Arama

Hayrın anahtarı yiğit sahabi: Sa’d bin Muaz

Medine'deki önemli sahabilerden biri olan Sa'd bin Muaz (RA), Resul-i Ekrem (SAV) tarafından gönderilen Mus'ab b. Umeyr'in (RA) teklifiyle İslam'ı kabul eder. Onun Müslüman olması, Yesrib'de İslam’ın daha hızlı yayılmasını sağlar. Hicret eden Resul-i Ekrem'e (SAV) ve diğer muhacirlere sahip çıkar. Peygamber Efendimiz (SAV), Sa’d bin Muaz'ın vefatı ile arşın titrediğini, cenazesine 70 bin meleğin katıldığını ve cennet ehlinden olduğunu söylemiştir. İşte Sa’d bin Muaz’ın (RA) hayatı….

Hayrın anahtarı yiğit sahabi: Sa’d bin Muaz
Yayınlanma Tarihi: 4.1.2023 09:06:00 Güncelleme Tarihi: 04.01.2023 10:30

Allah Resulü (SAV), sabah namazını kıldırdıktan sonra telaşla mescitten çıktı. Gece vefat eden Sa'd bin Muaz'ın (RA) cenazesini teslim alan Abdüleşheloğullarının evine doğru yürüyordu.

◾ O kadar hızlıydı ki beraberindekiler kendisine yetişemiyordu. Kiminin hırkası boynundan düşüyor kiminin terliğinden parmak bağı kopuyordu. Resullullah (SAV) şikâyetlere aldırmadan ilerliyordu. Sa'd'ın (RA) cenaze işlemlerinde hazır bulunamamaktan korkuyordu.

37 yaşında vefat eden Hz. Sa'd (RA), kısa ömrünün yalnızca son birkaç senesini Müslüman olarak geçirmesine karşın İslam'a büyük hizmetlerde bulundu, Mekke'den hicret edenler için tam anlamıyla "ensar" kardeşi oldu.

◾ Kavmi içinde saygın bir konumdaydı. Sözü dinlenir, hatrı sayılır liderlerdendi. I. Akabe Biatı'ndan sonra Medine halkına, İslam'ı öğretmek üzere gelen Musab bin Umeyr'in (RA) daveti ile Müslüman olduğunda, kavmini de bu güzel dine girmeye çağırdı ve onun telkinleriyle Abdüleşheloğullarından İslam'ı kabul etmeyen kalmadı.

◾ Hz. Sa'd'ın (RA) evinden yayılan İslam nuru büyük bir hızla her yanı kapladı. Günden güne Medine, eski adıyla Yesrib, münevver Peygamber (SAV) yurdu olmaya hazır hale geldi.

Bedir Savaşı öncesi yapılan istişarelerde ortaya çıkan gerginliğin aşılmasında da Sa'd bin Muaz (RA) başroldeydi.

◾ Küfre karşı büyük bir savaşa atılmak müminleri tedirgin ettiğinden dolayı çekimser davrandılar. Allah Resulü (SAV) daima yanı başında olacaklarını bildiren muhacirlerden Mikdad bin Amr'ın (RA) konuşması, Resulullah'ın (SAV) yüreğine su serpse de asıl beklediği, sayıca daha fazla olan ensarın desteğiydi.

◾ Medine'de Resulullah'ı (SAV) koruyacaklarına söz veren bu güzel insanlar, şehrin dışında yapılacak bir savaşa katılmayabilirlerdi. İşte, tam bu sırada ensar adına söz alan Sa'd bin Muaz (RA), toplantıya son noktayı koydu:

"Ey Allah'ın Resulü (SAV), biz sana iman edip seni tasdik ettik. Getirdiğin her şeyin hak ve gerçek olduğuna şahitlik yaptık. Sana itaat etmek ve sözüne uymak konusunda söz verdik. Ey Allah'ın Peygamberi (SAV), Allah'ın (CC) emrini uygula. Biz seninle beraberiz. Seni hak üzere gönderen Allah'a (CC) yemin olsun ki sen şu denize dalacak olsan, biz de seninle birlikte dalarız. Bizden bir kişi bile geride kalmaz. Dilediğinle görüş, dilediğinle ilişkiyi kes. Mallarımızdan dilediğini al, doğrusu mallarımızdan aldığın bizim için bıraktığından daha hoştur."

◾ Bu coşkulu sözlerin ardından gönüllerdeki iman tazelenerek puslu düşüncelerin yerini azim ve kararlılık aldı. Sa'd bin Muaz'ın (RA) varlığı, inananları hep güçlendirdi, attığı adımlar ile daima ümmete rahmet getirdi.

◾ Allah Resülu (SAV), hayrın anahtarlarından biri olan bu aklıselim sahabiyle istişare etmeyi çok severdi. Buvât Gazvesi'ne giderken yerine onu vekil tayin etti.

◾ Her fırsatta müminlerin kuyusunu kazmaya çalışan Kurayzaoğulları hakkında verilecek hükmü de yaralı olmasına rağmen ona bıraktı. Efendimiz (SAV) Sa'd bin Muaz'ın (RA) verdiği karardan memnuniyet duydu ve o doğrultuda hareket etti. Ne var ki Hendek Savaşı'nda ağır yaralanan Sa'd (RA), kısa bir süre sonra vefat etti.

◾ Yaralandığında Allah Resulü (SAV), Sa'd'ı (RA) mescitte yaralıların tedavisi için kurulan çadıra getirtti, kendisini sık sık ziyaret ederek tedavi sürecini yakından takip etti. Yarasının tekrar açıldığının haberini aldığında da derhal yanına gelip başını dizine koydu, ruhunu huzurla teslim edebilmesi için dua etti.

Hz. Sa'd (RA), o gece Rabbine kavuştu. Resulullah (SAV) acı haberi sabah, ashabından öğrendi. Nasıl ki o, kendisini ve inananları hiç yalnız bırakmadıysa Allah Resulü (SAV) de ona karşı son görevlerini yapmak istiyor, bu yüzden acele ediyordu. Cenaze işlemlerini özenle takip etti ve kısacık yaşamına çok büyük hizmetler sığdıran bu yiğit sahabinin namazını bizzat kendi kıldırdı.

◾ Kendisinden, Sa'd'ın (RA) ölümüyle arşın titrediğine ve cenazesinde binlerce meleğin hazır bulunduğuna dair müjdeler aktarılmış olsa da Resulullah (SAV) onun bu dünyadan ayrılmasıyla derinden sarsıldı.

◾ Yüreğini kaplayan hüzün, hal ve hareketlerine yansıyordu. Sadece O'nun değil bütün inananların içi yanıyordu. Hz. Ebubekir (RA) ve Hz. Ömer (RA) gözyaşlarına hâkim olamıyor, Sa'd'ın (RA) annesi ağladıkça müminlerinde yüreği dağlanıyordu.

◾ Başta Resulullah (SAV) olmak üzere bütün müminleri yakıp kavuran bu tarifsiz acı, Hz. Aişe'nin (R.ANHA) yıllar sonra söylediği şu sözlerde en güzel ifadesini buldu:

"Resulullah (SAV) ile iki arkadaşından Hz. Ebu Bekir (RA) ile Hz. Ömer'den (RA) sonra vefatı Müslümanlara, Sa'd bin Muaz'ınkinden (RA) daha ağır gelen hiç kimse yoktur. "

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN