olası bu gibi kimseler pek dengeli davranmıyorlar. Ne de olsa küp içindekini sızdırır. Kafası da gönlü de allak bullak. Daha doğrusu bulanık.

"Haçlıların ülkenizi işgal etmesi tehlikeli değildir" diyen FETÖ elebaşı Gülen'in elemanı ve FETÖ/PDY soruşturmasının firari sanığı Bülent Keneş, Ayasofya'nın camiye dönüştürülmesine tamamen karşı olduğunu söyleyerek zihniyetini bir kez daha açık etti. Salim kafa ile düşünemediği ve kafasındaki tortular doğrultusunda konuştuğu belli. Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda skandal ifadelere yer veren Keneş, "Benim görüşüm net: Müze bir ara formüldü. İlla bir ibadet yerine dönüştürülmesi gerekiyorsa kiliseye dönüştürülmeliydi ve hak yerini bulmalıydı. Kimin yaptığından bağımsız olarak camiye dönüştürülmesine tamamen karşıyım! Gasp edilmiş mekanda ibadet olmaz! Kanaatim bu..." demiştir. Bu sözler tamamen kin ve intikam dürtüsü mahsulü sözler.

Kin ve intikam dürtüleri ise aklı ve vicdanı örter, perdeler. Nitekim öyle de olmuştur. Gasp edilmiş mekanda ibadet olmaz derken Fatih'in bu mekanı gasp ettiğini söylemeye çalışıyor. Bu cümlenin söylenmeyen devamı şöyle olmalıdır: Gasp edilmiş ülkede veya belde de oturulmaz. Bu durumda Türkler İstanbul'da ötesi Anadolu'da işgal ettikleri topraklarda oturuyorlar. Sökülüp gitmeliler. Kahpe Bizans geri dönmeli! Zaten tarih boyunca Batılılar da böyle söylemiş ve bizi Orta Asya'ya geldiğimiz topraklara geri göndermenin hesabını yapmışlardır. Vaktiyle İstanbul'da görev yapan Romanya Büyükelçisi Trandafir G. Djuvara'nın kaleme aldığı Türk İmparatorluğunun Paylaşılması Hakkında Yüz Proje: (1281 - 1913) kitabı bu gizli ve açık planları ihtiva etmekte, yani tarih boyunca Türkleri sürme planlarına ışık tutmaktadır. Şimdi de onların sözcülüğünü yapmak Bülent Keneş'e düşmüştür. 'Labisu libasi katrani hamili asayı şeytanı' terkibiyle anılan kimi papazlar Bülent Keneş gibi Ayasofya'nın açılması karşısında ateş püskürüyorlar. Yunan Ortodoks Kilisesi ve Vatikan-Papa bunlardan bazıları. Kemal Hatip'in temas ettiği gibi bunlardan birisi de ateşli Filistin taraftarlığı yapan ve İsrail'e karşı görünen Ortodoks papaz Atallah Hanna'dır. Yarma gibi yontulmamış bir adamdır. Bir seferinde İstanbul'da görüşmüştük. Filistin veya İsrail ile ilgili keskin konuşmalar yapan birisi. Ama öte yandan Kemal Hatip'in işaret ettiği gibi Esat'a meftun. Zulmün öbür yakasında dolaşıyor. Dolayısıyla Ayasofya'nın yeniden cami yapılmasına karşı çıkıyor.

Buna mukabil yine Filistinli papazlardan Manuel Müsellem ise müzenin camiye dönüştürülmesinde bir beis olmadığını ve müze olarak kalmasından daha iyi olacağını söylemektedir. Bülent Keneş böyle düşünüyor papaz da tersini. Bu tersyüz edilmiş mantığa göre Filistinliler de Arz-ı Mev'ud'da işgalci pozisyonda bulunuyorlar. Burasını tahliye etmeleri gerekir. Nitekim kafaları dumura uğramış kimi Cezayirli sufiler ve bazı liberaller böyle düşünüyorlar ve bu toprakların Filistinlilere değil Yahudilere ait olduğunu ve Allah'ın onlara bahşettiğini söylüyorlar. Dolayısıyla burada işgal edilmiş topraklar kavramı netliğini kaybediyor ve göreceli hale geliyor. Filistinlilere göre Yahudiler işgalci iken Yahudilere ve kimi Müslümanlara göre de Filistinliler işgalci! Kin ve intikam dürtüleri normal düşünme yetisini köreltiyor, zedeliyor. Bülent Keneş'in 'Kimin yaptığından bağımsız olarak' demesi de yargısına inandırıcılık katmak için söylenmiş bir dolgu maddesidir. Niyetini perdeleme çabasıdır. Böylece çarpık düşüncesini Fatih'e kadar uzatmış oluyor. Filistinli hatiplerden Kemal Hatip son konuşmasında Amr İbnü'l As'ın Mısır'ı fethettiğinde kiliselere dokunmadığını ifade etmiştir. Keza Selahaddin Eyyübi, Kudüs'ü ikinci kez fethettiğinde ya da Haçlıların elinden aldığında Kıyamet Kilisesini camiye dönüştürmediğini hatırlatmıştır. Bununla birlikte şöyle düşünmek de mümkün: Selahaddin Eyyübi Hazreti Ömer'in mirasına ve tasarrufuna sadık ve bağlı kalmıştır. Kemal Hatip Fatih'in tasarrufunu izah ederken de Fatih'in Ayasofya'yı Rumlardan satın aldığını ve bu suretle camiye çevirdiğini ifade etmiştir. Son sıralarda 'satın alma' söylemi öne çıkartılıyor. Fetihle birlikte İstanbul'da hakimiyetin tarafları değişmiştir ve Fatih buna mebni olarak fetih hakkı olarak fethin şiarı olarak Ayasofya'yı camiye çeviriyor. Bundan ötesi teferruat ve zorlamadır.

Fatih inancının ve şartların gereğini yapmıştır.

Katolik Kilisesine mensup ve Bir Zeit beldesinde yaşayan Rahip Manuel Müsellem görüntülü mesajında şunları söylemiştir:" Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan Ayasofya'yı müze olmaktan çıkartarak ve yeniden camiye dönüştürerek Ayasofya'nın kadrini ve saygınlığını yüceltmiş, artırmıştır. Burada Allah'ın adı tespih ve tebcil edilmektedir. Ey Hristiyanlar dikkat edin! Burası milletlerin ayaklarının çiğnediği müzeden saygınlığı çağrıştıran camiye dönüştürülmüştür. Burada Allah'ın adı anılmakta ve şanı yüceltilmektedir."

Ayasofya'nın kilise olarak aslına döndürülmesi bir eksiklik (nakise) teşkil edecektir. Cami olması ise tekamül etmesini sağlayacaktır. Kilise camiye terakki etmiş olacaktır. Kadim ruhuna kavuşacaktır. Zira cami içinde, geçmiş ahitlerin misyonlarını da barındırmaktadır. İslam son vahiy ve misyon olduğundan kilisenin cami olması, terakki etmesi anlamına gelecektir. Camiden kiliseye dönmesi ise irtifa kaybetmesi vesile olacaktır. Esasında aralarında bir tekamül çizgisi var. Günümüzde asli suretinde kilise ve havraları camiler temsil etmektedir. Bu anlaşılsa Kudüs'teki kavga diner, çekişme yersiz ve anlamsız hale gelir. Yahudiler son mesaja inansalar bu mesaj içinde kendi misyonlarını ve tarihlerini ve geçmişlerini de bulacaklardır. Peygamberlerin ortak çizgisini izleseler o çizgi onları İslam'a götürecek ve o zaman bu mabet herkese hitap edecek, yetecektir. Lakin peygamberler silsilesini veya zincirini atladıklarından dolayı meseleye ikilem içinde bakıyorlar. Dolayısıyla tekamül çizgisini tezat çizgisi olarak görüyorlar. Zincirden koptukları halde Müslümanları zincir ve silsile dışı kabul ediyorlar. Bu da ortak mekanlar üzerinde çekişme üretiyor. Mevlana'nın benzetmesinde olduğu gibi herkes üzümü kendi dilinde ifade ettiğinde üzümden yemekten mahrum olur. Üzüme kavuşmak için ortak bir dil veya anlayış bulmak gerekiyor! Öyleyse aradan ayrılık dilini kaldırmak lazımdır!

Kısaca papaz Manuel Müsellem müspet düşünürken müspet düşünmesi gereken Bülent Keneş menfi düşünmektedir. Papaz camiden yana tavır alırken Keneş kiliseden yana görüş belirtmiştir. Sınanma bu olsa gerek!

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN