Arama

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Aralık 12, 2022
Dostluk üzerine…

Gençliği ilgilendiren konular üzerine kaleme aldığımız yazıların hazırlık aşamalarında dikkatimize takılan birkaç husus, bugünkü yazımızın temelini oluşturuyor. Şöyle ki, yeni yetişen neslin ya geleneksel olarak dostluğa ve arkadaşlığa önem veren kişiler olmaları ya da sosyal hayata fazla karışmayıp sanal âlemde gezinmekten, fikirlerini internetin sanal mecralarında yazıp çizmekten memnuniyet duymaları, bilinen bir gerçek… Her ne kadar bu iki dünyayı; yani sanal ve gerçek sosyal çevreyi kendisi için "yaşanılan" bir ortam kılabilenler hiç yok değil ama çoğunlukla ya internetle alakası "sınırlı" ya da "internete" bağımlı diyebileceğimiz bir nesil var karşımızda… Doğrusu, bilişim çağının tam orta yerinde yaşayan bizler ve yetişmekte olan nesiller için interneti faydalanılabilir bir araç kılmak da elimizde, ona bağımlı olarak hayatımızı kısıtlamak da… Ancak maalesef bu konuda göstergeler, daha ziyade ona "bağımlı" olduğumuzdan yana…

Bugünkü yazımızda, gençlik yıllarında sosyal hayatı önemseyenlerin kurdukları arkadaşlıkların ve dostlukların önemi ve bu dostlukların, genç insanın kişilik ve karakterinin teşekkülünde ne derece etkili olabileceği üzerinde durmak istiyoruz.

Gençlik ve Dostluk…

Kavramlar, tüm hayatımızda ve özellikle günlük yaşantımızda bize yön verirler… Bu sebeple hem onları iyi bilmek ve tanımak hem de onlara sahip çıkmak zorundayız… Ancak kavramlar üzerine konuşmak kolay değildir. Zira genellikle kavramlar, üzerinde düşünen, fikir üreten ve söz söyleyenlerin bakış açılarıyla şekillendikleri için; din, kültür, coğrafya gibi faktörler, onların farklı bir muhtevaya kavuşmasına ve dönüşmesine etki ederler… Dahası bir kavram hakkında yüzlerce tanımın oluşmasında da rol oynarlar. Bu hakikati ifade ettikten sonra "Gençlik" ve "Dostluk" kavramları hakkında birer özlü ve kısa tanımda bulunmak isteriz…

Gençlik, "bülûğ çağı öncesinden başlayarak 25 yaşına kadar süren, yetişkinlik süreci öncesindeki bireyin genellikle bu dönemi eğitim-öğretimle geçirdiği; bir sabit gelir ve meskene sahip olmadığı çağın adıdır"… Genel kabuller çerçevesinde böyle bir tanımdan söz edebiliriz. Ancak burada İslam kültüründe, "gençlik dönemi"nin büluğ çağı ile başlayıp kırk yaşına kadar süren daha uzun bir dönemi kapsadığını da dikkat çekici bir bilgi olarak ifade etmek isteriz.

Dostluk ise "cana yakın olmak, sevgi ve saygının harmanlandığı bir ilgi ve alaka ile kurulan ve devam ettirilen arkadaşlıklardır. Ancak dostluk sıradan bir arkadaşlıktan öte önce ruhların uyuşması, anlaşması ve kaynaşmasıdır", diyebiliriz…

Bir tarafta eğitimcilerin, insan hayatının en "plastik dönemi" olarak adlandırdıkları gençlik, öte yandan insanın kişilik ve karakterinin oluşmasında ciddi etkilere sahip olan dostluk… Doğrusu ikisi de insan denilen varlığın iki değeri ve aynı zamanda sınanacağı ve belki de sorgulanacağı iki geçiş noktası…

İçinde barındırdığı hikmetler ve derin anlamlarla Kur'an-ı Kerim ve onun ayetleriyle hayatını nakış nakış işleyen bir peygambere sahip olmak bizler için son derece büyük bir ayrıcalık… Zira yukarıda bahsini ettiğimiz bu iki konuda da bize hem tanıtıcı bilgiler veren hem de yön tayin eden ayetlere ve hadislere sahibiz… Şimdi geliniz, genel manada tüm hayatımızı, özel anlamda da gençlik çağını ilgilendiren yönüyle dostluğun öneminden ve kurulan dostlukların hem bu dünya hayatımızdaki hem de ebedi âlemdeki yerinden ve öneminden bahsedelim…

Kur'an-ı Kerim'de dostluğa dair kelimeler…

Bir hikmet hazinesi olan Kur'an-ı Kerim'e baktığımızda "dost" kelimesinin karşılığı olarak "velî" ve "halîl" kelimelerini görmekteyiz. Tekil ve çoğul olarak 87 ayette geçen "veli" kelimesi, 46 yerde "Allah'ın insanlara dostluğu" konusundadır. Geri kalan ayetlerde ise "insanların Allah'a dostlukları" gibi olumlu anlamda; ve yine "insanlarla şeytan arasındaki dostluk" ya da iyi veya kötüler arasındaki olumsuz anlamdaki dostluklardan da bahsedilmektedir. Anlaşılan, "candan sevmek" ve "sevilmek" anlamındaki Farsça bir kelime olan dost ve dostluk, temeli bu dünyada atılan, etkisi ise ebedi âleme kadar uzanan bir mana derinliği ve enginliği taşıyor…

Yine bazı ayetlerde dost anlamında "halîl" kelimesinin kullanıldığını görmekteyiz ki, "Allah İbrahim'i kendine dost kıldı." (Nisa, 125) ayeti buna örneklerden biridir. Ancak aynı zamanda bu kelimenin, pişman olunacak dostluklar için de kullanıldığını yine Kur'an-ı Kerim'den öğrenmekteyiz. "(Bazı kimseler mahşer gününde şöyle diyecekler) "Yazıklar olsun bana! Keşke falancayı kendime dost edinmeseydim!" (Furkan, 28)

Ayetlerden anlaşılan şudur ki, bu dünyada kurulan dostluklar insanın sadece bu dünya hayatını olumlu ya da olumsuz anlamda ilgilendirmekle kalmıyor; onun ebedî hayatını da yine olumlu ya da olumsuz bir şekilde etkileyecek bir durum arz ediyor... İnsanoğluna verilen "gönül", Yüce Yaratanı tanısın ve bilsin isteniyor. Gönlün "En Yüce Dost" olan Allah'ın sevgisiyle dolu olması, O'nun kutlu elçilerine ve Son Nebi'ye muhabbet duyması bekleniyor… Yoksa şeytan ve onun yolunda olanlarla kurulacak dostluklar hem bu dünyada hem de ahiret yurdunda nice sıkıntı ve belâların baş sebebi olarak zikrediliyor, dostluğa dair nice ayetlerde…

Allah için seven ve sevilen; dostluklarını O'nun ve Habibi'nin sevgisi üzerine kuran şanlı ecdadımızın tekrarlayıp durdukları şu güzel cümleyle son verelim sözlerimize:

"Kabrimi, dostun yolu üzerine kazın… Belki gelip geçerken bana fatiha okur… Çünkü, dostun fatihası da başka olur…"

Dostluğa dair anlatacaklarımıza devam edeceğiz. Hayırlı haftalar dileğiyle…

Mehmet Emin Ay

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN