Arama

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Ağustos 18, 2022
Teslimiyetin zirvesindeki muhacir: Hz. Hacer

İlk muhacir Hz. İbrahim'in (AS) ailesi, Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen ailelerden biri olarak dikkat çeker. "Şüphesiz ki Allah; Âdem'i, Nuh'u, İbrahim Ailesi ile İmran Ailesini âlemlere (diğer insanlara) seç(ip üstün kıl)mıştır" (Âl-i İmran, 33).

Hz. İbrahim'in (AS) hicretinde, yanında olan eşi aynı zamanda amcasının kızı olan Hz. Sâre'dir. Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen Âl-i İbrahim'in diğer fertleri olan Hz. Hacer, Hz. İsmail (AS) ve Hz. İshak (AS), yıllara sonra aileye iştirak eden Allah Teâlâ'nın kendilerini mübarek kıldığı kimselerdir (Bkz. Hûd, 73).

Bugünkü yazımızda "teslimiyetin zirvesindeki muhacir" olarak nitelendirebileceğimiz bir hayat hikayesine sahip olan Hz. İbrahim'in (AS) eşi ve Hz. İsmail'in (AS) annesi Hz. Hacer'den bahsedeceğiz…

Hz. Hacer kimdir?

Ehl-i Kitab'ın da kendisinden bahsettiği birtakım bilgilere sahip olduğumuz Hz. Hacer'e, İslâmî kaynaklar da önemli bir yer ayırırlar. Zira o, Hz. İbrahim (AS) gibi "teslimiyet örneği" bir peygambere eş olma şerefine nâil olmuş, Son Nebi Hz. Muhammed'in (SAV) ceddi Hz. İsmail'i (AS) dünyaya getirmiş, Allah'ın emrine rıza göstererek kaldığı Mekke'de, kendisi ve yavrusu hürmetine Zemzem suyunun ihsan edildiği; bu sayede asırlardır ismi tüm dünyada müslümanların dilinde hayırla yâd edilen bir kadındır… Peki bu muhterem ve muazzez Hz. Hacer kimdir?

Taberî, İbn-i Hişâm ve Aynî gibi tarihçilerin eserlerinde ve yine bazı hadis kaynaklarında aktarılan bilgiler çerçevesinde Hz. Hâcer'in Mısırlı olduğu ve Kıbtî krallardan birinin kızı olduğu belirtilir. Başka bir bilgi onun Nil nehri yakınlarındaki Ensına kasabasının bir köyünden olduğu yönündedir. Ebû Hüreyre'den nakledilen bir hadiste ise Resul-i Ekrem (SAV) Efendimiz, Mısır hükümdarının, hizmetçilerinden biri olan Hâcer'i, Hz. İbrâhim'in eşi Sâre'ye hediye ettiğini, ifade buyurmakta; diğer bir hadis-i şerifte de şöyle bir tavsiyede bulunmaktadır: "Mısır'ı fethettiğinizde halkına iyi davranın; çünkü onlara karşı ahdimiz ve onların bizimle akrabalığı vardır."

Hz. Sâre ile evli olan Hz. İbrâhim (AS) uzun süre çocuk sahibi olamamıştı. Zaman zaman dualarında "Rabbim bana sâlihlerden olacak bir evlât ver!" (Sâffât, 100) niyazıyla Allah'a yalvaran Hz. İbrahim'in (AS) evlat hasreti çekmesine üzülen Hz. Sâre, eşinden Mısırlı hizmetçisi Hâcer'i ikinci eş olarak nikahlamasını istemişti.

Bu evlilikten İsmail ismini verdikleri bir oğlu dünyaya geldi, Hz. İbrahim'in… Ancak eşi Hz. Sâre, bebek İsmail'i ve annesini kıskanarak onları evden uzaklaştırmasını istedi eşinden… Hz. İbrahim (AS) nasıl davranacağı konusunda tereddüt yaşayınca Allah Teâlâ kendisine Hâcer ve oğlunu alıp Mekke'ye gitmelerini emretti. Hicret yolculukları, temelleri kumlarla örtülü Kâbe'nin bulunduğu yerde, Ebu Kubeys Dağı eteklerinde bir ağaç gölgeliğinde son buldu.

O sırada tamamen ıssız ve kupkuru bir vadiden ibaret olan Mekke'ye hicret eden Hz. Hâcer, eşi Hz. İbrâhim'e (AS), "Bizi hiçbir ekinin bitmediği ve kimsenin yaşamadığı bu vadiye bırakıp gidecek misin?" diye sormuştu. İki kez sorduğu soruya cevap alamayınca, bu defa "Bunu sana Allah Teâlâ mı emretti?" diye sordu. Bu soruya Hz. İbrahim (AS), "Evet!" cevabını vererek, bunu Allah'ın emriyle yaptığını ifade ettİ. Hz. Hâcer bu cevaba karşılık asırlarca hatırlanacak şu sözleri söyledi: "Mâdem sana bunu emrettiyse, Allah bizi asla sahipsiz bırakmaz, O'na olan itimadımızı zâyi etmez!"

Eşinin bu teslimiyet dolu sözleri üzerine teselli bulan Hz. İbrahim (AS) onlardan ayrıldıktan sonra biraz uzaklaştığında ellerini açarak Allah Teâlâ'ya şöyle niyazda bulunmuştu:

"Ey Rabbimiz, ey sahibimiz! Ben ailemden bir kısmını senin Beytülharâm'ının yanına getirdim ve onları şu çorak vadiye yerleştirdim. İsterim ki, onlar namazı dosdoğru kılan kimseler olsunlar. Sen de insanların gönlünü onlara meylettir (gelip komşuları olsunlar) ve onlara çeşitli meyvelerden rızıklar ver ki, sana şükreden kullarından olsunlar." (İbrâhîm, 37).

Hz. Hâcer'i, "Teslimiyet Zirvesi" kılan özellikleri nelerdir?

Hz. Hâcer, Peygamberler Tarihi'nde, Allah'a teslimiyetiyle temayüz eden Hz. İbrahim'in (AS) eşidir. O'nun ateşe atılırken, yurdunu terk etme durumunda kalıp hicret ederken gösterdiği teslimiyete şahit olmamıştı belki, ama sevgili yavrusuyla beraber onu Mekke'ye getirirken ve bu ıssız vadiye bırakıp giderken, Allah'ın emrine nasıl teslimiyetle razı olduğuna bizzat vâkıf olmuştu. Kur'an-ı Kerim'in ifadesiyle Hz. İbrahim, "Allah'ın bu dünyada seçtiği ve ahirette de salihlerden biri olarak kıldığı; yine Allah'ın, "Teslim ol!" emrine, "Alemlerin Rabbine teslim oldum" (Bakara, 131) diyen biridir.

Hz. Hâcer, işte bu peygamberin eşiydi. Onunla çıkıp Mısır'dan Mekke'ye hicret ederken de teslimiyet göstermişti, yalnız başına yavrusuyla birlikte ıssız ve çorak vadide kalacağını öğrenince de... İnandığı ve güvendiği Allah'a olan imanı, O'ndan gelen razı olan Hz. Hâcer'i teslimiyetin zirvesine çıkarmıştı. Allah Teâlâ da elbette bu kulunu sahipsiz bırakmayacaktı.

Fârân Dağları'nın çevrelediği Mekke vadisinde, yanlarındaki su ve erzakın tükenmesiyle yavrusu İsmâil'in susuz kalmasından ve ölmesinden korkan Hz. Hâcer, çıkıp gelmesini umduğu bir kervanı görebilmek amacıyla çaresizlik içinde Safâ ile Merve tepelerine çıkarken de bu tepeler arasında yedi defa gidip gelirken de asla içindeki ümidini yitirmemişti. Terler dökerek koştu ve yorgun düşerek yürüdü bu mesafeyi… Birden, İsmail'in yanı başından bir su çıktığını gördü. Hemen gidip etrafını çevrelemeye çalıştı, oğluna da içirdi kendisi de kana kana içti bu mucize sudan… Asırlardır Zemzem, o tarihten bugüne sadece çorak vadinin biricik su kaynağı olmakla kalmamış, insanların susuzluğunu gideren ve kendine has tadıyla onları suya kandıran bir "nimet" olmuştur. Hz. İbrahim'in duası kabul olmuş, insanlar bu suyun etrafına gelip yerleşmişlerdir. Hz. Hacer, muhterem ve muteber bir insan olarak onlar arasında yaşamış onlardan bir kızla oğlunu evlendirmiş ve teslimiyet zirvesinde bir muhacir olarak göçtüğü Mekke'de doksan yaşlarında vefat etmiş, Kabe'nin yanı başında sırlanmıştır.

Onun, teslimiyet zirvesindeki eşi Hz. İbrahim'le (AS) birlikte zikredilmesine bir sebep de biricik oğulları sevgili İsmail'i Allah için kurban etme sınavında gösterdiği teslimiyettir. Bir anne olarak, oğluna olan şefkatini koz olarak kullanan şeytanın aldatmalarına kapılmayışı, bu sınavda da yine Allah'a tevekkül edişi, Hz. Hâcer'i (AS) müstesna bir makama yükseltirken, sonradan gelecek nesillere de şu önemli mesajı verilmiştir:

Hâcer, kıptî bir hizmetçiyken, bir peygambere eş, bir peygamber namzedine de anne oldu. Onun hürmetine çöl kumlarının arasından asırlardır akıp duran Zemzem ihsan edildi… Onun kurduğu belde, Son Nebi'nin dünyaya geldiği topraklar oldu… Kâbe'nin yanında Hicr-i İsmail'deki medfun bedeni göçse de bu dünyadan, yâd-ı cemil'i asırlardır, müminlerin dilinde; hac ve umre için Safâ ve Merve arasında sa'yeden her gönülde…

Çünkü o da her muhacir gibi Rabbine; Rabbinin rızasına tâlip olan bir muhacir olarak çıktı yollara… Karşılaştığı sınavlarda Rabbine olan inancını hep muhafaza etti… Rabbi de, onu da imanını da zayi etmedi; ona teslimiyet ve rıza tahtını lutfeyledi vesselam… Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi onun ve tüm Âl-i İbrahim'in üzerine olsun…

Mehmet Emin Ay

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN