Arama

Mustafa Özcan
Aralık 27, 2019
Tarih üzerinden vuruşmak

Bizde 'eşeğini dövemeyen semerini döver' deyimini kullanırlar. Bu mesel ışığında Türkiye, Arap aleminde ve dünyada gerçek alemde olmasa bile gölgeler aleminde yani sanal alemde epey hırpalanıyor. Haksız olsa da Türkiye nedeniyle ayağına diken değen/batan adam bile soluğu Türkiye'yi çekiştirmekte ve zemmetmekte buluyor. Tarih üzerinden Türkiye ile vuruşmak istiyor. Halbuki, tarih de lehine olmamasına, bizim yanımızda durmasına rağmen eğip bükerek tarihi emellerine alet ediyor. Kendine uyduruyor. Eskiden bir deyim vardı. 'Tarihi galipler yazar' diye. Şimdi ise mağluplar tersyüz ediyor! Sözgelimi Yavuz Sultan Selim Çaldıran Savaşı'nda Şah İsmail'i yenmesine rağmen İranlılar bunu pek kabullenmek istemezler ve tevil yoluyla üste çıkmaya çalışırlar. Şimdi Ateşin Sultanları dizisinde, filminde de benzeri şeyler yapılıyor. Mürsi'yi deviren Temerrüt adı altındaki ayak takımını, bindirilmiş kitleleri yöneten Mahmut Bedr adlı şaki bu sanal alemden veya filmden yola çıkarak Tomanbay'ın varisi olarak Sisi'nin Yavuz'un varisi olarak gördüğü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı yere çalacağını söylemektedir. Bu sanal rövanşların haddi hesabı yok. Tarihi çarpıtarak tarih kahramanları üzerinden bizimle vuruşuyorlar. Tarihi kahramanlar üzerinden yandaş üretiyorlar.

Sözgelimi Suud Kahtani, Muhammed Bin Selman ile Cemal Kaşıkçı'yı öldüren ölüm mangası arasında kayıp halkayı temsil eden ya da bağlaç görevi gören kişi. Talimatları infaz çetesine aktaran ondan başkası olamaz. Lakin Ahmet Asiri ile birlikte Kahtani göstermelik suri mahkemede beraat ettiler. Bunun üzerine kendini haklı çıkartan Suud Kahtani Osmanlı-Vehhabi çekişmesine ve savaşlarına gönderme yaparak kendilerinin de ataları gibi yeni Osmanlı dalgasını veya yayılmasını gerileteceklerini söylüyor. Halbuki, Vehhabi mirasa ihanet eden bizzat destek verdiği Muhammed Bin Selman'dır. Vehhabiliği arkasından hançerleyen odur. Suudi Arabistan'ın reformisti veya Mustafa Kemal'i olarak ilgi görmektedir. Buna mukabil gerçek Vehhabileri temsil eden Sefer Havali gibi şahsiyetler ümmetin tek umudunun Türkiye'de olduğunu yazıyorlar. Sahve akımından Selman Avde de yine aynı görüşü paylaşıyor. Bu görüşlerinden dolayı demir parmaklıklar arkasında tutuluyorlar. Elbette kendileri gibi düşünen 'ex İŞİD teorisyenleri de' var. Ebu Muhammed Makdisi Türk yetkilileri taşlıyorlar veya tekfir ediyor.

Türkiye Libya-Tunus hattında asimetrik hamlesiyle birlikte Kuzey Afrika'da taşları yerinden oynattı ve sakin suları harekete geçirdi. Faiz Serrac hükumetinin talebi doğrultusunda bu ülkeye asker sevk etme kararı alması, başta Mısır olmak üzere Körfez ülkelerinde şok dalgası meydana getirdi. Tunus gezisinden döndüğünde Cumhurbaşkanı Erdoğan Libya'ya ilgimizin Osmanlı ürünü olduğunu ve cumhuriyet döneminde de devam ettiğini söylemiştir. Esasın Kuzey Afrika ülkeleri Portekiz ve İspanyol hamlesine karşı sığınacak liman aramışlar ve güçlü yapısıyla İslam'ın harim-i ismetini gözetebilecek, koruyabilecek kıratta ve cesamette olan Osmanlı'dan istimdat dilemişlerdir. Bunun üzerine Barbaros Hayrettin Paşa gibi serdengeçtiler üzerinden Cezayir Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Tarihi çarpıtma noktasında çağdaş Safavilerle, Memlük artıkları yarış halindedir, bu istikamette onlardan daha keskini yok. Şimdi kimi Hafter yanlıları veya karşı eksene demir atmış kişi veya kişiler Libya milli kahramanı Ömer Muhtar'ı mevcut konjonktürde tavzif etmek istiyor, Türklerin veya Osmanlı'nın karşısına dikmeye, çıkarmaya çalışıyor. Bu durumda İtalyanların darağacında ülküsü uğrunda can vermiş olan Ömer Muhtar, yeni kılığında Hafter olarak ete kemiğe bürünerek Kaddafi'nin sonu gelmez maceralarından biri olan Çad'da yenilgiye uğradıktan sonra ABD'ye kapağı atmış, gitmiş ve burada Amerikan devletinin hizmetine girmiştir. Bu çete reisi, savaş baronu veya paralı asker şimdi de Ruslarla flört etmektedir. Bu aklı evvele bel bağlayan birileri Hafter'in Libya'yı Türklere dar edeceğini ve Erdoğan'a kendi tarzında bir Vietnam yaşatacağını öngörmektedirler. PYD ve bileşenleri Doğu Fırat'ın Türkiye için yeni Vietnam olacağını söylüyorlardı. Şimdi de Hafterciler aynı nakaratı tekrarlıyor. Kısaca tarihi çarpıtarak artıya geçmeye yeltenmektedirler. Halbuki, Salahaddin Eyyübi gibi gerçek kahramanlarla uğraşan bizzat Sisi ve bölgesel ortakları olmuştur. İslami kahramanlıkları küçümsemişler ve Ukbe Bin Nafi gibilerini itibarsız kılmaya çalışmışlardır. Dolayısıyla tarihin gerçek okunması halinde Ömer Muhtar, Hafter hanesine değil Türklerin hanesine düşecektir. Libyalılarla birlikte ortak kahramanımızdır.

Bugün Türkiye Libya'ya asker sevk ettiğinde çetelerle vuruşacaktır. Bu çetelerin reisi de Bizzat Halife Hafter'dir. Türkiye onun komuta ettiği Sudanlı milis lideri Hamidti'ye bağlı Cancevitler ve Rus paralı askerleri veya çeteleri Wagner unsurları bir de gavur aşığı olan Camiyi türü selefi güruh ve çetelerle yüzleşecektir. Ömer Muhtar çete değil vatanperverdi. Bunlar ise bir avuç akçe uğruna işgalcilere kendilerini kiraya veren, satan paralı askerlerden ibarettir.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN