Arama

Mustafa Özcan
Mart 3, 2023
Batı sözcüsünün yalnız ölümü

İhvan içinde en fazla kanımın kaynadığı iki kişi vardı. Bunlardan birisi rahmetli olan Londra'da bir başına kalmış İhvan'ın Batı Sözcüsü Kemal Hilbavi idi. Kendisiyle ilk tanışıklığımız nerede oldu bilmiyorum. Lakin başta İslamabad olmak üzere en son adresi Londra'da bir araya geldik. Bazen de Türkiye'ye gelişleri sırasında İstanbul'da buluştuk, görüştük. İstanbul'a sık uğruyordu. Lakin Sisi darbesinden sonra onun İhvan ile bizim de kendisiyle münasebetlerimiz kesintiye uğradı. Yine gelip gidiyor muydu bilemiyorum ama ilgi alanlarımız da buluşmaz oldu. Benim de eski gibi aktif yazı hayatım ve temas trafiğim kalmadı. Benim de esasında Kemal Hilbavi gibi biraz çevreyle münasebetlerim kesintiye uğradı. İlişkilerde eski yapılar, kurumlar devre dışı kaldı. İslamabad'da olduğu sürede Cemaat-ı İslami ile işbirliği halinde Kadaya ed Düveliye "Uluslar arası Meseleler" adlı haftalık bir dergi çıkartıyordu. Yardımcısı da berrak bir zihne sahip gazeteci Tevfik Ganim idi. Zaman zaman talep üzerine bazen dosyalar hazırlıyor ya da hazırlanmasında yardımcı oluyordum. Kemal Hilbavi, İslamabad'da benimle bir mülakat yapmış ve yayınlamıştı. Kaliteye önem veren insanlardan birisiydi. Kadaya ed Düveliye kısa ömürlü olmuştur. Zira finans kaynağı temin edememiştir. Kardavi'nin eski özel kalemi ya da büro müdürü İsam Telime'nin anlattığına göre en son Suudi Arabistan'dan finans temin etmek istemişse de onların şartların altına girmek istemediği için proje suya düşmüş. Esasen daha önce Kemal Hilbavi Suudi Arabistan'da da eğitim faaliyetlerinde bulunmuş bir isimdir. Dolayısıyla bu ülkenin girdilerini çıktılarını bilen birisidir.

İhvan içinde dalgalanmalar, çekişmeler ve zıtlaşmalar ayrılık tohumlarının çekirdeği hükmüne geçmiştir. İhvan içindeki çatlaklar üstü örtük olsa da daima kor altında sıcak kalmıştır. Kemal Hilbavi hakikatin parçalanmasıyla ortalıkta ve iki arada bir derede kalan fanilerdendi. Kemal Senaniri ile birlikte cemaat içinde anılan iki Kemal'dan birisi olmalıdır. Yardımcısı Tevfik Ganim ise bir ara 'İslam online' haber sitesinin yöneticisi olmuştur. Sisi darbesinden sonra da içeriye atılmıştır.

2012 yılında Müslüman Kardeşler ile bağını kopartan Kemal Hilbavi bir ara Sisi darbesine 'devrim' demiştir. Ondan önce de Mısır halkından Mürsi'yi devirmesini istemiştir! Lakin daha sonra bu görüşlerini kısmen de olsa tadil ve tashih etmiş ve Sisi tarzı diktatörlüğün ümmete bulaşmış en büyük akıl hastalığı olduğunu ifade etmiştir.

Bir ara bu tür yalpalamaları olmuştur. Türkiye-Mısır eksenine önem vermiş ve bunun sağlamlaştırılmasını istemiştir. Bir iki defa TRT Arapça ekranlarında buluşmuştuk onun dışında sonraki safahatını imkan mertebesinde gıyabında takip ettim.

Kemal Hilbavi'nin yanlışlarından birisi de Arap Baharının patlak verdiği günlerde İran tezgahına gelmesi ve tezine destek vermesidir. Beşşar Esat'a tam siper arka çıkan İran rejimi öbür yandan Arap Baharı'nda halk iradesinin İran Devrimi'ni model aldığını söylemiştir. Böylece onlara liderlik şemsiyesi uzatmak istemiştir. İran'ın Arap Baharı'nı sahiplenme stratejisine hizmet etmiş veya katkı sunmuştur. Bunu özel sohbetlerinde müspet davranış modeliyle izah etmiş ve ilişkilendirmiştir. Arap Baharı patlak verdiğinde İran rejimi Arap Baharı'nın aslında İran Devrimi'nden ilham aldığını ileri sürüyordu. Kemal Hilbavi de Tahran'da böyle bir toplantıda Hamaney'i tasdikleyici bir mahiyette konuşmuştur. Bunun akisleri olmuştur. Bu nedenle de 2016 yılında İran'a gitmek üzereyken Kahire'de havaalanında çıkışı engellenmiştir.

Londra'da bulunduğu ve İhvan ile irtibatlı olduğu dönemlerde Risaletü'l İhvan bültenini çıkarmıştır. Risaletü'l İhvan, Mustafa Tahhan'ın periyodik olarak çıkardığı el Ahbar dergisine benziyordu. Her ikisi de bir dönem International Islamic Federation Of Student Organisations olarak anılan (IIFSO)'nun başında bulunmuşlardı. Her ikisi de rahmet-i rahmana kavuştu.

Bir dönem ben de Risaletü'l İhvan'ın Türkiye bölümünün haberlerini hazırlıyordum. Ardından merhum dostumuz Kemal Beyatlı Türkiye bölümünü yürütmeye başladı.

Bir ara Abdullah Azzam'ın damadı Abdullah Enes'den Kemal Hilbavi'nin durumunu ve duruşunu sordum, irkildi ve cevap vermek istemedi. O dönem adeta İslami kesimlerin birbirlerine yabancılaştığı bir çözülme dönemi idi. İhtilaflar sırt dönmeyi de beraberinde getiriyordu.

İhvan içinde kanımın en fazla kaynadığı ikinci kişi ise Abdussettar Milici idi. Hem İstikbal-i Tura hem de Ebu Za'bel cezaevlerinde birlikte olmuş ve düzgün kişiliği sayesinde bizi kendisine çekmiş ve hayran bırakmıştı. Daha sonra Türkiye'de de bir araya geldik. Hatta Tarih el Hareketi'l İslamiyye fi Sahat't Talim / Eğitim Alanında İslami Hareketin Tarihi adlı eserinde lütfetmiş bizden de söz etmiştir. Sonra onun da İhvan ile yolları ayrıldı ve bağlarını kopardı. Dönemin İhvan Genel Mürşidi olan Muhammed Mehdi Akif onu ve İhvan içindeki geçmişini ve hizmetlerini inkar etti, tanımazlıktan geldi. Zira cemaate daha farklı bir yöntem öneriyordu. O da ayrıldıktan sonra Sisi yönetimine destek vermeye başladı. Lakin öncesinde İhvan'ın siyaseti önceleyen bir hareketten ziyade davayı yani manevi irşadı önceleyen bir hareket olmasını istiyordu. Asabiyetin gereği taraf olmamasını aksine dava üzerinden herkesi kucaklamasını istiyordu. Siyaseti geri plana atmasını hatta yollarını ayırmasını tavsiye ediyordu. Müslüman Kardeşlerin manevi çeperlerine yeniden geri dönmesini talep ediyordu. Buna mukabil Mehdi Akif şunları söyleyecektir: "Biz bu saatten sonra mezar levazımatçılığı bile yapsak kimse bizi kale almaz. Bizi bu yeni yüzümüzle ve yönümüzle tanımaz." Dönüşüm vakti için çok geç olmakla birlikte bu mazeret yine de yerli yerine oturmuyordu. Bu doğru tutumun bedelini ifade etmekten ziyade başkalarının bakış açısını esas almak olur. Aksine Gannuşi gibi İhvan yanlısı liderler siyaseti bırakmak yerine davayı ya da siyaset yoluyla İslam'a hizmet iddiasını bırakmışlardır (10'uncu Parti Kongresi 2016 kararları). Gannuşi adeta 'İslamı anlatmak, yaşatmak herkesin vazifesi siyaset ise bizim işimiz diyordu. Böylece siyasetin İslami zeminini terk ediyordu. Hareketin kurucusu Hasan el Benna, Müslüman Kardeşler hareketini siyaset ve davet ekseni ya da kaynaşması üzerine kurmuştur. Hilafetin kaldırılmasını (3 Mart 1924) kendi hareketine zemin yapmıştır. Benna, Afgani ile Muhammed Abduh'un çizgilerini birleştirmiştir. Terkip ve sentez yapmıştır. Afgani siyaseti Abduh ise eğitimi öncelemiş ve esas almıştır. Hasan el Benna ise bu iki yöntemi birleştirmiştir. Hem siyaset hem eğitim demiştir. Belki Hasan el Benna'nın 1928 öncesi yani Müslüman Kardeşleri kurmadan önceki ahvali Abdussettar Milici'nin teklif veya tavsiyesine ilham verebilir ve daha uygun düşebilirdi. Sonrasında İhvan'da siyaset ile davet rükünleri et ve tırnak mesabesinde iç içe geçmiş ve bütünleşmişti. Mısır bugün bir zıtlaşma ve çekişme ikliminde yaşıyor. Müslüman Kardeşler kısa bir süreliğine sınandılar ardından Sisi'nin darbesine maruz kaldılar. Şüphesiz başarılı bir Müslüman Kardeşler hareketi bölge ve dünya için tehlikeli saçıyordu. Yeni bir modelin miladı olabilirdi. Türkiye-Mısır ekseninin ete kemiğe bürünmesi ihtimali başta Tahran olmak üzere bölge ülkelerini ve dünyayı sarsmıştır. Ama yarım kalan proje nefeslenme dönemi yaşıyor. Belki bir gün tekemmül eder.

Sonunda İhvan'ın panzehiri olarak gösterilen Sisi de başarısız olmuştur. İhvan'ı kanla barutla bastırmış ama Mısır'ın sorunlarını çözememiştir bilakis altında kalmıştır.

Mehmet Ali Paşa ile birlikte üç Kal'a vakası sayılıyor. Bunlardan birisi Kölemenlere karşı Mehmet Ali Paşa'nın harekete geçmesidir. İkincisi Abdunnasır'ın hareketi ve üçüncüsü de Rabia ve Nahda katliamlarıdır.

Başarının adresi aslında asabiyetler yerine hakkaniyeti koymaktır. Kaynaşma ve yardımlaşma ile hareket etmektir. Kemal Hilbavi 2018 yılından beri buna çabalamıştır lakin Sisici ısmarlama gazeteci takımı Kemal Hilbavi'yi hain ve terörist ilan etmiştir. Böylece hayatını kimseye yaranamadan bitirmiştir. Kemal Hilbavi ile Abdussettar Milici çekişme gergefinde asabiyetler arasında kaldılar. Buna Bediüzzaman şark husumeti demektedir. Asabiyetler karşısında hakkaniyetin fikri mücerredin dışında destek tabanı veya asabiyeti olmadığı için de yalnız kaldılar bazen de yalpaladılar.

Bir ara Müslüman Kardeşlerin Batı sözcüsü olarak görev yapan eski dostumuz Kemal Hilbavi'ye (vefatı 1 Mart 2023) Allah'tan rahmet ve mağfiret dilerim.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN