İsmail Güleç
2.12.2021
İsmail Güleç
Güzel aşık kimin cevrini çekemedi?
Tüm Yazıları

Güzel aşık kimin cevrini çekemedi?

XVI. asrın en ömenli aşıklarından, ozanlarından Pir Sultan Abdal'ın meşhur nefesini veya ilahisini bilmeyenimiz yoktur. "Güzel aşık cevrimizi çekemezsin" mısraıyla başlar ve "Bu bir rıza lokmasıdır yiyemezsin demedim mi" ile devam eder. 3. Dönem melâmilerinin kutbu Muhammed Nuru'l-Arabî'nin halifesi ve damadı Abdürrahim Fedâî Efendi'nin (ö. 1885) de aynı redifli bir şiiri var.

Hatayî ve Kul Himmet'le birlikte Bektaşîlerin en büyük üç şairinden biri kabul edilen Pir Sultan'ın şiiri altı dörtlükten oluşurken üçüncü dönem Melamîlerinin Nuru'l-Arabî'den sonraki en büyüğü olan Fedâyî'nin şiiri dokuz dörtlükten oluşur. Biri Bektâşî diğeri Melâmî olan iki şair şiirine aşığa seslenerek başlar. Buradaki âşık aynı zamanda derviş olan veya olmak isteyip de olamayan kişidir. Aşk da aşk-ı ilâhî oluyor hâliyle.

Yunus;

Dervişlik der ki bana
Sen derviş olamazsın.
Gel ne diyeyim sana
Sen derviş olamazsın

Diyerek kendisi üzerinden dervişliğin hallerini anlatırken Pir Sultan Abdal ve Fedâyî, muhatap olarak aldıkları muhayyel bir derviş adayı üzerinden derviş olmaya niyetlenenleri uyarmakta.

Pir Sultan Abdal, âşık olmanın zorluğunu ifade ederek başlar şiire. Sonra bu işin ancak rıza ile yani can u gönülden istemekle olacağını hatırlatır. Rıza lokması çok önemli. Bu lokmayı yemeyenler, yani ikrar veremeyenler çaresiz kalırlar. Üzüntü ve kederlerinden o kadar ağlarlar ki gözleri kan çanağına döner. Ancak üzülmesine gerek yoktur. Çünkü bu durum geçicidir ama âşık bunu bilemeyecektir.

Dervişlik denilen şey bir dilektir. Bu dileği bilenler için ise büyük mutluluktur. Yensiz yakasız derviş kıyafeti görmek zordur. O yüzden gerçekten istemeyenler dervişliğin zorluklarına katlanamazlar, yani yensiz yakasız gömlek giyemezler. Derviş olmak diri iken kefen giymektir, yani ölmeden önce ölmektir.

Dervişler Hz. Ali'nin sırrına ermek için meydana çıkarlar. Bunun için de canı ve başı Hak yoluna koymak gerekir. Ama sen koyup derviş olamadın. Aşıkların bahtı karadır, bu dünyada sıkıntı içindedirler. Ancak katlandıkları sıkıntıların karşılığında Hak katında makbul olurlar. Bilen için ise dervişlerin muhabbeti baldan tatlı olur ama bu balı herkes yiyemez. Sen de yiyemedin zaten.

Şair son dörtlükte kendinden bahsediyor. Pir Sultan Abdal bizim mürşidimiz, önderimizdir. Onun peşinden gideriz ve o yol bizi Hakk'a ulaştırır. Bu yolda biz, on iki imamın arkasına takıldık, onları takip ediyoruz. Ama sende bu kafileye girecek cesaret ve güç yok. O yüzden giremedin.

Pir Sultan Abdal dervişliği beceremeyen aşığa böyle seslenirken Abdürrahim Fedâî behey âşık, sersem aşık diyerek seslenmekte. Âşık olmak, yani derviş olmanın kapısı ve rehberi var. Rehberi olmadan o kapıdan içeri giremezsin, dedim sana. Ama sen beni dinlemedin.

Evet, dervişlik ve aşıklık Hz. Ali'den bir sırdır. Ezel bezminde kuşanılan kılıcın sırrıdır. Hak da Ali sırrı ile bilinir, ama sen bulamadın, çünkü söylediklerime kulak vermedin.

Hakk dostlarının yüzü çoktur. Günahları ise yoktur. Onların zihinleri, gönülleri Hak ile doludur, acıkmazlar ama sen onları görmediğin için bilemezsin, o yüzden ne yaparsan yap ruhunu doyuramazsın. Hakk'tan habersiz olanlar Hakk'ı görmekten kaçarlar. Hakk'ı görmek bir tatlı sudur, onu ancak kananlar içebilir. Ama sen kaçtığın için o sudan içemezsin.

Şu şekilde kalan zahide bir bak, hakikatten ne kadar habersiz. Hakk'ı bilmeden yaşar durur. Sen aşk kadehini hemen kaldır, çünkü sen onu içemezsin, eline alamazsın. Biz aşıklar, sevmeyi bildik ve sevdiğimize bakarken sevmenin zevkini aldık. Güzel sevmenin sırrının ne olduğunu bildik. Ama sen bizim gibi sevemediğin için bilemedin.

Bu aşk şarabı, içenlere zevk verir ve onlardan korku ve endişe zail olur. Ama içmeyenler korkarlar ve korkudan gözlerinin akı akar ve kör olup hakikati göremezler. Bize Yusuf'un güzelliği ayna oldu ve hepimizin kurtuluşuna vesile oldu. Ama sen bu ayetleri okuyup anlayamazsın ve kurtulamazsın.

Sen daha Fedayi'nin kim olduğıunu bilmezsin. Onun sözleri de zaten dağınık, anlaşılmaz. Görsen de tanımazsın, senin zannın üzere değildir o. Baksan kim olduğunu da anlayamazsın.

İki şiiri peşpeşe okuyunca iki tarik arasındaki üslup farkını da görmek mümkün oluyor. Ancak temelde söylenen şeyler aynı, sadece gösterme biçimleri ve üslupları farklı.

Dervişlik zor zanaat, öyle kolay olunmuyor. Kolay olunsaydı Yunus;

Dervişlik olaydı taç ile hırka
Biz dahi alırdık otuza kırka

Der miydi?

Ben bunları anladım. Şiirler aşağıda. Bakalım siz ne anlayacaksınız?

Güzel aşık cevrimizi
Çekemezsin demedim mi
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi

Yemeyenler kalır naçar
Gözlerinden kanlar saçar
Bu bir demdir gelir geçer
Duyamazsın demedim mi

Bu dervişlik bir dilektir
Bilene büyük devlettir
Yensiz yakasız gömlektir
Giyemezsin demedim mi

Çıkalım meydan yerine
Erelim Ali sırrına
Can ü başı Hak yoluna
Koyamazsın demedim mi

Aşıklar kara baht(ı) olur
Hakk\'ın katında kutl\'olur
Muhabbet baldan tatl\'olur
Yiyemezsin demedim mi

Pir Sultan Abdal Şahımız
Hakk\'a ulaşır rahımız
On İk\'imam katarımız
Uyamazsın demedim mi

Behey âşık duyar mısın
Bu bir zevktir demedim mi
Kapısı var, rehberi var
Giremezsin demedim mi

Bu bir sırdır Ali sırrı
Seyfine hem belî sırrı
Bunla bilen bilir hakkı
Bulamazsın demedim mi

Ehl-i hakkın yüzü çoktur
Günahlara hema yoktur
Gidenlerin karnı toktur
Duyamazsın demedim mi

Görmemişler kaldı nâçâr
Gözü görmez hakdan kaçar
Bu bir nûşdur kanan içer
İçemezsin demedim mi?

Zâhide bak nice kördür
Hakkı görmez nice yürür
Câm-ı aşkı hemen kaldır
Alamazsın demedim mi

Biz âşıklar güzel sevdik
Bakar iken zevki aldık
Sevme güzeli sırrı bildik
Alamazsın demedim mi

İçenlere verir zevki
İçmeyenler yerler kaygı
Gözlerinden akar ağı
Göremezsin demedim mi

Hüsn-i Yusuf bize mir'ât
Cümlemize yazdı berât
âyât ile hep beyyinât
Okumazsın demedim mi

Fedâî'yi bilir misin
Kelâmları perîşândır
Görsen dahi tanımazsın
Seçemezsin demedim mi

İsmail Güleç

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

İsmail Güleç

İsmail Güleç Diğer Yazıları