Arama

Mustafa Özcan
Kasım 25, 2019
Yavuz’un gıyabında hasımlarının yükselişi

1999 yılında aramızdan ayrılan Ebu'l Hasan en Nedevi 'Ebubekir'i olmayan Ridde' başlıklı bir risale kaleme almıştır. Burada, çağdaş ridde veya İslami söylemle cahiliyete dönüşü simgeleyen irtica akımına veya İslami değerlerden uzaklaşmaya dikkat çekmek istemiştir.

Şimdi ise bölgede Yavuz'u olmayan bir karşı dalga yaşanıyor. Yavuz karşısında bir Safevi cephesi ve bir de onu tamamlayan Kölemen cephesinden ve ortaklığından söz etmek mümkündür. Yeni Kölemen cephesi Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ve bir de Bahreyn gibi onların bileşenlerinden oluşmaktadır. MBC Kanalı tarafından ekrana taşınan Ateşten Sultanlar adlı dizi filmi tamamen tarihi gerçekleri tersyüz etmek ve intikam için kurgulanmıştır. Yavuz Sultan Selim bu film üzerinden itibarsızlaştırılıyor ilaveten Osmanlı idaresi 'işgalci' olarak tanımlanıyor. Ona bakarsanız Haçlı nazarında biz Anadolu'da da işgalci sayılırız! Bunun için bu tür töhmetlere karşı şerbetliyiz! Acı patlıcanı kırağı yakmaz!

Onlar için İran tehlikesi belki de geçici. Lakin Yavuz'un mirasını taşıdığına inandıkları Türkiye'yi gerçek tehlike veya tehdit olarak görüyorlar. Yavuz'un mirası ayaklarının altından halıyı çekebilir. Korkakların gözü uyku görmesin!

Halbuki Yavuz Osmanlı'da ilk kez siyasi anlamda İslamlaştırma politikası izliyor, uyguluyor ve Anadolu'da Türk nüfusunun tek başına tutunmasının mümkün olmadığını görüyor ve İslam alemine açılmak gerektiğini seziyor. Bunun neticesinde hamleleriyle Anadolu haricine açılarak Anadolu'daki demografik zemini güçlendiriyor. Böylece Osmanlı bekası için derinlik kazanırken Arap alemi de yoksun olduğu bir hami elde ediyor. Bugün şeytanın esiri olan Kölemen cephesi ile İran cephesi yer yer muvazaa halinde Yavuz'un torunlarına karşı işbirliği yapıyorlar. Zülkarneyn Seddinin aşındırılması gibi Yavuz düzeni de aşındırılıyor, sulandırılıyor. Psikolojik harp yürütüyorlar. Ateşten Sultanlar dizisi bu psikolojik harbin uç vermesidir. Yavuz'un gıyabında Kölemen-Safevi ortaklığı devam ediyor. Yavuz'un manevi mirasını hedef alıyor. El Hayat yazarlarından veya Kölemen cepheye mensup olan kesimlerden bir yazar olan Halit ed Dahil hayretle Mısır, daha doğrusu Sisi rejiminin Türkiye'ye karşı açık ve yalpalamadan tutum takındığını ancak İran'a karşı aynı pozisyonu göstermediğini hatırlatıyor. Türkiye'ye karşı Mısır'ın tutumunun anlaşılabilir bir tutum olduğunu lakin İran müdahalelerinin daha tehlikeli olduğunu ve milislerini dört ülkeye yaydığını hatırlatıyor. Bu ülkeler Irak, Suriye, Lübnan ile Yemen. Ve hatırlatmanın ardından da soruyor: "Bu ülkelerin hükümranlığının korunmasında Mısır'ın hiç mi çıkarı yok? Bu hususta İran ile uyuşmadığını söyleyebiliriz ama tutumunu açıktan beyan etmiyor. Bu suskunluk niye? (https://twitter.com/kdriyadh/status/1195705180446187521)" Sisi ve ortaklarının İran karşısında üzerlerine ölü toprağı serpildiği bir gerçek. İran ile Suriye rejimini desteklemekte de ortaklar. Onlar için İran tehlikesi belki de geçici. Lakin Yavuz'un mirasını taşıdığına inandıkları Türkiye'yi gerçek tehlike veya tehdit olarak görüyorlar. Yavuz'un mirası ayaklarının altından halıyı çekebilir. Korkakların gözü uyku görmesin!

Sıra Türkiye'ye gelince habbeyi kubbe yapıyorlar ama İran ne yaparsa yapsın kıllarını kıpırdatmıyorlar. Bugünlerde Yavuz'a temas edenlerden birisi de Bessam Nihad Cerrar ve Şah İsmail'in bütün kaynaklarda belirtildiği gibi bir milyon sünniyi öldürdüğüne temas ediyor. Türkiye'de ise mesnetsiz bir biçimde Kaynak Yayınları gibi yayın evleri Yavuz Sultan Selim'in kırk bin Aleviyi katlettiğini uyduruyorlar. Bunlar bir nevi erken dönem Ermeni tezlerine benziyor. Aynı yayın evi Ermeni tezlerine geçit vermiyor ama Yavuz hakkındaki iddiaları ve iftiraları afişe ediyor. Bu rakam tahkike muhtaç olduğu kadar bunu söyleyenler Şah İsmail'in insan ve coğrafya katliamına seyirci kalıyor, ses çıkarmıyor. Şöyle ki Sünni İran katliamlarla birlikte kimlik değiştiriyor. Sünni bir ülke iken Şii ve stratejik anlamda geçirmez yani tampon bir ülke haline geliyor. Bessam Nihad Cerrar'ın ifade ettiği gibi sufi ve Sünni bir geçmişten gelen Erdebil Tekkesinin şeyhlikten şahlığa terfi eden 14 yaşındaki sultanı Şah İsmail İran'ın merkezinde Sünni bırakmıyor. Bugün Şah İsmail'in ardılları olan Humeyni ve Hamaney de İran coğrafyasında yok edecek Sünni kitle bulamadıkları için çevre coğrafyaya sarkıyorlar. Bundan dolayı civar-yakın coğrafyaya uzanmış ve abanmış bulunuyorlar. Amerikalılarla işbirliği sayesinde Irak'ı, Ruslarla işbirliği sayesinde Suriye'yi 1954 sonrasında ateşten günler yaşayan Cezayir'e çevirmiş vaziyetteler. 1954 ile 1962 yılları arasında Cezayir Devrimi bir milyondan daha fazla şehit veriyor ve bu nedenle de Cezayir 'bir milyon şehit ülkesi' olarak anılıyor. Yeni Safevilik ile Kölemenler sayesinde Irak ile Suriye de Cezayir'e benzedi. Şimdi Suriye için 'bir milyon şehit ülkesi' tanımı ve ifadesi kullanılıyor. Hem Irak hem de Suriye İran ve ecnebi ortaklar sayesinde birer milyon veya milyonlarca şehidin ülkesi haline geldiler.

Günümüzün Safevileri tarihi tersyüz ederek hezimetten zafer ve şapkadan tavşan çıkarmaya yelteniyorlar. Çaldıran zaferini Yavuz'un değil Şah İsmail'in zaferi olarak pazarlamaya çalışıyorlar. Tarihin kimyasını değiştiriyorlar. Safevilerin ortağı olan Kölemen cephesi de beyaz perde üzerinden tarihe ayar vermeye çalışıyor. Tarihi galipler yazar diye bir ifade var şimdi dünün mağlupları tarihi kendi lehlerine tahrif etmeye çalışıyorlar. Yazmadıkları tarihin üzerinde oynama ve sahtekarlık sergiliyorlar. Ateşin Sultanları veya Ateşten Tahtlar dizisiyle tarihte yapamadıklarını beyaz perde üzerinde yapmak istiyorlar. Bu suretle tarihten ve Yavuz'dan intikam almanın peşindeler. Diriliş Ertuğral'a karşı Ateşten Sultanlar dizisini ikame ediyorlar. Yavuz yerine Tomambay'ı parlatıyorlar.

Medine Müdafii Fahreddin Paşa üzerinden yaptıkları tezviratı, iğnelemeleri Yavuz üzerinden devam ettiriyorlar. Tarihi mıncıklamak bodurlara ve mağluplara zafer tadı tattırmaz. Aksine, hasımlarının cirit attığı bir ortamda Yavuz'un çağdaş karaltısı belirmekte gecikmeyecektir. Tarihi yakan Yavuz hasımlarını da yakacaktır. Ateşten Sultanlar dizisi Yavuz'un dirilişi ve tarihten vakıaya yansıyan ayak sesleri olacaktır. Kaldı ki Safevi-Kölemen ihanet çemberi, ittifakının hedefinde sadece Yavuz değil Kudüs fatihi Selahaddin Eyyübi de vardır. Hatta İslamın bütün kahramanları. Yavuz'un hasımlarını tepelemesi hepsinin ortak intikamı olacaktır.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN