Arama

Mustafa Özcan
Aralık 4, 2019
Mısırlı ‘Şaban’ın ardından…

'Mısırlı Şaban' ya da şarkıcı ve komedi ustası Şaban Abdurrahim ülkesinde 'Şaban' tiplemesiyle meşhur olmuştur. Bizde Kemal Sunal gibi Şaban tiplemesini müstear isim olarak edinmemişti. Bizatihi ismi Şaban idi ve ismiyle müsemma olmuştur. Mısır'da 7'den70'e herkesin sevdiği bir sanatçı tipi idi. İsmi Şaban olmakla birlikte 'Şabola' olarak da anılıyordu. Abdulfettah Sisi nasıl Trump'ın favori diktatörü ise Şaban Abdurrahim de kitlelerin sevgilisi idi. Fakat ölümüyle birlikte bir sırrı ya da bir yönü daha açığa çıktı. O da devletle derin bağlantı ve ilişkileriydi. Hayatı boyunca bütün devrelerinde rejime hizmette kusur etmemişti.

Mısırlı youtube yorumcusu Sabir Meşhur, Mısırlı Şaban'ın (Şaban Abdurrahim) vefatının ardından kayda geçirdiği konuşmasında bakanların tedavisinin bile ancak daha üst ve hatırlı isimlerin araya, devreye girmesiyle yapıldığı Maadi Hastanesinde 62 yaşında gözlerini dünyaya yummasını derin devlet ile ilişkisine bağlamıştır. Mübarek gibi hatırlı kişilerin tedavi gördüğü ve Enver Sedat'ın 6 Ekim 1981 tarihinde suikastın akabinde son nefesini verdiği askeri hastane kapılarını ancak çok hatırlı sivillere açar. Bu siviller askeri rütbe taşımasa da rütbesiz general pozisyonundadır. Bu siviller de rejimin nazarında en azından muvazzaf subaylar kadar kadir kıymet sahibidir. Firavunların sihirbazları varsa modern firavunların da gazetecileri ve sanatçıları var. Şaban ya da Şabola'nın Mübarek ile aynı hastaneyi paylaşmasının tabii ki haklı sebepleri var. Bizdeki bazı ulusalcılar gibi yanlışları altın kupa içinde kitlelere sunma, beğendirme becerisi ve meziyeti gösteriyor. Bizdeki Şaban gibi kitlelerde bağımlılık yapan bir özelliğe sahipti. Bizde Şaban filmleri nasıl ki insanları ekrana kilitliyorsa Mısırlı Şaban Abdurrahim'in şarkları, oyunları da halkı cezbediyor. Sabir Meşhur Şaban Abdurrahim'in istihbarat tarafından keşfedildiğini ve rejimi parlatmak için kullanıldığını ifade ediyor. Bunda gayet başarılı bir grafik çiziyor. Sözgelimi 'Binühübbike Sisi' şarkısıyla Sisi'nin halk nezdinde sevilmesine hizmet etmiş ve aracı olmuştur.

Ülkemizde ulusalcıların yaptığı gibi Şaban Abdurrahim'in misyonu Sisi, Mübarek, Amr Musa gibi siyasetçilerin meddahlığını yapmak ve parlatmak ve ABD ile İsrail'i sanal alemde kum torbasına çevirerek onlar üzerinden Mübarek gibilerini artıya geçirmek, kahraman göstermektir. Şarkılarından birisinin adı da 'Ene Bükreh İsrail'dir. 'İsrail'den nefret ediyorum' anlamına geliyor. Netanyahu ile Sisi birbirlerini çok seviyorlar haftada bir olmazsa iki haftada bir muhakkak telefon üzerinden hasret gideriyorlar. Şaban sevse ne olur sevmese ne olur! Elbette araya girmese daha iyi olur. Birilerinin halkın gözünü boyaması gerekiyor. Bu kirli işleri yapmak da Şaban'a düşüyor! Halkın algısını yönetmek için gerekli bir durum. Nitekim İsrailli gazeteci Roi Kais Şaban'ın bu yersiz nefretiyle dalga geçmiştir. 'Bari dinime dahleden Yahudi olsa' demiştir!

Sabir Meşhur'un da ifade ettiği gibi böyle bir algı gerçeklerle örtüşmemektedir. 25 Ocak 2011 tarihinde Obama yönetimi kısmi olarak Mübarek'ten vazgeçse bile Mürsi'ye hiç sahip çıkmamış aksine darbeci Abdulfettah Sisi'ye himaye etmiştir. Trump da fazlasıyla Sisi'ye sahip çıkmıştır. Bununla birlikte Şaban Abdurrahim gibi devlet sanatçıları devlet erkanına laf söyletmiyor ve halkın nazarında onları parlatmak için Amerikan karşıtı göstermeye gayret ediyorlar.

Muhtemelen Mısır muhaberatı sanatçı devşirme yöntemlerini Amerikan idarelerinden öğrenmiştir. Zira Soğuk Savaş döneminde durumdan vazife çıkartan FBI Hollywood sanatçılarını devşirmiş ve komünist akımlara karşı onları vitrin ve misyoner olarak kullanmıştır. İşbirliğine yanaşmayanları ise 'kızıl eğilimli' diye karalamış ve fişlemiştir.

Ölümünden sonra anlaşılıyor ki Şaban Abdurrahim gibi sanatçılar icra ettikleri bu tuluat sanatını devletten habersiz kendi başlarına icra etmiyor, bilakis bunları planlı programlı yürütüyorlar. Şaban Abdurrahim taçsız bir devlet sanatçısı idi gizli yönü Maadi Hastanesiyle birlikte açığa ve ortaya çıkmıştır. Mısır gibi ülkelerde sanat camiasıyla derin devlet iç içe geçmiş bulunuyor. İtimat Hurşit gibi sanatçılar yazdıkları hatırat türünden kitaplarında derin devletin dehlizlerindeki sanatçıları anlatıyorlar. İtimat Hurşit ünlü kitabı 'Salah Nasr'ın Sapkınlıklarının Tanığı'nda' bu loş dünyayı aydınlatmaya, tanıtmaya çalışıyor. Salah Nasr, Abdunnasır'ın muhaberat müdürlerinden birisidir. Mübarek döneminde ise sanatçıları devlete kazandırma veya devşirme ve kullanma işlemini Tanıtma Bakanı Safvet Şerif yürütmüştür. Mısırlı sanatçıları devşirme ve özellikle de bayanları devlet erkanıyla tanıştırma, buluşturma onların işidir. Kimilerine göre Cezayir asıllı ses sanatçısı Verde ile dönemin Savunma Bakanı Abdulhakim Amir arasında tutkulu bir aşk macerası yaşanmıştır. İşkence odalarıyla ünlü olan Şemsi Bedran ise bu iddiayı reddetmektedir. Lakin Şemsi Bedran Cemal Abdunnasr'ın 'cinsel soğukluğunu' ısmarlama hazırlanan Suat Hüsnü'nün filmleriyle gidermeye çalıştığını da ileri sürmektedir.

Mısır şüphesiz Kral Faruk döneminde ahlaken çok düzgün bir ülke değildi. Kral Faruk Kazanova kişiliğiyle bilinen bir liderdi. Lakin daha sonra devrim günlerinde Mısır ahlaken çökmüş ve ibahistan-zevkistan ülkesi haline gelmiştir. Rejimin hayat tarz olmuştur.

Şabanistan rejimi!

Müslüman Kardeşlerin ileri gelen isimlerinden Safvet Hicazi merhum Muhammed Mürsi ile birlikte yargılandığı davalardan birisinin duruşmasında Şaban Sami isimli yargıcın Muhammed Mürsi ismini yalın olarak anması, telaffuz etmesine dayanamayarak Yargıca misillemede bulunmuş ve 'Teşekkürler Şaban, pardon Şabola' diye hitap etmiştir. Bunun üzerine yargı heyetine hakaretten ve duruşmadaki kötü halinden dolayı bir yıl ek cezaya çarptırılmıştır.

Esasında Safvet Hicazi meselenin tam bam teline dokunmuştur. Komedyen Şaban Abdurrahim ile Yargıç Şaban Sami gerçekten de tıpatıp birbirlerine benziyorlar. Bu açıdan Safvet Hicazi'nin bu kalıp benzerliğini dille de ifade etmesi münasebetsiz kaçmamış, bilakis yerinde olmuştur. Kalıp itibarıyla Şaban'lar birbirine benzediği gibi yaptıkları görevler de birbirlerini tamamlamaktadır. Her ikisi de rejimi parlatmak için çaba harcamaktadır. Birisi mahkemede ötekisi ise sahnede. İkisi de programlı tuluat becerisini kullanmaktadır. Her ikisi de talimat ve telkinleri derin mahfillerden alıyor. Bunların 27 Mayıs'ta devrik hükümeti yargılayan Salim Başol gibilerden bir farkı yok. Onlara Adnan Menderes gibi kibar davranmak da gerekmiyor. Adnan Menderes itiraz ettiğinde Mahkeme Başkanı Salim Başol "Sizi buraya tıkayan kuvvet böyle istiyor" sözleriyle sahibinin sesi olduğunu göstermiştir. Ezcümle hem sahnede hem mahkemede tiyatro oynanmaktadır.

Bugün Mısır'da ülke çapında büyük bir tiyatro sahnelenmektedir. Yasir Selim gibi istihbaratçılar ile, 'Sisi üçüncü dönem adaylığını koymasın' dediği için saygın siyasi bilimler hocası Hasan Nafia gibiler içeri atılıyor. Eğlenen ve eğlendiren kral soytarıları ise her nerede veya hangi makamda bulunurlarsa bulunsunlar Maadi Askeri Hastanesinde ağırlanıyorlar. Sisi'yi parlatacaksın sonra da seni sokağa terk edecekler! Racona uygun değil! Birileri askeri hapishanelerde diğerleri de askeri hastanelerde ağırlanıyor.

Gada Abdurrazzak gibi hafifmeşrep sanatçılar bile derin devletin sanatçılar üzerindeki tasallutundan, hışmından yakınıyorlar.

Nizar Kabbani'nin şiirlerinde dile getirdiği gibi bunlar çadır devleti bile değil düpedüz ve sıradan bir mezra ya da çiftlik!

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN