Arama

Osmanlı döneminde İstanbul'un su kaynakları

Manevi dünyanın sağladığı gücün, su ile ilgili benzersiz bir sosyokültürel ve sanatsal uyuşuma zemin hazırlamış olduğunu biliyoruz. Su temini yani suyun toplanması, ulaştırılması ve dağıtımı, büyük bir teknik birikim ve beceri gerektiren mühendislik sorunlarının çözümünün ardından mümkün olabiliyordu. Osmanlı'nın her alanda ileri bir medeniyete sahip olduğunun bir göstergesi de su ile ilgili mühendislik sorunlarını, büyük bir uzmanlık ve ciddiyetle çözmeleriydi.

Çok sayıda eserle başkentin yeniden inşasını gerçekleştirecek olan Sultan II. Mehmed (Fatih), su temini için eski su yollarının onarılması, genişletilmesi ve yeni suyollarının yapılması çalışmalarını da derhâl başlatmıştır. 1453'ten itibaren yaptırılan ya da onarılıp kullanılan su yolları şunlardır:

1- Beylik Su Yolları (Ma'azulkemer'den geçen suyolu, aslında Fatih Su Yolu'dur.)

2- Fatih Su Yolları.

3- Cebeciköy'den Bozdoğan Kemeri'nin altındaki çeşmeye kadar olan eski Roma su yolunun tamiri ve ilâvelerle ihyâsı ile Kırkçeşme Su Yolu.

4- Turuçluk Su Yolları.

5- Şadırvan Su Yolları.

Görüldüğü gibi; Fatih'in inşa ettirdiği ya da onarttığı yeni su yollarının ağırlığını, Istranca Dağları'ndan ve Belgrad Ormanları'ndan gelen sulardan farklı olarak, gerçek memba suları olan36 ve 18. yy'a kadar yeni tesis, çeşme ve eklentilerle geliştirilecek olan Halkalı Suları meydana getirmektedir. Söz konusu su yollarının, İstanbul'un farklı yerlerine su götürdüğü anlaşılmaktadı r. Örneğin; Fatih Su Yolları, Eski Saray'a; Beylik Su Yolları'da Yeni Saray'a (Topkapı Sarayı) su veriyordu. Topkapı Sarayı'nda (TSM 1815) bulunan Beylik Su Yolları Haritası ile (H.1 Zilkâde 1161/M.25 Ekim 1748 tarihli), Halkalı bölgesinden gelen bu suların, Topkapı Sarayı'na kadar takip ettiği güzergâh detaylı olarak izlenebilmektedir.

  • 5
  • 14
KÂĞITHANE
KÂĞITHANE

İstanbul'un su kaynakları ve su yolları için çok önemli bir bölge olan Kâğıthane'ye bakış.

Yapılanlar Osmanlı İstanbul'u için henüz bir başlangıç niteliğini taşıyor olmasına rağmen, nüfusu yeniden artan İstanbul için, bir müddet rahatlık sağlamış olduğu muhakkaktır. Osmanlıların Suriçi İstanbul'una su temin edilmesi yönünde başlattıkları bu erken dönem çalışmaları, Sultan II. Bayezid tarafından, yine Halkalı sularının getirilmesi için Cebeciköy civarından Bayezid Külliyesi'ne ulaşan su yolu ile devam ettirilmiştir. Bayezid Su Yolu adı verilen isale hattını gösteren iki harita bulunmaktadır. Aslında biri şehir dışı isale hattını (TİEM 3338), diğeri suyun şehir içi dağılımını (TİEM 3339) gösteren iki parçalı tek bir harita gibi olup, 1825-1829 yılları arasında, mühendis Kulekapılı Seyyid Hasan tarafından yapılmışlardır. Suriçi bölgesini gösteren harita sayesinde, Bayezid Su Yolu'nun Suriçi'ndeki dağılımını adım adım izlemek olanağı bulunmaktadır. Kanûnî Sultan Süleyman dönemi her alanda olduğu gibi, İstanbul'un imarı ve su temini konusunda da büyük başarılar dönemini işaret eder. Yapılan ilk büyük isale hattı, Süleymaniye İsale Hattı olarak bilinir. 1550-1557 yılları arasında inşa edilmiş olan bu hat, Süleymaniye Külliyesi ve fiehzâde Camii'ne su sağlamayı amaçlıyordu. 18. yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı anlaşılan ve günümüzde Türk ve İslâm Eserleri Müzesi'nde bulunan Süleymaniye Su Yolu Haritası sayesinde, söz konusu su tesisleri hakkında da ayrıntılı bilgiler elde etmek mümkün olmaktadır.

  • 6
  • 14
İSTANBUL'UN TOPOGRAFİK HARİTASI
İSTANBUL’UN TOPOGRAFİK HARİTASI

Antoine Ignace Melling, Voyage pittoresque de Constantinople et des du Bosphore, 1819.

Plan Indicatif des Points d'où A.I. Melling a dessiné les vues qui composent 'Le Voyage Pittoresque de Constantinople et des Rives du Bosphore' ([A.I.Melling'in] "Le Voyage Pittoresque de Constantinople et des Rives du Bosphore" adlı eserini oluşturan görünümleri çizdiği noktaların belirtildiği harita). Harita üzerinde, İstanbul'un su ihtiyacını karşılayan akarsular, bu akarsuların üzerindeki bentler ve su kemerleri gibi tesislerin yerleri işaretlenmiştir.

Fatih ve Bayezid Su Yolları ve kısıtlı bir hacmi olan Süleymaniye Su Yolu, kudretinin doruğundaki Osmanlı Devleti'nin başkentinde nüfusun hızla artması nedeniyle zamanla yetersiz kalmış, su sıkıntısı yaşanmaya başlanmıştır. Sıkıntının önü bir türlü alınamamış, şehre atların üzerine bağlanan tulumlarla getirilen sular dahi pahalılaşmıştır. Durum o noktaya varmıştır ki, en sonunda önemli derecede su sarfiyatında bulundukları düşünülen bazı hamamların yıktırılması gerekmiştir. Kanûnî Sultan Süleyman, yaşanan kötü durumun ardından, soruna acilen kalıcı bir çözüm bulmak gerektiğini görmüş; "Mi'mâr-ı kârı güzâr bu âb-ı revânın şehr-i Sitanbul'a gelmesi bâbında dikkat ü ihtimâm etsün ki bu hayr-i bî-nazîr tamam olması maksûd-ı şerif-i âlem-gîrimdir" diyerek, Mimarbaşı Koca Sinan'ın Kırkçeşme Suları adını alacak proje üzerinde çalışması emrini vermiştir.

  • 7
  • 14
BEYAZID SU YOLLARI HARİTASI
BEYAZID SU YOLLARI HARİTASI

Kulekapılı Seyyid Hasan tarafından, olasılıkla 1825-1829 yılları arasında çizilmiş olan Bayezid Su Yolları Haritası'nın İstanbul-Suriçi bölgesini gösteren bölümü.

Türk ve İslam Eserleri Müzesi- Envanter No: 3339

Sularını, İstanbul'un 25 km. kadar kuzeybatısında bulunan Belgrad Ormanı civarındaki kaynaklardan alması öngörülen Kırkçeşme Tesisleri'nin, çeşitli nedenlerle, dönemin sadrazamı Rüstem Paşa dâhil, saraya yakın birçok önemli kimsenin muhalefeti ile karşılaşmış olduğu anlaşılmakadır. Muhalefete karşın, tesislerin inşasına 1554 yılında başlanmış, büyük paralar harcanarak, askerî birliklerin yardımı ve yabancı işgücü kullanılarak ancak 1563 yılında bitirilmiş ve şehre su verilmeye başlanmıştır. Hemen hemen aynı tarihlerde yaşanan (20 Eylül 1564) sel nedeniyle su tesislerinin bir kısmı yıkılmış, bir kısmı da hasar görmüştür. Yıkılan ya da hasar gören tesisler çok kısa bir zamanda yeniden işler hâle getirilmişlerdir.

Kırkçeşme Tesisleri, ana hatlarıyla Belgrad Ormanı bölgesindeki küçüklübüyüklü kaynaklardan çeşitli yollarla toplanıp yönlendirilen suyun, yine aynı şekilde birçok küçük kolun birleşmesiyle oluşan iki ana isale hattı ile aktarılmasına dayanır. Fakat, arızalı coğrafî yapının varlığından dolayı, hattın kemerli büyük dayanak yapılarının, yani birçoğu günümüzde de görülebilen su kemerlerinin üzerinden geçirilmesi gerekmiştir. İşgücünden ve zamandan tasarruf sağlamak için olsa gerek, Mimar Sinan'ın birçok yerde yeni yapılar inşa etmekle birlikte, Osmanlı öncesi dönemden kalan su yapılarından haberdâr olduğunu, yer yer eski su kemerlerini onararak kullanıma sokmayı amaçladığını ve bunun için kazılar yaptırmış olduğunu öğrenmekteyiz.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN