Kendini toplumdan soyutlayan insanların, kendi içlerinde oluşturdukları dünyaya "fildişi kule" dendiğini biliyor muydunuz? Peki ya İbn Haldun'un zamanı "bekleyince yavaşlayan, gecikince hızlanan, üzülünce can yakan, mutlu olunca kısalan, acı çekince bitmek bilmeyen, sıkılınca uzayan şey" olarak tanımladığını? Ya da Dostoyevski'nin tembelliği "bütün kusurların anası" olarak gördüğünü? Kime göre, ne, nedir sorularının cevaplarını derledik.