Arama

Ayetler eşliğinde ruhun hastalıkları

Allah Teala'nın azabından kaçınmak ve mümince bir yaşam sürmek isteyen Müslümanlar bu minvalde bazı eylemlere karşı mesafeli olarak ruhi hastalıklara yakalanmamaya çalışırlar. İnsan kendisini manevi olarak terbiye edemediği müddetçe Allah'ın (CC) rızasını yakalayamaz. Sizler için ruhun hastalığı olarak isimlendirilen bazı meseleleri ele aldık.

"Yeryüzünde kımıldayan hiçbir canlı yoktur ki rızkı Allah'ın üzerine olmasın. Allah onların halen bulunduğu yeri de emanet olarak konulacağı yeri de bilir; hepsi apaçık kitapta vardır."

Hûd Suresi 6. Ayet

Hûd Suresi 6. Ayetin mealini dinlemek için tıklayın

Hûd Suresi 6. Ayet Tefsiri

◾ Allah Teâlâ burada, insanlar dahil yeryüzündeki bütün canlıların rızıklarını yaratmanın kendine ait bir iş olduğunu vurgulayarak önceki âyetin anlamını pekiştirmektedir. Bir sonraki âyette buyurulduğu üzere gökleri ve yeri yaratan O olduğu gibi, yeryüzünde sürünen, hareket eden, ayaklarıyla yürüyen, sularda yüzen, gökyüzünde uçan veya başka şekillerde hareket eden büyük, küçük, görülebilen ve görülemeyen bütün canlıları yaratan (krş. en-Nûr 24/45) ve rızıklarını iradeleri vasıtasıyla veya kendi iradesiyle ulaştıran yine O'dur.

Tefsirin devamı için tıklayın

BEL BAĞLAMAK

◾ İnsanlardan sürekli olarak yardım talebinde bulunmak ve çalışmadan birilerine bel bağlamak en büyük ruhi sıkıntılardan, hastalıklardan birisidir.

◾ Allah Teala kuluna ziyadesiyle yeter. Bu açıdan kulun selim bir kalp ile Hak Teala'ya yönelerek sadece O'ndan (CC) talep etmesi gerekir.

İslam İlmihali okumak için tıklayın

"Kötü işleri hoşuna gidip de onları güzel bulan kimse (ile böyle olmayan bir) mi? Allah dilediğini sapkınlık içinde bırakır, dilediğini de doğruya iletir. O halde onlar için üzülerek kendini helâk etme. Allah onların yaptıklarını elbette biliyor."

Fâtır Suresi 8. Ayet

Fâtır Suresi 8. Ayetin mealini dinlemek için tıklayın

Fâtır Suresi 8. Ayet Tefsiri

◾ Yüce Allah'ın, kulun hiçbir katkısı olmadan onu sapkınlığa ve dolayısıyla cehenneme itmesi O'nun engin hikmetiyle bağdaşmaz. Allah'ın bir kimseyi dalalette bırakması, kendisine verilen akıl yeteneğini ve irade gücünü kötüye kullanmakta ısrar etmesi sebebiyle onu tercihiyle ve sonuçlarıyla baş başa bırakması demektir. Birçok âyet ve hadiste yer alan açıklamaların ışığında, bu tür ifadelerin, Allah'ın mutlak iradesine bir gönderme yapma veya –burada olduğu gibi– dini tebliğle görevli olanların başkalarını hidayete eriştirmekle yükümlü olmadıklarını ve zaten buna güçlerinin yetmeyeceğini belirtme amacı taşıdığı anlaşılmaktadır.

Tefsirin devamı için tıklayın

İBADETTE TEMBELLİK

◾ Bir doyuma ulaşmanın getirdiği ruhi hastalık olan tembellik, nefsin güçlenmmesi sonucunda insanın ibadetlerden yüz çevirmesidir.

◾ İslam'ın en güzel terbiye metotlarından olan oruç tutmak, nefsi duyguları kısıtladığı gibi manevi hazırlık sürecinde ve tembelliğin ilgasında önemli rol üstlenir.

İslam'da en önemli ibadet

"Herkes ölümü tadacaktır; yaptıklarınızın karşılığı size eksiksiz olarak ancak kıyamet gününde verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılır da cennete konursa artık kurtulmuştur. Dünya hayatı zaten aldatıcı şeylerden ibarettir."

Âl-i İmrân Suresi 185. Ayet

Âl-i İmrân Suresi 185. Ayetin mealini dinlemek için tıklayın

Âl-i İmrân Suresi 185. Ayet Tefsiri

Bu âyet de Uhud Savaşı'nda başlarına birçok sıkıntı gelmiş olan müminleri teselli etmekte ve münafıkları kınamaktadır. Çünkü münafıklar, Uhud Savaşı'nda şehit olanlar kendileriyle istişare etselerdi onlara selâmet yolunu göstereceklerini ve onları ölümden kurtaracaklarını iddia ediyorlardı. Bir kısım müslümanlar da dinleri ve vatanları uğrunda savaşa çıkmış olan müminlerin böyle bir yenilgiye uğramalarına hayret ediyor ve bunun Allah'ın kendilerini yardımsız bırakmasından kaynaklandığını sanıyorlardı.

Tefsirin devamı için tıklayın

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN