Arama

İsmail Güleç
Ekim 30, 2021
Toplumsal katkı mı, üniversite-toplum iş birliği mi?
Sesli dinlemek için tıklayınız.

Toplumsal katkı ile ilgili tartışılması gereken bir diğer konu isimlendirilmesidir. "Toplumsal katkı" olarak tercüme edilen "Social contribition", anlaşıldığı kadarı ile sözlük anlamıyla kullanılmakta ve henüz terim anlamı kazanmamış görünüyor. Terim anlamı kazanamamış olmasını, yapılmış iyi bir tanımı olmaması ve birbiriyle ilgisi olmayan amaç ve yöntemle yapılan uygulamalara bakarak söylenebilir.

Batı üniversitelerinde bu durumu tanımlamak için daha çok "University-community relations" yani "Üniversite-Toplum ilişkileri" isimlendirmesi kullanılıyor. Son zamanlarda ise konu yaygın biçimde "Üniversitelerin kurumsal sosyal sorumluluğu" başlığı altında değerlendirilmekte.

İsimde zaman içinde görülen değişiklik bir yana Toplumsal katkı ismindeki temel sorun, üniversitenin daha baskın ve aktif olduğu, dolayısıyla toplumu edilgen bir nesne olarak gören bir bakış açısının ortaya çıkmasıdır. Oysa bununla hedeflenen şey üniversite ile toplum arasında iş birliğidir. Üniversite ile ilgili metinlerde sıkça kullanılan paydaş kelimesinin hakkını verecek şekilde, "üniversite-toplum ilişkisi" olarak isimlendirmek daha demokratik, şeffaf ve paylaşımcı olacağı gibi iş birliği yollarını da artıracaktır. Unutulmaması gereken husus bu işbirliğine sadece toplumun değil, üniversitenin ve öğrencilerin de ihtiyacının olmasıdır.

İş birliği mantığı ile hareket edildiğinde ortadan kalkacak bir diğer sorun toplumun, üniversite hakkındaki olumsuz kanaati olacaktır. Toplum, üniversiteyi ve üyelerini, araştırmalarının nesnesi olarak çıkarları doğrultusunda kendisini kullandığını, işi bitince ortadan kaybolduğunu düşünmekte, bu da toplumda üniversiteye karşı bir güven sorunu doğurmakta. Katkı yerine iş birliği veya sosyal sorumluluk gibi bir isim kullanılması toplumun bu olumsuz bakışının değişmesine de katkıda bulunacaktır.

Koordinatör eksikliği

Üniversitelerimiz için oldukça yeni olan bu konuda yapılması gereken işlerden biri de kurum içinde işi toplum ile işbirliğini düzenlemek olan bir birim oluşturulmasıdır. Üniversite adına toplumla işbirliği işlerini yürütmek ve yönetmek üzere Batı üniversitelerinde "community organizer" adı verilen bir görev oluşturulmuş. Türkçeye tam olarak nasıl tercüme edeceğimi bilemediğim bu terimi "Toplum İlişkileri Sorumlusu" gibi bir isimle karşılamak bize daha doğru gelmektedir.

Bir sorumlu ve ofis ile halledilebilecek bu görevi, kimi üniversitelerimiz, on kişilik danışma kurulları veya beş-yedi kişilik yönetim kurulları ile yürüterek işin bürokratik yükünü ve resmiyetini artırmakta, işin özünden ve ruhundan iyice uzaklaşılmakta. Mümkün mertebe yalın ve basit ama işlevsel bir yapı veya sistem kurmanın yolları aranmalıdır ve bu mümkündür.

Üniversite-toplum iş birliği nasıl olmalı?

Konu ile ilgili yazdığımız üç yazı ile şu ana kadar ifade etmeye çalıştığımız hususları maddeler halinde şöyle özetleyebiliriz.

  1. İsim üzerinde düşünülmelidir. Toplumsal katkı yerine Üniversite-toplum İş birliği veya Üniversitenin Sosyal Sorumluluğu olarak isimlendirilmelidir.
  2. Üniversite-toplum işbirliği gönüllülük ve sorumluluk esası üzerine kurulmalıdır.
  3. Üniversite ile toplum arasında kurulacak ilişkinin karşılıklı saygıya dayalı olmasına, taraflardan birinin üstün veya otoriter davranmamasına dikkat edilmelidir.
  4. Üniversitelerde işi sadece üniversite-toplum işbirliğini takip etmek olan bir birim kurulmalı ve başına da bu işleri takip edecek biri görevlendirilmelidir. Görevlendirilecek kişinin gönüllülük ve sorumluluk kavramlarını içselleştirmiş olmasına dikkat edilmelidir.

Üniversitelerimizde görülen şu örnekler ise üniversite-toplum iş birliği sayılmaz.

  1. Üniversitelerin para kazanmak için açtıkları kurslar işletmeciliktir.
  2. Hastanelerde verilen sağlık hizmetleri eğitimin bir parçası ve gereğidir. Ancak personelin mesai saatleri dışında gönüllü olarak verdikleri hizmetler bir katkı olarak değerlendirilebilir. Bu hizmetler önceden planlanmış kurallar ve düzen içinde verilmesi şarttır. Doktorların bireysel yaptığı hizmetler üniversite-toplum iş birliği içinde değerlendirilemez.
  3. Stajlar eğitimin parçasıdır. Dolayısıyla üniversite-toplum iş birliği olarak değerlendirilemez.
  4. Ar-ge ve tekno-kentler, akreditasyon değerlendirmelerinde üniversitenin araştırma-geliştirme başlığı altında ele alınmaktadır. Her ne kadar sonucu itibarı ile topluma katkısı olsa da mahiyet itibarı ile yapılan işin bilimsel faaliyet olduğu unutulmamalıdır.
  5. Öğrenciler düşünülerek düzenlenen panel, konferans, konser vb faaliyetler sivil vatandaşlar yararlansa bile topluma katkı olarak değerlendirilmemelidir. Sivil vatandaşlar için düzenlenen benzeri etkinliklere öğrenciler katılsa da üniversite-toplum işbirliği olarak değerlendirilir. Burada esas etkinliğin kim için yapıldığıdır.

YÖKAK'ın toplumsal katkı için hazırladığı alt ölçütleri ve tarifleri başta isimlendirme olmak üzere yeniden gözden geçirmesi gerektiğini düşünüyorum. Benim yapmaya çalıştığım konuyu tartışmaya açmak. Farklı görüşlerle konu olgunlaşacak ve üniversitelerin sosyal sorumluluğu toplum ile iş birliği içinde daha verimli bir şekilde yerine getirilecektir. Bundan hem toplum hem de üniversite kazançlı çıkacağından kimsenin kuşkusu olmasın.

İsmail Güleç

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN