Mustafa Özcan
12.12.2024
Mustafa Özcan
Bölgesel istikrar kazığı
Tüm Yazıları

Bölgesel istikrar kazığı

Kur'an'da: 'Allah, sizi sarsmaması için yeryüzüne sağlam, sarsılmaz dağlar çaktı; yolunuzu bulabilmeniz için de ırmaklar ve yollar döşedi' buyurmaktadır. Sarsılmaz dağlar sadece fiziki alemde, haritada değil sosyolojik, siyasi haritada da görülmektedir ve geçerlidir. Türkiye bölgesi de bu istikrar adalarından ve dağlarından birisidir. Eteklerini ve yamaçlarını sarsılmaktan korur.

Eğer Türkiye, ulu dağlardan birini temsil ediyorsa bu yamaçlar nedir? Türkiye, siyasi olarak bir Ağrı Dağı ise yamaçları da Suriye gibi ülkelerdir. Said Havva hatıratında bunu çok veciz bir biçimde anlatır. Hatıralarım - Tecrübelerim ve Tanıklığım kitabında şunu söyler: Suriye daima azınlıkların tehdidi altındadır. Dolayısıyla Sünni ağırlıklı bölge ülkelerinden birisine sığınmak, yaslanmak zorundadır. Bu ya Mısır olur ya da Türkiye! Mısır ile Suriye 1958 ile 1961 yılları arasında Birleşik Arap Cumhuriyeti deneyimine sahne olmuştur. Lakin üç yıldan fazla yürümemiştir. Bu çatı, Sünniler için güvence olmuştur. Mısır, Şam diyarının Sünnilerinin hamisi olmuştur. Sünniler, uzattığı siyasi şemsiye dolayısıyla, onunla kan uyuşmazlığını ve aykırı ideolojisini bile sineye çekmişlerdir. Bölgede 50 yıldır Sünnilerin ne askeri varlıkları ne de siyasi varlıkları kabul görmektedir. Saddam ile Refik Hariri'nin öldürülmeleri bunun ispatıdır.

Coğrafi temas olmadığından dolayı Mısır uzaktan Suriye'yi kontrol etmekte zorlanmış ve ülke, Mısır çekildikten sonra azınlıkların kucağına düşmüştür. Bu birliğin çözülmesinde Mısır'ın kötü idaresi kadar Şam azınlıklarının sinsi beklenti ve davranışlarının da rolü vardır. Mısır-Suriye beraberliğinin bozulmasından hemen sonra 1963 yılında Baas Darbesi yaşanmış ve Suriye azınlıkların oradan da Esat hanedanlığının kucağına düşmüştür. Mısır ile Suriye hattında fiziki temas imkanının bulunmaması ayrılık- gayrılık getirmiştir.

Bu durumda Said Havva'nın çıkarımından ikinci şıkkını analiz etmemiz gerekiyor. Geride kalan ilk modele karşın ikinci model devreye girecektir. Bu da Türkiye-Suriye beraberliğidir. Adnan Menderes, dönemin Irak Başbakanı Nuri Said Paşa ile birlikte Suriye'nin solun kucağına düşmesini engellemek istemiştir. Ne Nasır cephesi ne de Körfez ülkeleri buna sıcak bakmıştır. 1957 yılındaki Menderes-Nuri Sait Paşa gayretleri boşa gitmiştir. ABD Suriye'yi Nasır'a peşkeş çekmiştir. Mısır'ın Suriye'den çekilmesinden iki yıl sonra 1963 yılında Baas Darbesi yaşanmış ve böylece Suriye halkının makus talihi başlamıştır. Cılız demokratik deneyim ve darbeler zincirinden sonra Baas rejimi, kabus gibi ülke üzerine çökmüştür.

1967-1973 savaşlarıyla birlikte azınlık iktidarı kökleşmiş ve Esat kardeşler, Golan Tepelerini İsrail'e peşkeş çekmişlerdir.

Şimdi Suriye'nin önünde ikinci bir fırsat yükseliyor. Türkiye ile beraberliği pekiştirmek, sağlamlaştırmak. Sarsılmaz bir kazığa, Türkiye kazığına tutunmak ve bağlanmaktır. Yoksa Suriye, dalgalı siyasi denizlerde tek başına sahil-i selamete çıkması zordur. Said Havva'nın dediği gibi arkasında mutlak bir hami olmalıdır. Tarih, buna tanıklık etmektedir.

Emevi Camii rüyası

Bundan 20 küsur yıl önce Emevi Camii rüyama girmiştir. Bu, Emevi Camii ile ilgili ikinci rüyamdır. Arada unuttuklarım da olabilir. İkincisinde Salahaddin Eyyübi ve Türk Şehitliğinin bulunduğu kısımdan, aradan Emevi Camii'ne giriyorum. İlk girişte eşya bırakılan kulübe var. Elimde poşet dolusu kitaplar bulunuyor. Kitapları emaneten kulübeye bırakıyorum. Sahna doğru yürüyorum ve sahnı geçip camiinin içine giriyorum. Bir de bakıyorum; sahne ve caminin kimliği değişmiş, bir kışlaya dönüşmüş. Beyaz çarşaflar serili ranza ve yataklar var. Bu ranzalar ve beyaz çarşaflar Mehmetçik için hazırlanmış. Rüya sırasında yatakhanede erat görmüyorum, boş görünüyor.

Osmanlı'nın son döneminde Şam'da; çekildiğimiz yerde Salahaddin Eyyübi ve Türk şehitleri manevi nöbet halinde bizi bekliyorlar.

Kader beraberliği için Şam'da bekleniyoruz.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Mustafa Özcan

Mustafa Özcan Diğer Yazıları