Arama

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Ekim 23, 2023
Kudüs, Filistin’in kalbidir!..
Sesli dinlemek için tıklayınız.

Bundan iki buçuk yıl önce, 21 Mayıs 2021'de yine zalim ve işgalci İsrail'in 549 Filistinliyi hayattan koparan saldırıları yaşanmıştı. Bugünlerde de yine 7 Ekim'den itibaren süren hava ve kara saldırılarında binlerce masum, atılan bombalarla yerle bir olan evlerinde, sığındıkları hastanelerde can verdi… Ne itidal çağrıları ne verilen süre tehditleri işe yaradı… Zalim işgalci, "zulüm" kelimesine rahmet okutacak bir vahşilik ve barbarlıkla, savaş ilan ettiği topluma ve topraklara ölüm yağdırmaya devam ediyor maalesef…

2021 yılındaki saldırılarda bu sütunda kaleme aldığımız yazılardan birinde şöyle demiştik: "Gönül isterdi ki, vaktiyle, elinden gelen her şeyi bu mübarek ve mukaddes topraklar için seferber eden şanlı ecdadımızın oralarda yaptıklarını bilen ve o beldelerdeki muhteşem mirasımızın farkında olan bir nesil olabilseydik… Bu bize, hem nasıl yüce idealler taşıyan, mukaddesat aşığı bir ecdada sahip olduğumuzu öğretecek; hem de bir mümin olarak bu toprakların, bu şehrin ve bu mescidin bizim için ne ifade ettiği ya da etmesi gerektiği sorusunu gündemimize taşıyacaktı… Böylece bizler bu sayede, sadece her bir İsrail saldırısında gündeme alan, bir süre sonra unutan kişiler değil, her zaman ve zeminde Mescid-i Aksâ'yı, Kudüs-ü Şerif'i ve "mübarek-mukaddes topraklar" olarak vasf edilen Filistin diyarını her hâl ü kârda yâd eden kişiler olacaktık…"

Evet, bizler İslam dünyası olarak, bu asırda yaşayan Müslümanlar olarak maalesef bu irtibatı devam ettiremediğimizden ötürü, bizim için "kutsal" olan ve olması gereken bu üç varlığı, gereği gibi tanıyamayan, hak ettiği sevgiyle sevemeyen ve olması gereken şekliyle benimsemeyen toplumlar haline döndük… Her saldırıyı seyretmek ve ardından masumlara mezar olan yerleri yeniden inşa ve imara çalışan bölge sakinlerine teselli ve destek olacak çalışmalara ve çabalara katkı vermeye çalıştık… Gerçi yaptıklarımız da bize düşen vazifelerdendi ama kazanmamız gereken şuuru ve sahip olmamız icab eden bilgiyi hangi oranda gerçekleştirdiğimiz ve başardığımız konusu, tartışılmaya değer… Kanaatimizi belirtmemiz gerekiyorsa, söyleyelim: Sınıfı geçtiğimizi söyleyemeyiz!.. Evet, sınıfımızı geçmemize yetecek kadar bilgimiz olmadığı için başta zalim devletin bizzat kendisinin yalanları, beraberinde ona destek veren medya kuruluşlarıyla ters yüz edilen hakikatlerin aslını anlatmak ve insanları ikna etmekle meşgul olan bir İslam dünyasıyız vesselam. Zamanı değil gibi görünse de şuna mecburuz: Mescid-i Aksâ, Kudus-ü Şerif ve "mukaddes topraklar" olarak vasf edilen Filistin diyarı bir Müslüman için ne ifade eder? sorusunu kendimize sormak, bilgi edinmek için araştırmak ve bilgilerimizi çevremizle; özellikle yetişkin, genç ve çocuklarımızla paylaşmak mecburiyetindeyiz. Zira "din kardeşinin derdiyle dertlenme" erdemi, önce onu ve derdini tanımayla mümkündür. Onu ve onu ilgilendiren hususlar hakkında bilgisi olmayan kimsenin böyle bir erdeme sahip olması da beklenemez. İşte bunun için, sadece Filistinli kardeşlerimizin değil, tüm insanların ve özellikle Müslümanların sınavda olduğu bu günler, büyük bir imtihanın en zor zamanlarıdır… Din kardeşlerimizin muhatap oldukları bu sınavda biz de "onların derdiyle dertlenebilme" hususunda sınavdayız. Bu sınavı başarıyla verebilmek için dersini çalışan kişi olmak ne kadar önemliyse bizim de bu bilgilere sahip olmamız o kadar önemlidir vesselam. Geliniz belki ilk kez belki de bir kez daha çalışmamız gereken konulara bakalım. Soralım bir daha kendimize "Mescid-i Aksâ, Kudus-ü Şerif ve Filistin diyarı, bir Müslüman için ne ifade eder?" diye...

Filistin diyarı niçin değerlidir?

Gerek Kur'an-ı Kerim gerekse Tevrat'ta yer alan bilgiler, Filistin diyarını "kutsal topraklar" olarak vasıflandırılmış olmasına işaret eder. Mâide suresi 21-26. ayetler ve yine İsra 1. ve Enbiyâ, 71. ayetler, "el-ardu'l-mukaddese" olarak nitelenen ve "mübarek kılınan" bu toprakların, içinde Beytül-Makdis'in de bulunduğu Filistin toprakları olduğunu, bilinen tarihi bir gerçeklik olarak ortaya koyar. Hz. İbrâhim ve ondan sonra gelen birçok peygamber burada yaşadığı ve defnedildiği için burası aynı zamanda ilahi vahyin de indiği ve peygamberlerin hayat sürdüğü yerdir.

Vahy-i ilahiye mazhar olan bu topraklar, aynı zamanda "Ebü'l-Enbiya" yani "Peygamberlerin Babası" olarak tanınan Hz. İbrahim'in (as) "Ben de Rabbime giderim" diyerek hicret edip yerleştiği topraklar olmuştur. O halde;

Filistin, en önce Halîlurrahmân Hz. İbrahim'in hicret ettiği ve uzun müddet yaşadığı yerdir…

Filistin, Hz. Lût'un da, kavmine inecek azabın tahakkukundan önce Allah'ın emriyle hicret ettiği ve sığındığı ülkedir.

Filistin, el-Kuddûs (cc) isminin tecellisiyle mübarek ve mukaddes kılınan ve "Kudsü Şerîf" olarak bilinen bir şehri bağrında taşıyan diyarın adıdır.

Filistin, Hz. Davud'un, kendi servetiyle inşa etmeye başladığı Beytü'l-Makdis'in bulunduğu topraklardır.

Filistin, Nebi-Hükümdar olan Hz. Süleyman'ın tüm dünyayı yönettiği ülkedir.

Filistin, oğlu Hz. Yusuf'a kavuşmadan önce uzun yıllar Hz. Yakub'un da mekan tuttuğu diyardır.

Filistin, Hz. Musâ'nın kavmine "mukaddes topraklara gidin" diye işaret ettiği yerdir.

Filistin, Hz. Zekeriya'nın, oğlu Hz. Yahya'nın, Hz. Meryem'in ve Hz. İsa'nın, doğup büyüdükleri, yaşayıp vefat ettikleri "Peygamberler (aleyhimüsselam) Diyarı'dır" vesselam…

Filistin'e bu bakış açısıyla yeniden bakmak ve tanımak; okumak ve anlamak; ardından fırsat buldukça anlatmak zorundayız. Çünkü zalim işgal devletinin, onunla tüm bağımızı kesmek ve bize onu unutturmak için planlı bir şekilde çalıştığının farkında bile olamadık yıllarca… Bedelini ise bugün ağır bir biçimde ödüyoruz maalesef…

Konuya devam edeceğiz…

Mehmet Emin Ay

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN