Arama

İsmail Güleç
Kasım 11, 2021
Önceki öğrenmenin tanınması
Sesli dinlemek için tıklayınız.

Son yıllarda, üniversitelerimizde yeni bir kavramla tanıştık. "Önceki öğrenmenin tanınması." İngilizcesi "Recognition of prior learning (RPL)," olan önceki öğrenmenin tanınması aynı zamanda "önceki öğrenmenin değerlendirilmesi" (prior learning assessment (PLA)), veya "Önceki öğrenmenin değerlendirilmesi ve tanınması" (prior learning assessment and recognition (PLAR)) olarak da geçiyor. Bizimkiler, "sözün kısası makbuldür" fehvasınca "Önceki öğrenmenin tanınması" biçimini tercih etmişler. İyi de etmişler.

Önceki öğrenmenin tanınması, öğrencilerin sınıf dışı ortamlarda kazandığı bilgi ve becerilerin ders kredi sistemi içinde değerlendirilmesini tanımlayan bir süreç. YÖKAK, önceki öğrenmelerin tanınmasını; "bireylerin örgün, hayat boyu öğrenme ve/veya serbest öğrenme yoluyla edinmiş olduğu öğrenme kazanımlarının resmi olarak tanınmasını ve belgelendirilmesini sağlamaktadır." şeklinde tanımlıyor. Bu sistemin konulma gerekçesi ise sağladığı şu faydalardan dolayı:

  • Bireyler açısından mesleki gelişimi,
  • İşgücü piyasasındaki hareketliliği artırması,
  • Eğitim tekrarını ve zaman israfını önlemesi,
  • Erken mezuniyet sağlaması,
  • Öğrenmenin maliyetini azaltması,
  • Öğrenmeyi teşvik etmesi,
  • Kişinin motivasyon ve öz güveninin artmasını sağlaması

YÖKAK, bir de not ekler:

Türk Yükseköğretim kurumlarında önceki formal (Örgün) öğrenmenin tanınması dikey, yatay ve üniversite içindeki geçişler Yüksek Öğretim Kurulu'nun belirlemiş olduğu "Yüksek Öğretim Kurumlarında Önlisans Ve Lisans Düzeyindeki Programlar Arasında Geçiş, Çift Anadal, Yan Dal İle Kurumlar Arası Kredi Transferi Yapılması Esaslarına İlişkin Yönetmelik" kapsamında gerçekleştirilmektedir. Türkiye'de örgün eğitim kurumları dışında formal olmayan sertifikaya dayalı veya tecrübeye dayalı (İn-formal ve non-formal) öğrenmenin tanınma süreci henüz başlangıç aşamasındadır.

Üniversitelerimizdeki durum

Aralarında YÖKAK tarafından akredite edilen üniversitelerin de bulunduğu birkaç üniversitenin bu konudaki uygulamalarına baktım. İfadeleri farklı olmakla birlikte baktığım tüm üniversitelerin bu konudaki uygulaması aynı idi:

Bölümümüze kabul edilen öğrenciler, kayıt yaptırmadan önce kayıtlı oldukları lisans veya ön lisans programlarından başarılı oldukları derslerin bölümümüz ders müfredatına intibak ettirilmesini talep edebilirler.

Buna göre bir öğrenci üç durumda ders saydırabiliyordu:

1.Dikey geçiş

2. Yatay geçiş

3. Bir fakülte veya yüksekokul mezunu veya terk ettikten sonra yeniden gidilen bölümde daha önce alınan derslerin saydırılması.

Oysa bunların hiçbiri, önceki öğrenmenin tanınmasının ortaya çıkma mantık ve felsefesi ile ilgili değil. Mesele, öğrencinin herhangi bir yükseköğretim kurumunda almış olduğu dersleri saydırması meselesi değil, ondan çok daha fazlası. Önceki öğrenmeyi gündeme getiren ve ilgili yönetmeliklere konulmasını isteyenler bambaşka şeylerden bahsediyor olmalı.

Ülkemizde henüz başlangıç düzeyinde olan öğrenci öğrenmenin tanınması, çalışmalarına katkıda bulunması için ben ne anladığımı anlatmaya çalışayım.

Önceki öğrenme ile kastedilen nedir?

Size bir soru sorayım: Bir öğrenci, kayıtlı olduğu programın müfredatında yer alan dersleri, sadece bir başka yükseköğretim kurumunda mı öğrenebilir? Bir kursta, çalışma hayatında, ailesinde bir büyüğünden veya bir başka şekilde öğrenemez mi? Sorumu örneklerle somutlaştırayım.

Hâlen var mı bilmiyorum, çocukluğumda, okuma-yazma bilenleri ikinci sınıftan başlatırlardı. Ailesi öğrettiği için çocuk okumayı bilir, öğretmeni de çocuğun okumasına bakarak bir üst sınıfa kaydederdi. Bu da önceki öğrenmenin tanınmasından başka bir şey değil. Birkaç örnek daha vereyim.

Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunu için belirlenen yeterliklerden biri de Çağdaş Türk Lehçeleri'nden birini B1 düzeyinde biliyor olmak. Bu yeterliği kazandırmak için de müfredata beş farklı lehçe için seçmeli dersler konulmuş ve öğrenciler bunlardan birini seçmek zorundadır. Babasının işi veya bir başka vesile ile bir öğrenci bu beş lehçeden birini konuşuyor ve anlıyor ise bu dersi tekrar almasının bir anlamı var mı? Yapılacak bir ölçme-değerlendirme ile öğrencinin o dili arzu edilen düzeyde bilip bilmediği tespit edilir, biliyorsa o dersten başarılı sayılır.

Babanız aşçı siz de çocukluğunuzdan beri mutfaktasınız. Mesleğinizi seviyorsunuz ve Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümüne girdiniz. O bölüme hayatında yemek yapmamış biri de gidebilir, çocukluğundan beri mutfakta olan biri de. Şimdi bu iki öğrenciyi de aynı seviyede başlatmak, aynı dersleri almaya zorlamak doğru mu?

Müziğe kabiliyetiniz var. 6 yaşında piyano ve şan dersleri almaya başladınız. 12 sene boyunca ders almaya devam ettiniz. En azından bir sazı konservatuvar mezunu kadar çalabiliyorsunuz. Konservatuvara başladığınızda mezunlarından daha iyi çaldığınız sazı tekrar öğrenmeye çalışmak mantıklı mı?

Bilgisayarı çok seviyorsunuz ve küçük yaştan beri onunla meşgulsünüz. Birçok yazılımı ve programı profesyonelce kullanıyorsunuz. Öğrenciye o programın öğretildiği dersi aldırmak yerine bilmediği bir başka şeyi öğretmek veya beceri kazandırmak daha doğru gelmiyor mu size?

Meramımı ifade etmek için kâfi olduğunu düşünerek daha fazla örnek vermeden sözlerimi toparlayayım.

YÖKAK'ın önceki öğrenmenin tanınması ile kastettiği sadece yatay geçiş-dikey geçiş değil, okul dışı ortamlarda kazanılan bilgi ve becerinin tanınması ve değerlendirilmesine yönelik bir sistem kurulmasıdır.

Önceki öğrenmenin mantığı ve felsefesi, kanaatimce; nerede ve nasıl öğrendiğine bakılmaksızın bir öğrencinin sahip olduğu program çıktısında yer alan kazanımları ölçerek kredilendirmesidir. Bunun için de bakış açımızı değiştirmeliyiz. Bir öğrenci için asıl gaye bir dersi almak değil, bir bilgi veya beceriyi elde etmektir. Dersler o bilgi ve beceriyi kazandırma araçlarından biridir. Ders dışında farklı araçlarla da öğrenci o bilgi ve beceriyi kazanabilir. İşe bu minvalde düşünerek başlarsak daha rahat mesafe kaydederiz.

Bununla birlikte, istikameti ve ufku Sayıştay raporu kadar olan yöneticilerin bunu anlaması ve tatbik etmesi ise muhaldir. Kanaatimizce temel sorunumuz da budur.

İsmail Güleç

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN