Arama

Prof. Uğur Derman
Nisan 21, 2023
Benzersiz bir meşk mecmuası

Bu makālede, Osmanlılar tarafından hat san'atının öğretilmesine dâir 418 yıllık bir belge sunulmaktadır.

Önce, meşk adıyla anılan hat çalışmaları hakkında bazı mâlûmâtı aktarmak istiyorum:

Bir talebenin ister husûsî, ister resmî yoldan hüsn-i hat öğrenmesini te'mîn için hocası âharli bir kâğıda Arap asıllı İslâmî harfleri teker teker sıralar. Elif, be, te, se,… birbirine bitiştirilmeden yazılan bu harflere hurûf-ı mukattaa (harflerin birbirleriyle birleşmemiş hâli) denilir.

Talebe sülüsün yanı sıra nesih hattını da meşk edecekse hoca bunlardan evvel ilk satır olarak "Rabbi yessir velâ tuassir…" (Rabbim, kolaylaştır, güçleştirme; hayırla tamamına erdir) duâsını önce sülüsle, altına da nesih hattıyla yazar. Talebe de ayrı bir kâğıda hocasının satırını aynen taklîd ederek yazmağa çalışır. Üstâdına gittiğinde, kendisi, talebenin beğenmediği harflerini onların altına tekrar yazar ki, bunlara çıkartma adı verilir. Talebe beğenilmeyen harfleri tekrar yazar, bu hâl hocası beğenene kadar devam eder. Nihâyet beğenildiyse önce nesih, sonra sülüs hattıyla meşk sahîfesi tamamlanmış olur (Resim 1).

Hurûf-ı mukattaadan sonra sülüs ve nesih hatlarıyla iki harfin birbiriyle bitişmesini târîf eden müfredât kısmına girilir. Kendisinden sonraki harfle bitişmeyen elif, dal, ra, vav ve benzeri harfler istisnâ tutularak harflerin başka bir harfle bitişmesi meşk edilir. Meşklerde nokta farkıyla birbirinden ayrılan (be, te, se / cim, ha, hı / dal, zal / ra, ze / sin, şin vbg.) harflerin meşkde sadece birine yer verilir.

Müfredât kısmı nihâyete erdikden sonra, daha fazla harfin birbiriyle bitişmesini öğretmek için cümle mâhiyetinde bir kasîde, kelâm-ı kibâr, hadîs-i şerîf hattâ âyet-i kerîme bile bu maksadla yazılır ve sonunda talebe, hocasından icâzetnâme almağa hak kazanır. Hocaların yazdığı meşkler, bir mukavva üzerine yapıştırılıp etrafı bezenerek murakkaa (yazı albümü) şeklinde saklanır.

Bu umûmî îzâhattan sonra size tanıtacağım 24 x 17 cm. eb'âdındaki meşk mecmuasına gelelim: Aklâm-ı sittenin günümüzde en fazla kullanılan nevîleri sülüs-nesih ve rıkā'dır. Muhakkak, reyhânî ve tevkî' hatları XVI. asırdan itibaren gittikçe unutulmağa terk edilmişdir. Burada görülen meşkler murakkaa hâline getirilmeden, mecmûa hâliyle zamanımıza gelmişdir. Yazılmasında siyah is mürekkebi ve kırmızı lâl mürekkebinin münâvebeyle kullanıldığı meşk, sonraki sahîfelerde görüleceği üzere ince bir risâle vasfını taşır, üzerine kab olarak muhtemelen XVIII. asra âid ibtidâî bir çiçekli ebrî kaplanmışdır. Bu mecmûayı vaktiyle Bursa'da bulup satın alan hocam Necmeddin Okyay (1883-1976) kendi Tuhfe-i Hattâtîn nüshasının bir sahîfe kenarına şu notu düşmüştür: "Bursa'da Bursalı hattat Ali Hilmi Efendi'den Mehmed bin İslam nâmında bir zâtın yazdığı mecmuayı satın aldım. Sülüs, nesih, reyhânî ve rıkā' hatlarıyla kendisine mahsus bir şîvede ve surh mürekkeb de kullanılarak yazılmış bu eseri takdirle inceledim. Gerçi mârûfumuz olan bir tarzda değilse de, nâdîde bir nüshadır, 1014 (1605) târihinde yazılmışdır, Allah rahmet eylesin".

Prof. Uğur Derman

Şimdi eserin sahîfelerini inceleyelim:


  1. sahîfe: Sülüsle "Nîmetler, şükr ederek dâim olur" duâsından sonra, sırasıyla nesih, sülüs, reyhânî, muhakkak ve rıkā' hatları kullanılarak beş Besmele yer almaktadır. rıkā' Besmele'den sonra reyhânî hattıyla hurûf-ı mukattaa, bir satıra sığdırılmışdır (Resim 2).


  1. sahîfe: Bu sahîfe "Hurûfü'l-mukattaât" başlığı ile sülüs (4 satır), nesih (1,5 satır) ve sonuna rıkā' (1 satır) gelerek harfler tamamlanıyor. Nesih harflerinin sonuna "Temmeti'l-hurûf bi avnillâhi'l-Meliki'r-Raûf" (Melîk ve Raûf olan Allâh'ın yardımıyla harfler tamam oldu) kaydı getirilmişdir. Sahîfe sonuna ise "Temmet hurûfü'l-mukattaat" (Mukattaa harfleri tamam oldu) yazılmış (Resim 3).


  1. sahîfe: Sülüsle harfi (3,5 satır) tutmaktadır. Nesih bir satırı müteâkıb, rıkā' (1 satır), reyhân (1 satır) ile sonlanmaktadır (Resim 4).


  1. sahîfe: Cim ile birleşen sülüs müfredât harfleri (4 satır) tutmaktadır. Sonra nesih (2 satır), rıkā' (1 satır)'dan sonra, herhalde yersizlikden sahîfenin kenarına aşağıdan yukarıya doğru reyhân harfleri yazılmışdır (Resim 5).


  1. sahîfe: Sin ile birleşen sülüs müfredât harfleri (4 satır) tutmaktadır. Nesih (1,5 satır), rıkā' (1 satır)'dan sonra sahîfenin kenarına yukarıdan aşağıya doğru reyhân hattı ile yazılmışdır (Resim 6).


  1. sahîfe: Sad harfi, sülüs ile (4 satır), nesihle (2 satır), rıkā' (1 satır)'dan sonra sahîfe kenarına aşağıdan yukarıya doğru reyhân hattı getirilmişdir (Resim 7).


  1. sahîfe: harfi sülüs ile (4 satır), nesihle (1,5 satır), rıkā' hattıyla (1 satır)'dan sonra sahîfe kenarına yukarıdan aşağıya reyhân hattı yazılmışdır (Resim 8).


  1. sahîfe: Ayn harfi sülüs ile (4 satır), nesihle (1,5 satır), rıkā' hattıyla (1 satır)'dan sonra sahîfe kenarına aşağıdan yukarıya doğu reyhân hattı yerleştirilmişdir (Resim 9).


  1. sahîfe: Fe harfi sülüs ile (4 satır), nesihle (1,5 satır), rıkā' ile (1 satır)'dan sonra sahîfe kenarına yukarıdan aşağıya reyhân hattı yazılmışdır (Resim 10).


  1. sahîfe: Kef harfi sülüs ile (4 satır), nesihle (2 satır), rıkā' ile (1 satır) ve sahîfe kenarına aşağıdan yukarıya doğru reyhân hattı yazılmışdır (Resim 11).


  1. sahîfe: Lam harfi sülüs ile (4 satır), nesihle (1 satır), rıkā' ile (1 satır), reyhân hattı (1 satır) yazılmışdır (Resim 12).


  1. sahîfe: Mim harfi sülüs ile (4 satır), nesihle (1 satır), rıkā' ile (1 satır), reyhân hattı (1 satır) yazılmışdır (Resim 13).


  1. sahîfe: He harfi sülüs ile (4 satır), nesihle (1,5 satır), rıkā' ile (1,5 satır)'dan sonra sahîfe kenarına yukarıdan aşağıya reyhân hattı yazılmışdır (Resim 14).


  1. sahîfe: (4 satır) sülüs, (1 satır) nesih, (1 satır) reyhân ile Ebced tamamlanıyor. Sonra (1 satır) nesihle "Sübhâneke" duâsı yer almaktadır. Rıkā' hattına yer verilmemişdir ve mecmûada bu hattın ismi bâzan rıkā', bâzan da rık'a olarak yazılmışdır. Bizim reyhânî olarak bildiğimiz hat nev'ine de mecmûa boyunca reyhân adı verilmişdir. Hâşiye'de nesihle "Fetebâreka'l-lâhü ahsenü'l-hâlikîn" âyeti ve (Bir kusur görürsen onu örtüver, zira ayıbsız kimse yoktur" meâlinde bir beyit yer almaktadır (Resim 15).


  1. sahîfe: Mecmûanın ferağ kaydının bulunduğu bu sahîfede rıkā' hattı kullanılmış ve hattatımız Mehmed bin İslam, bu eserini meşk maksadıyla, idmansız olarak yazdığını belirtmişdir. 1014 yılı Rebîulevvelinin son 10 günü (6-15 Ağustos 1605) tamamlama târihi olarak verilmektedir. Ferağ kaydının sonunda bu mecmûanın "serevî"de, yâni Süreyyâ yıldız kümesinin tesîrinin geçerli olduğu bir dönemde, İstanbul'da yazıldığı anlaşılmaktadır (Resim 16).

San'atkârının kimliği hakkında imzasındaki ifade dışında başka bilgimiz yoktur. Bu meşk mecmûasını dikkatinize sunmamızın temel sebebi, Osmanlı asırlarının diğer murakkaalarında aklam-ı sitte hatlarının reyhânî ve rıkā' nevîleri ile hazırlanan başka bir meşke rastlanmamasıdır.

Prof. Uğur Derman

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN