Şam destanı
Afganistan cihadını destanlaştıran isimlerden birisi olan Abdullah Azzam'ın 'Afgan Cihadında ilahi Yardımlar' adını verdiği bir eseri vardır. Suriye cephesinde yürütülen mücadele de bir başka destandır. Buna Şam destanı diyebiliriz. Gerçi ilk önce Der'a'da mayalanmış sonra Şam'a intikal etmiştir. Olaylar Der'a'da başlamıştır. Buhari'nin hocalarından Nuaym İbni Hammad'ın "el Fiten" adlı eserinde rivayet edildiği gibi Şam'da bir fitne çıkacak ve başlangıcı çocuk oyuncağı gibi olacaktır. Bir bölgede yatışırsa diğer bölgede patlak verecektir. Bu olay Der'a'da yaşanmış ve "Düşmanı Caydırma Harekatı"yla birlikte fitne başladığı yere geri dönerek yatışmıştır. Başlangıçta çocuklar bir okul duvarına Arap baharından mülhem olarak rejim aleyhinde yazı yazarlar. Der'a valisi Atıf Necip öfkeye kapılır ve olayı büyütür ve bu olay Suriye baharının başlangıcı olur.
İlahi yardımlar veya lütuflar olmadan Şam destanını anlamak mümkün değildir. Neden? Bu hızlı zaferi ne HTŞ Başkanı Muhammed Culani (Ahmet Şera) ne muhaliflerin geçici hükümetinin Başbakanı Abdurrahman Mustafa tahmin edebiliyordu. Abdurrahman Mustafa'nın Hürriyet gazetesinde yayınlanan beyanatı şöyledir (7 Aralık 2024): "Biz dahil hiç kimse böyle bir gelişmeyi beklemiyordu..." Bu tespite Culani de dahildir. Neden? Evet! Uluslararası ortam böyle bir askeri harekat için son derece elverişli idi. Rusya, Ukrayna hattında kuyruğunu kıstırmıştı. İsrail, Gazze ile Lübnan ekseninden yorgun çıkmıştı. İran ile Hizbullah gibi rejim ortakları da yaralarını sarıyor ve yalıyorlardı. Amerikan idaresi ise geçiş sürecini yaşıyor ve bundan dolayı bir boşluk oluşmuştu. Bu nedenle de belki dikkatlerini toplayamıyorlardı. HTŞ ise zamanı iyi değerlendirmiş ve Şahin adıyla insansız hava araçları imal etmiştir. Bunlarla hava hakimiyeti ve havada üstünlük kurmuştu. Gece savaşçılarını ve gündüz savaşçılarını ayrı ayrı örgütlemişti. İdlip'de Suriye'nin umumuna şamil olabilecek çekirdek bir sistem kurmuştu. Onun ötesinde geçmişten ders çıkarmış ve otoriter ve totaliter anlayışlardan uzak durmuştur. Azınlıklara karşı yaklaşımını değiştirmiş azınlıklar da bu değişime olumlu karşılık vermişlerdi.
Tahmin edilemeyen husus Suriye ordusunun dayanıklılığı idi. 13 yıldır cephede olan ve savaşan Suriye ordusu yorulmuş ve savaşma azmini büyük ölçüde kaybetmişti. Bununla kof hale gelmişti ve Suriye Milli Ordusu karşısında tutunamamış ve çil yavrusu gibi dağılmıştır. Hama yakınlarındaki Cebel Zeynelabidin gibi bölgelerde neredeyse rejim askerleri bir tek mermi atmadan mevzilerini terk etmişlerdir. Esat rejimi 1967 yılında Golan Tepeleri'ni bir tek mermi atmadan boşaltmıştır. Bu nedenle 'düşmana deve kuşu ve halkına aslan ve küheylan kesilen rejim' denmiştir. Halep'i de aynı şekilde boşaltan rejim askerlerini, askeri mahkemelerde yargılamaya başlamıştır. Rejim insan kaynaklarını heder etmiştir. İran'a bağlı Asaib-i Ehli'l Hak, Fatimuyyun ve Zeynebiyyun gibi İranlı milisler de kokuşmuş ve tefessüh etmiş ve savaşma kabiliyetlerini kaybetmişlerdir.
Şam destanında ilahi vaat ve vade gerçekleşmiştir. Taife-i Mansura yani muzaffer bölük ile ilgili hadiste şöyle bir müjde vardır. Ümmetimden bir bölük hak üzerine kaimdirler ve istiflerini bozmazlar. La yadurruhum men yehzuluhum yani onlara sırt çevirenler ve arkalarını dönenler de onlara zarar veremezler. Şanlı Şam zaferi dünya karşısında kazanılan bir zaferdir. Esat başlarda kendilerine yönelik küresel bir saldırı, komplo olduğunu söylüyordu.
Şimdi de bu çevrelerin iki laflarından birisi muhaliflere terör yaftası giydirmektir. Dünya desteği karşısında Esat hesap hatasına düştü. Destekten dolayı zamana oynadı ve muhalifler karşısında müstağni davrandı. Kefeni yırttığını zannetti, kendini kandırdı ve yanlış hesaplarının kurban oldu. Ona yönelik dünya desteği sadece körlüğünü artırmış ve istidraca yakalanmıştır.
Merhum Necip Fazıl Sakarya şiirinde hakkın zaferlerini şöyle terennüm etmiştir: Sanma bu tekerlek kalır tümsekte! Bütün tümsekler aşılacak ve dünya sistemi İslami değerlerle tanışacaktır.
Zalimlerin ağlayacağı mazlumların güleceği bir şafağa doğru ilerliyoruz.
Mustafa Özcan
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.