Arama

Prof. Uğur Derman
Nisan 28, 2023
Hat san’atında kıt’alar - 1

Edebiyat derslerinden elbet hatırlarsınız: Kıt'a denilen bir nazım şekli vardır. Umumiyetle 2. ve 4. satırların kāfiyeli olduğu dört mısrâ bu ismi alır. Ancak, yazı san'atındaki kıt'anın bu târifle bir münasebeti yokdur. Gerçi dört satır hâlinde ta'lîk hattıyla yazılan nazımlara da aynı ad verilir ama, bu dört mısrâ, hem edebî şekli, hem de hat husûsiyeti îtibâriyle kıt'a ismine hak kazanmış olur. Buna mukābil, dört mısrâlık bir diğer nazım şekli olan rübâî'yi de ta'lîk hattıyla yazdırsanız, yine ta'lîk kıt'a adını alır; ta'lîk rübâî denilmez. Şu hâle göre, yazı san'atında kıt'a tâbirinin edebî mânâsı bir ağırlık taşımamakdadır. Belki bu kelime, lugatdaki karşılığı olan "parça, kısım" mânâsı ile bir hat ıstılâhı hâline girmişdir.

Kıt'anın yazılmasında kullanılan hat nev'i, bu kelimenin başına getirilmekle kıt'a cinsini de belirtmiş olur: Sülüs-nesih kıt'a, sülüs kıt'a, muhakkak-reyhânî kıt'a, ta'lîk kıt'a gibi...

Her kıt'anın müşterek tarafı, evvelâ mustatîl (dikdörtgen) şekilli oluşundadır. Kare biçiminde kıt'a ancak zarûret halinde uygulanmıştır. Bu, dikdörtgen şeklinin göze herhalde daha münâsip gelişinden doğmaktadır. Yoksa "illâ ki böyle yapılacak" diye şer'î, yahut kānûnî mecburiyet yoktur! Kim bilir, kaç yıllık, hattâ asırlık bir "güzeli arayış" gayreti, bu neticeyi ortaya çıkarmıştır. Nitekim Kur'ân-ı Kerîm sahifeleri de aynı biçimde tertiplenir. Kıt'aların dikdörtgen sâhası, yerine göre dik (amûdî), yerine göre yatık (ufkî) olabilir.

Kıt'alarda ikinci müşterek vasıf, hattın yazıldığı kâğıdın öylece varak halinde kalmayıp, bir mukavvaya yapıştırılması ve bezenmek üzere dört tarafından müsavi bir boşluğun bırakılmasıdır. Yapıştırma usûlünü murakkaa bahsine bırakarak, kıt'aların görebildiğimiz şekillerini ele alalım:

Bizde en yaygın kıt'a şekli, sülüs-nesih kıt'adır. Üstte sülüs bir satır, altta da nesih ile üç-beş satır yazılır (Resim 1). Kıt'alardaki nesih hattıyla yazılmış bölümün iki tarafındaki dikdörtgenler 90°lik koltuklardır ki bezemek için bırakılır. Bu Türkçe ıstılah, herhalde yazılı kısımların "bir gövde"ye benzetilmesinden doğmuş olsa gerektir. Nesih satırların, sol yukardan başlayıp sağ aşağıya doğru meyilli yazıldığı da vâkidir. Eğer yazı sâhası dik olarak oturtulduysa, yeknesaklıktan kurtarmak için, ilk ve son satırların sülüs, arasının 8-10 satır nesih olması tercih edilir (Resim 2). Bâzan araya bir satır daha sülüs -eski devirlerde muhakkak hattı- konabilir (Resim 3). Daha ziyade XIX. yüzyılda yazılan büyük eb'âdlı bir kıt'a biçimi de sülüs-nesih iki kıt'a alt alta getirilmiş gibi olanlardır (Resim 4). Bunları biteviyelikten uzaklaştırmak maksadıyla, alttaki nesih yazı sâhasını sağ yukardan sol aşağıya meyilli olarak yazmayı tercih eden hattatlar da vardır (Resim 5).

Hat öğrenenler için meşk olarak yazılan sülüs-nesih kıt'aları da -Osmanlı'ya has bir biçim olarak- 1 satır sülüs + 2 satır nesih + 1 satır sülüs sırasıyla yazılır. Kısa tutulan nesih satırların iki tarafı koltukları teşkil eder (Resim 6). Yalnız nesih (Resim 7) veya yalnız sülüs (Resim 8) kıt'alar da görülmüştür.

Prof. Uğur Derman

(Yazının devamı gelecek hafta…)

Resimaltları:


R. 1: Hacı Kâmil Akdik'in (1861 - 1941) sülüs-nesih kıt'ası.


R. 2: Sâmi Efendi'nin (1838 - 1912) sülüs-nesih kıt'ası.


R. 3: Hasan Rızâ Efendi'nin (1849 - 1920) sülüs-nesih kıt'ası.


R. 4: Seyyid Osman Efendi'nin (ö. 1805) sülüs-nesih çifte kıt'ası.


R. 5: Halim Özyazıcı'nın (1898 -1964) sülüs-nesih kıt'ası.


R. 6: Şevkı Efendi'nin (1829 - 1887) sülüs-nesih kıt'ası.


R. 7: Pazarcıklı Hulûsi Efendi'nin (ö. 1908?) nesih kıt'ası.


R. 8: Yamak Salih Efendi'nin (ö. 1784?) sülüs kıt'ası.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN