Hitler’in Kölemen Selefleri
Merhum Seyyid Kutup Yahudilerle alakalı olarak 'Ve iz teezzene rabbüke le yeb´asenne aleyhim ila yevmil kıyameti men yesumühüm suel azab inne rabbeke le serıul ıkab ve innehu le ğafurur rahıym' ayetinin tefsirinde 'men yesumuhum sue'l azab/' bölümünü tefsir ederken Allah'ın Yahudilerin üzerine kıyamete kadar onlara fena bir şekilde azap edecek Hitler modeline uygun insanlar göndereceğini ifade eder. Buradaki 'men' ifadesi tekil değil çoğul ifade etmektedir yani birden fazla insanı kapsamaktadır. Müceddit hadisindeki gibi bu ayette de 'men' kelimesi veya harfi birden fazla kişiye hitap etmektedir. Bu nedenle de müceddit hadisini yorumlayan alimler bir asırda bir mekan veya müteaddit mekanlarda birden fazla veya birden fazla alanda müceddit çıkabileceğini hükme bağlamışlardır. Dolayısıyla mahiyeti ve kapsamı ve içeriği tartışmalı olsa da Hitler Yahudileri tenkil etmiştir. Geçmişte benzerleri çıkmıştır ve gelecekteki benzerleri de Seyyid kutup'a göre yoldadır. Kısaca Hitler Almanlara mahsus bir figür değildir. Firavun ve firavunlar Mısır menşeli ve ona mahsus bir karakter olmakla birlikte ortak paydaya sahip insanlar her zaman ve her yerde bulunabilirler. Mısır'a özel olsalar da dünya açısından da genel bir durum arz ederler.
Firavunlara benzerlik arz etmesi açısından 1952 Hür Subaylar Darbesi, modelini ve karakterlerini incelemiştik. Mısırlı olmaları hasebiyle Nasır-Sedat ikilisinin firavunları temsil ettiklerini Cihad Sedat üzerinden kayda geçirmiştik. Kraliyeti yıkmışlar ama yerine kraliyet kurmamışlardı. Askeri rejim olarak yoluna devam etmiştir. Bununla birlikte Mitterrand'ın dediği gibi asker kökenli başkan olarak yarı tanrı sayılırlardı. Hüseyin Mü'nis gibi tarihçiler de bu özelliklerine vurguda bulunmaktadırlar. Bu durumda Nasır veya muakkiplerini nasıl tanımlamalı ve nereye koymalı? Bu hususta iki hatta üç görüş bulunuyor. Bunlardan birisi Hitler'in sıfatlarından olan führer - başbuğ tipli bir lider olmaları. İkinci olarak da kölemen olmasalar da Kölemenler rejimine benzer bir askeri cunta kurmaları ve Neo-Memlük modeli ve sıfatıyla anılmalarıdır. Baybars ve arkadaşlarının temsil ettiği Kölemenler veya Memlük rejimi asker karakterli rejimlerdi ve kraliyet olmadığından dolayı iktidar değişim ve dönüşümü darbeler vasıtasıyla el değiştiriyordu. Nasır da Kral Faruk'a darbe yapmakla kalmadı devamında silah arkadaşlarından devrimin başına getirilen General Necip'e de aynı şekilde kendisiyle birlikte hareket eden genç subaylarla darbe yaptı. Darbe üzeri darbe, darbe içi darbe! Suriye'de Baas dönüşü dönüşe sonunda Esat hanedanlığına dönüşmüştür. Mübarek de iki oğlundan biri olan Cemal'i (öteki Alaa) yerine geçirecek ve cumhuriyetçi kraliyet rejimini tesis edecekti. Müyesser olmadı araya halk hareketi ve 25 Ocak Devrimi girdi. Mübarek avucunu yaladı.
Nasır'dan Sisi'ye kadar gelen asker kökenli ve darbeci iktidarlar kendilerini yarı tanrı yerine koydular lakin Camp David ile birlikte Amerikan-İsrail mihverinin hizmetine girdiler. Zaten baştan da darbe Amerikan menşeli idi. Tiranlığıyla ünlü Nasır İsrail karşısında büyük bir yenilgi almış ve imajı yerle bir olmuş lakin gerçekle yalan arasındaki açığa propaganda mekanizmasıyla kapatmaya kalkışmışlardır.
Abdullah Muradoğlu Yeni Şafak'taki bir yazısında (Mısır"a "Neo-Memluk" model) bu konuya eğilmiş ve şunları kaydetmiştir: Osmanlı döneminde de Memluk askeri beyleri nüfuzlarını korudular. 1811"de yıkılan Memluk sistemi 1952"de CIA"nın desteklediği "Hür Subaylar" darbesiyle yeniden üretildi. 'Atlar Ezher'e Girdi' gibi hamasi kitaplarıyla tanınan ve Napolyon dönemini anlatan Muhammed Celal Keşk 1952 Hür Subaylar Darbesinin en uzun analizlerinden birini kaleme almıştır. Bütün fikri akımları deneyen sonunda İslamcılıkta karar kılan Muhammed Celal Keşk sorumsuz ve bohem yaşantısından dolayı Kral Faruk ve idaresine karşıdır. Bu nedenle her dönemin idaresini karşısında bulmuştur. Kraliyet döneminde zindanlarla tanışan Muhammed Celal Keşk Temmuz Darbesinin (1952) Amerikan darbesi olduğunu keşfeder ve bunu en kapsamlı şekilde kaleme alır. Bu nedenle Nasır döneminde de hapiste yatar. Sovyetler Birliği'nin hakkında Kahire ile Moskova arasındaki ilişkileri bozuyor diye jurnallediği için gazetecilik yapması ve makale yazması bir müddet (1964-1967) engellenir. Çareyi ülke dışına çıkmakta bulur ve Lübnan'a yerleşir ve burada Selim el Luzi ile birlikte el Havadis dergisini yayınlar. Selim Luzi'nin Esat rejimi tarafından kaçırılarak vahşi bir şekilde öldürülmesinden sonra oradan ABD'ye geçer. İslamcılıkta karar kılmasından sonra eski yoldaşlarıyla kalem kavgalarına tutuşur. Laik ve komunist kesimlerden isimlerle kalem atışmalarında bulunur. Sonunda şöyle bir muhkem kanaate varır: İslam karşısında küresel bir Yahudi komplosu bulunuyor. Bu dalganın şevketi ancak topyekün bir mücadele ile yıkılabilir, kırılabilir. Bunu İslam medeniyetini ihya ederek ve cihadını kuşanarak; İslami dirilişi körükleyerek yapabiliriz. Müslümanların başına musallat olmuş iki engelleyici unsurdan birisinin milliyetçilik ikincisinin de diktatörlük olduğunu ifade etmiştir ( https://www.aljazeera.net/ encyclopedia/icons/2017/12/17/ ).
HİTLER'İN KÖLEMEN SELEFLERİ
Kimi Ermeni muhipleri Hitler'in selefinin Talat veya Cemal Paşa olduğunu savunmuşlardır. Muhammed Haseneyn Heykel ise Öfkenin Sonbaharı isimli eserinde üçüncü tez olarak Hür Subaylar hareketinin İttihatçılardan mülhem olduğunu Enver Sedat'ın ismini Enver Paşa'dan Cemal Abdunnasır'ın ismini ise Cemal Paşa'dan aldıklarını ifade etmektedir. Ebu'l Hasan en Nedevi ise Mustafa Kemal ile Nasır arasında benzerlik kurmuş ve şöyle demiştir: Türkiye'de Kemal, Mısır'da Cemal olarak ete kemiğe bürünmüştür. Neo Memlüklerden önce klasik Memlüklü dönemine gelecek olursak; Annemarie Schimmel Hitler'in veya Fühnrer'in köklerinin Kölemenler dönemine uzandığını ifade etmektedir. Doktorasını Kölemenler dönemiyle ilgili olarak çalışan Annemarie Schimmel 'Doğudan Batıya' adlı otobiyografisinde bu konuya da temas etmiş ve bu yöndeki kanaatini açığa vurmuştur. "…Lakin ben, her şeyden evvel doçentlik tezim üzerinde yoğunlaşıyordum. Konusu: " Memlüklerde Askeri Zümre" idi. Çalışmalarım esnasında okuduğum kadarıyla bazı Memlük emirleri de bana zamanımızın "Führer'lerini çağrıştırıyordu…( Annemarie Schimmel, Doğudan Batıya, Sufi, S. 75)."
İlk Memlükler arasında Führer tipleri beliriyorsa Neo-Memlük modelinde de yeni Führer modelleri olmalıdır. Yine de Hitler Sisi gibilerle kıyas bile edilemez. Birinci Kölemenler döneminin figürleri ile sözgelimi Baybars ile Hitler şaşaa açısından karşılaştırılabilir. Lakin Nasır ve arkadaşları Hitler karşısında sönük kalırlar. Benzerlikten ve taklitten öteye gitmez. Mısırlı ilk Kölemenler Moğol akınlarını durdurmuşlardır. Hür Subaylar ise İsrail karşısında varlık gösterememiştir. Tek kelime ile çuvallamıştır. Benzerlik veya özenti, eşitlenmek değildir.
Mustafa Özcan
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.